Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜNAYDIN'LA KANTİN

Varoluş Yolculuğu- Bir Öğrenci Uzatan Bilge

İşe-okula gidiş saatleridir. Duraklar, otobüsler, istasyonlar, metrolar tıklım tıklım doludur. Baştan beşinci durakta binip sıkış tepiş gittiğin yolun ilk merkezi durağında yaşanan sirkülasyondan faydalanıp hasta, yaşlı, gazi, engelli veya hamile olmayan rakiplerini egale edersin.
Pencere kenarı olmasa da, bu zorlu koşullarda hiçbir ahlaki kuralı çiğnemeden dakikalarca oturmaktasın. İşin güzel yanı, bir ön koltukta senden yaşça küçük olduğu aleni olan bir de erkek lise öğrencisi oturur. Tam da için rahatken yaşlı bir amca dolmuşa biner. En önemli silahın, yaşam sigortan ön koltuktaki liselinin gardı çabuk düşer. Yer verir. Artık tek hedef sensindir. Ayakta iki-üç kişi kalmışken yaşlı bir teyze dolmuşa biner.
Evet, elinde üç adet pazar poşeti var.
Evet, yumurta topuklu. Evet, hafif toplu. Ve tabii ki yorulmuş teyze...
Yer vermek için en uygun adayken, teyzeyle bir an göz göze gelirsin. Yarı ayakta, 'Buyurun geçin teyzecim' demeye hazırlanırken yaşlı teyze gözİ lerini kaçırır. Kontağı kaybedersin.
İçinden çığlıklar atarsın. 'Teyze!' dersin.
'Gel otur'. Dolmuştaki diğer herkesin gözündeki itibarını zedelemek istemezsin.
Ama bir yandan da o koltuk aşkı yakanı bırakmaz. Sevmişsindir koltuğunu. Israrcı da olamazsın.
Yolculuk boyunca, ezeli rakibe transfer olup derbide deplasmana giden futbolcu gibi aldığın kınama dolu bakışlar eşliğinde yolculuğu tamamlarsın.
İşte bu durum, gençliğinin baharındaki herkesin yaşadığı ve yaşamaya mahkum olduğu varoluşsal ve etik bir sancıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA