Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Bodrum’da rüzgar iyilik için esti

Akdeniz'in en büyük deniz festivali The Bodrum Cup, 30 yıllık tarihinde bir ilki gerçekleştirerek bu yıl etaplarına İstanbul'u da ekledi. 25 Bodrum guletinin yelkenler fora Boğaz'dan geçişini izlerken oyuncu arkadaşım Ekin Türkmen, "Rüzgarın bol olsun favori teknem Take it Easier" diyor. Ekin'in bunu söylemesinden tam üç gün sonra o izlediğimiz yelkenlilerin Bodrum etabında yarışmak için yola çıkıyoruz. Bodrum Cup 30'uncu yılında birçok yenilik ve iyilikle karşılıyor bizi. 200 yatın bayrakları Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı'nın özel öğrencileri tarafından yapılmış. Bodrum Cup boyunca sahneye çıkan sanatçılar Kenan Doğulu, Levent Yüksel ve Bengü; konserlerinden elde edecekleri geliri, The Bodrum Cup'ın kurucularından Prof. Dr. Galip Beygü İsen'in anısını yaşatmak ve eğitime verdiği önemi ölümsüzleştirmek için oluşturulan Prof. Dr. Galip Beygu İsen-The Bodrum Cup Eğitim Fonu ile Türk Eğitim Vakfı'na bağışlayacak. Görme engelli çocuklara kitap oluşturmak için yola çıkan gezici ses stüdyosu Ses Kardeşim, Yalıkavak Marina'daki pembe otobüsünde festival boyunca kitap kayıtları gerçekleştirdi. Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı'nın özel öğrencileri, yarışları Esma Sultan teknesinden takip etti. Akşam da konserleri bizimle izlediler. Özetle; böyle güzel, iyilik düşünen festival, dilerim 30 değil, 100 yıl devam eder.

YELKENCİLERİN ŞİVESİ İLE KAHKAHA DOLU BİR YARIŞ
American Hospital the Bodrum Cup'ın başlangıç yarışı Metro Etabı için Yalıkavak Marina'ya gidiyoruz. Limanda hummalı bir hazırlık var; Ekin ile beraber tek tek teknelere bakıyoruz. Rengarenk, panda desenli yelkeniyle gözümüze çarpan Mina teknesine yönlendiriyorlar bizi. O sırada organizasyondan biri "Bizim tekneye gelmek ister misiniz?" diye arıyor, biz de "Yok, seçtik artık teknemizi" diyoruz. Meğer bizi çağırdıkları tekne, başta anlattığım, Ekin'in Boğaz'da seçtiği favori teknesi Take it Easier imiş, biz bunu yarış bitince öğreniyoruz tabii. "Rüzgarımız bol olsun" diyerek start alıyoruz ama rüzgarımız neredeyse yok. Yelkencilerin en sevdiği rüzgar hızı 15 knot'mış bizimki 2 knot'tı; nasıl yavaş düşünün. Bizim ekip arı gibi çalışıyor, türlü türlü strateji üzerine konuşuyorlar; harika bir şiveleri var, her söyledikleri bizi güldürüyor. Teknenin önünde duran balon şeklindeki yelkeni kapatıp yeniden açıyorlar, risk alıp yukarıdan dönüyorlar ama ne yapsak boş, rüzgar az. Yan teknelere bakıyoruz, motor çalıştıran mı var diye. Ekin teknelerin fotoğrafını çekerken yanında Take it Easier teknesini görüyor. İstanbul'dan sonra ilk karşılaşma. Take it Easier, bu kez Ege pozunu veriyor. Tüm yarış yan yana ilerliyoruz. Bir ara küçük bir yelkenliyle birbirimize çok yaklaşıyoruz, ekipten çocuklar koşuyor, "Kaktırıveririn, kaktırıverin" diye bağırıyor denizci Doğukan. Kaktırıvermek mi? "İlk defa mı duydunuz?" diye ekip de bize gülüyor. Bu karışıklıkta rüzgar çıkıyor, çocuklar birbirine bağırıyor "Gidipduruz" diye. Gerçekten de rüzgar çıktı, gidipduruz. Yarışı ne biz, ne de Take it Easier tamamlayabiliyor çünkü zamanında limana varamadığımız için diskalifiye oluyoruz. Tam da 'Karayip Korsanları' filmini kapatan o müthiş cümleyi söylemenin zamanı: "Şimdi ufuklar bizim!" Şimdi ufukta ne mi var? Başkan Mehmet Kocadon, "Hayallerimizi gerçekleştirdik, Bodrum guletlerini İstanbul'dan geçirdik. Onları Barcelona limanında görmek dileğiyle" diyor. İnşallah başkan, inşallah.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA