Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Aklınıza her gelene inanmayın

Bugün sizlerle 'stres idaresi' için verdiğim seminerlerde kullandığım küçük bir sunumu paylaşmak istiyorum.
Yazıyı okumaya devam etmeden önce, son günlerde sürekli sorun yaptığınız bir durumu düşünün...
Beyninizin içinde geçen konuşmaları fark ederek bir dinleyin. Beynimizdeki ses; sürekli yorum yapar, yargılar, saptırır, karşılaştırır, beğenmez.. Ya da size oynadığı oyunlar vardır. Mesela henüz gerçekleşmemiş ancak olabileceğini düşündüğümüz kötü bir durumu olmuş gibi düşünmek ve acı çekmek...
Ya da kontrol edemediğimiz birisi bizim düşündüğümüzden farklı hareket ettiği zaman kurduğumuz senaryolar...
Bu senaryolar yüzünden yarattığımız yersiz alınganlıklarımız...

KONTROL MEKANİZMASI
Söylenene ya da yapılana değil, anladığımıza gösterdiğimiz tepkiler...
Halbuki hayatımız yanılgılarla dolu... İnsanları daha tanımadan, onlar hakkında yanlış şeyler öngörüyoruz. En yakınlarımızı bile yanlış anlıyoruz. Yanlış insanı seviyoruz. Yanlış tepkiler veriyoruz.
Kendimizi bile yanlış tanıyoruz.
Buna rağmen, yanlış olabileceğimizi düşünmek kadar bizi tehdit eden bir his var mı acaba?
Hiç kimse, bazen yanlış yapabileceğini hiçbir zaman kabul etmiyor...
Yeterlilik hissimiz doğru olmamıza bağlı.
Öyle bir kontrol mekanizmamız var ki; sürekli aktif...
Düşünsenize; gün içinde kaç kez eliniz sigaraya gidiyor otomatikman ve sadece kendi negatif iç diyaloğunuza reaksiyon olarak...
Adamı hasta eder... İnsan düşüncesinin çok rahatsız edici bir yapısı var. Bedelini de genelde bedenimiz ödüyor çünkü bedeniniz sizi dinliyor ve dinlediğini de ağrılar, gerginlik ve tansiyon gibi belirtilerle gösteriyor.

DÜŞÜNÜRKEN HATA YAPMAK
Kitaplığımda yer alan 'Düşündüğünüz Her Şeye İnanmayın' adlı kitabı ara ara alıp okurum.
Yazarı Thomas Kita, düşünürken yaptığımız hatalardan bahseder.
İlk hata; hikayeleri statistiklere tercih ediyor olmamız.
Mesela araba satın alırken...
Diyelim ki almayı düşündüğünüz model, tüketici raporlarında iyi bir araba olarak değerlendiriliyor, Ama o modele sahip olan bir yakınınız, arabadan şikayet ediyor.
Alır mısınız? İstatistikler, birçok kişinin toplu deneyimlerini temsil ettiği halde, biz birisinden duyduğumuz 'şahsi' deneyimi daha çok ciddiye alıyoruz. İkinci hata; kendi inandığımızı sorgulamamamız...
Dahası, düşündüğümüzün aksini ispat eden kanıtları görmezden gelip sadece destekleyen kanıtları hatırlıyoruz..
Bu da önyargılı, kalıplaşmış ve yanlış düşünmeye yol açıyor..
Düşünürken yaptığımız üçüncü hata ise; olayların şekillenmesinde şans ve tesadüfün rolünü görmememiz.
Olasılık hesabı yapmaktansa, kişisel tecrübelerimiz sonucu şekillenen sezgilerimize inanıyoruz..

BEYNİMİZDEKİ KONSEPT
Duyularımıza sonsuz güven duymak ise dördüncü hata. "Ben ne gördüğümü çok iyi biliyorum" diyoruz ya; aslında çevremizde olup biteni nasıl gördüğümüzden her zaman emin olamayız. Çünkü beklentilerimiz ve inançlarımız algılama şeklimizi etkiliyor.
Çoğu durumda gerçeği olduğu gibi değil, beynimizdeki konsepti görüyoruz.
Son olarak da; kendi hafızamızın da hata yapabileceğini farketmemiz gerek...
Hafızamızdaki her şeyi bir video kaydı gibi görüp geçmişi doğru temsil ettiğini varsayıyoruz.
Halbuki hafızamız; kendi görüşlerimiz, beklentilerimiz ve başkaları tarafından yüklenen telkinlerle dolu.
Bu hatalar evrimsel yapımızda var, bu yüzden değişmek çok zor.
Ama empati kurabilme yeteneği de yapımızda var. Zaten bu yeteneğimiz olmasa, bu dünya yaşanılması imkansız bir yer olurdu.
Önemli olan; görüşünüzü daraltan yargılardan uzaklaşabilmek. Etiketlemeden, kendimizi kısıtlamadan algılayabilmek...
Bu hayatı biraz daha basitleştirebilmek...
Ah, hayatı; elimizden akıp gitmeden korkularımızın, yetersizliklerin ve önyargılarımızın ötesinde görmeyi bir becerebilsek...
Yapabiliyorsanız, ne mutlu size...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA