Yıllardır yakın çevremde ve seminerlerimde; mutsuz insanları mutlu, katı insanları esnek, agresif insanları anlayışlı yapabilmek için uğraştım.
Bir başkasına hiçbir şeyi; görmek istemediği bir perspektifle görmeyi, düşünmeyi, hissetmeyi, empati kurabilmeyi öğretemiyorsun.
Bir insan kendi gerçeğini görmek istemediği sürece değişmiyor.
Hazır olması lazım...
Kim olduğunu değil; düşünce şeklini, problemlerle ilişkilerini ve tavrını değiştirmeye...
Dünyayı ve dünyanın bize karşı tavrını bir filtre ile görürüz. Hayat tecrübelerimizi içselleştiriyoruz, kendi görebildiğimiz gerçek de o 'filtre' kadar oluyor. Karekterimiz de bu filtreyi oluşturur.
Bazı kişilerin filtresi sağlıklı ve yapıcıdır, bazılarınınki bozuk ve zarar verici...
İşte bunlar 'toksik insanlar'dır.
Peki sürekli bizi aşağı çeken, eleştiren, aşağılayan bu 'toksik insanlarla' yan yana, yüz yüze, iş yerinde ya da sosyal medyada nasıl yaşayacağız?
İşte böyle insanları etkilemek ve değiştirmek için kendinizi heba etmeyin!
Kontrol ihtiyacınız çok yüksekse, işe önce kendi zihninizi kontrol etmekten başlayın.
Eleştireni eleştirerek ve nefret edenden nefret ederek, ancak o alçak enerjinin bir parçası olursunuz.
Sonuç olarak da kendi enerjinizi düşürürsünüz. Nefret; zehiri kendin içip karşındakinin zehirlenmesini beklemek gibi bir şey.

RUH SAĞLIĞINIZ İÇİN
Toplam enerjimizin yüzde 80'i duygusal enerjidir. Duygusal enerjinizi düşüren 'toksik insanlar'dan uzak durun.
Uzaklaşamıyorsanız, aranıza görünmez duvar örün ve böyleleri ile aynı dünyada yaşamak zorunda olduğunuzu kabul edin.
Onlar için değil, kendi ruh sağlığınız için...
Sizin yapmanız gereken şey; kendinizle uğraşmak...
Kendi anlayışınızı, hoşgörünüzü, ruhsal ve bedensel sağlığınızı iyileştirmek. Bu farkındalığı yaymak... Zaman içinde anlayan zaten takip eder...