'Lambo'ma atla, üç-beş tur atalım' Hiç bu kafada arkadaşım olmadı! Lambo, mahallenin zengin çocuklarının kendi lisanlarında Lamborghini'nin kısaltması... Bir de bunun arkadaşları var; Ferrari'ye 'Rarri', Bugatti'ye 'Gatti' diyorlar. Bu çocuklar bir dönemin tikileri işte... 'Etrafında ondan çok var Mert, blöf yapma' diyebilirsiniz. Vardır elbette ama tutkularını hiçbir zaman mercek altına almadım ya da otomobillerine atlayıp sokağa çıkmadım. Şimdi bu lüks otomobiller magazin gündeminde. Rarriler, Gattiler, Lambo'lar futbolcu eşlerinin altında... Yeşil sahaların yıldız futbolcularının eşlerinin gezmeleri, tozmaları bu lüks otomobiller sayesinde magazin salatalarına sos oluyor, büyük puntolarla bangır bangır manşet oluyorlar. Bir bakıyorsun Bebek'te gaza basıyorlar, bir bakıyorsun gece kulübü çıkışında asfalta isimlerini kazıyorlar. Peki merak ediyorum; bu bir otomobil tutkusu mudur yoksa statü sembolü mü? Kimisi 'Picasso tablosu kıymetinde, koleksiyonunu yapabilirim', kimisi de 'Zenginliğin, gücün sembolü' diyor. Bazısında da 'O bakışlar üstümde olsun, gazladığımda herkes dönüp baksın' kafası var... Ne kafa ama anlamak, yaşamak gerek... Peki futbolcu eşlerinin bu lüks oyuncaklara olan ilgisi çok klişe değil mi artık? Sosyetenin Hermes klişesi gibi yani binlerce Euro'luk çantalar ile davete katılmak kadar klişe. Peki bu Lambosever yengeler, İstanbul sokaklarının elverişsiz yollarında nasıl keyif alıyorlar? Çukuru, tümseği bitmez bizim şehrin. Trafiği desen başa bela. Gaza basıp hız yapmak istesen ceza üstüne ceza. Yani anlayacağınız çok gereksiz... Ah keşke Miami'de, Los Angeles'da olsak da altınıza çekseniz Lambo'yu... Futbolcu Sabri Sarıoğlu'nun eşi Yağmur Sarıoğlu'nu da 'Lambosever yenge' manşetlerinde tanıdım. Manşetin dibine vurdu 890 bin Euro'luk otomobiliyle. Ee madem öyle, ufak bir insta araştırması yapalım, profiline ajan edasıyla göz gezdirelim. Sarıoğlu; Atlantic Flight Academy'de pilotluk eğitimi alan, Hacettepe ve Cambridge Üniversitesi'nde okumuş bir hız meraklısı. Şu an Atlas Global'de ikinci pilot. Kadın pilot olması ilgi çekici. Instagram hesabında arkadaşının paylaştığı bir fotoğrafta da kendisi ile ilgili şöyle bir yorum yazıyor: 'Bir pilottan; başka bir araba kullanmasını beklemeyin.' Yağmur'unki anlaşılan hız tutkusu ama ah İstanbul sokakları, keşke buna elverişli olsa...
İlişki kilosu da ne!
İlişki kilosu; uzun dönemlerde karşılıklı olarak alınan kiloya deniyormuş. Öyle diyor ünlü çiftimiz; karşımda makarnaları, soslu etleri mideye indirirken. 'Nasıl yani?' diyorum, anlatıyorlar: "Şöyle ki; ilişkide iki taraf da birbirini yargılamamaya başlıyor. Kendini birine beğendirme ihtiyacı da ortadan kalktığı için rahatça yenilip içiliyor. Geceleri televizyon karşısında film-dizi izlerken abur cuburlar mideye indiriliyor. Ve ilişkinin ilk başlarındaki yemek yerken birbirinden utanma kafasından eser kalmıyor. Beraberce kilo alınıyor. Biz de buna ilişki kilosu diyoruz." Çiftlerin bugünkü engellenemez kilo alma durumuna taktıkları bu lafı ben çok sevdim. Peki ya sonrası; tartışılır...
Yeni bir Uber sorunsalı
Soho House'dan çıktım. Akıllı telefonuma yüklediğim ve şehri dört dönerken kullandığım, özel şoförlü araç imkanı sunan mobil uygulama Uber ile kendime araç çağırdım. Kapımın önüme gelip alan, tam da gideceğim yerin kapısının önünde beni bırakacak aracın şoföründen gelen telefon şöyleydi: "Beyefendi olduğunuz yere gelemiyoruz, sivil polisler bizi alıkoydu." 'Nasıl yani?' dememle kendimi Soho binasının arkasına yürürken buldum. Araca bindiğimde ise her ne kadar kendi kendime söylensem de durumun ciddiyetini yineleyip "Dilerseniz konuyu Uber yetkililerine iletebilirsiniz" dedi. Merak ettiğim husus şu? Uber'e korsan taksi muamelesi mi yapılıyor? Yasak olan nedir? Neden polisler aracı alıkoymuş? Bir yerlerde bir yanlışlık var yani. Biz seyahat ederken aslında bir yasağın parçası mıyız?
