Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Ayrılık 'son' demek değil!

Aşkın zevki anlıktır ama acısı hayat boyu sürer' demiş Betty Davis. Aklı başında iki insan olsanız bile, zaman içinde ilişkilerde dengeler bozulabiliyor ve iletişim bir noktada tıkanıp kalabiliyor. Ayrılık en olağan şeylerden biri... Belki defalarca yaşadığımız, buna rağmen başımıza her geldiğinde dünyanın sonu gelmiş gibi hissettiğimiz bir şey...
Çok değer verdiğim ve hayatımda önemli yeri olan bir çiftin ayrılığı beni bu aralar sarstı.
İlişkileri, kesinlik ihtiyacımızı, güvence hissini sorguluyorum kendi içimde...
Bu köşede sıkça bahsettiğim bir şeydir... Bazı şeylerin kesin olduğu yanılgısı ile yaşıyoruz. Hayal kırıklığına uğratmayacak sevgiyi, en iyi arkadaşı bulduğunuza inanırsınız. Anladığınızı ve anlaşıldığınızı hissedersiniz. İhtiyaç ve beklentiler bir olduğu sürece öyledir de...
Sonra bütün enerjinizi, hatta kimliğinizi verdiğiniz bir ilişki bir anda elinizden kayıp gittiğinde inanamazsınız. Hatta neyin yanlış gittiğini bile anlamazsınız... İlişkiler böyle işte... Bazen doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız yoktur.
Sadece ihtiyaçlar ve beklentiler yön değiştirmeye başlamıştır.
Ben mesela; evrenin, sıkı sıkıya sarıldığımız güvencelerimizden yavaş yavaş sıyrılmayı öğrettiğini farkediyorum. Kesinlik hissine sımsıkı sarılmamayı öğreniyorum artık!
Bazen hayat; içgüdümüz olan 'birisinin kanatları altında olmak' hissinden, ihtiyacımız olan 'özgür insan olmak' hissine geçişi bizim adımıza başlatıyor.
Kendi içimizdeki 'bağımsızlık ve bağımlılık' ikilemi ile yüzleştiriyor.
Yani er ya da geç hayat bizlere kendi ruhumuzun derinliklerine açılarak, iç gücümüzü ve gerçek potansiyelimizi ortaya çıkartacak fırsatlar veriyor. O fırsat belki de hayattaki en büyük başlangıcımız... Çünkü artık bilirsiniz ki, nasıl hissettiğiniz tamamen size bağlıdır. Duygusal dünyanız sizin kontrolünüzdedir. Önemli olan; ayrılığın bıraktığı kötü hissi düşüncenizde ve kalbinizde dondurmadan, kendinizi değerli hissedebileceğiniz bir yolda devam etmek... İlla daha pozitif olmak değil; daha esnek, daha gerçekçi ve yapıcı bir düşünce şekliniz olduğunda, hayatın iniş ve çıkışları ile baş ederken daha donanımlı oluyorsunuz. İyi yaşamak; kendini hep 'iyi ve güvencede' hissederek yaşamak demek değildir.
Bazı şeylerin 'iyi' gitmediği zamanlarda bile fonksiyonunu sürdürebilme yeteneğini geliştirmektir.
Sonuç: İnsanlar değişiyor, hikayelerimiz değişiyor. Ama hayatı yaşamaya değer kılan, gelişimimizi sağlayan şeyler ise aynı kalıyor... Korkularını yenebilmek, pişman olmadan yaşayabilmek, yeniden ve yeniden motive olabilmeyi öğrenmek...
Bu cesareti ve esnekliği yakalayabildiğinizde mutlusunuz... Tüm bunlar için sebat etmek önemli. Ancak o zaman var olduğunuzu anlıyorsunuz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA