Geçtiğimiz hafta Bodrum plajlarında en çok nelerin konuşulduğunu merak ediyor musunuz? İçimizdeki paparazzi canavarından Lübnan düğünlerine kadar köşemde yok yok. Hadi, başlayın okumaya...
Bu haftanın Bodrum plajlarında en çok konuşulan, en sıcak kumlardan serin sulara atlayan aşk dolu fotoğrafları; Arda Turan ile Aslıhan Doğan'a aitti. Arkadaş kontenjanından olduğumdan, bu satırları yazarken rahat rahat esebilirim. Mevzu bahis onların yakınlığı, tatili, Mikonos çıkarması değil... O fotoğraflardan anladığım kadarıyla Nammos'dalar. Peki bir insan mesafesinde olan kimdir ki, onları gizli gizli çekip hızlıca basına servis edebiliyor? Basına düşen fotoğrafı görünce çok şaşırdım! Bunu yapan; onların hemen arkasında oturan, yiyip içen, binlerce lira para harcayan, muhtemelen de selamlaşıp konuştukları biri. Zaten aynı anda kaç tane Türk olabilir ki orada? İnsanların içindeki paparazzi kimliği, bizim sahil hattında kilolarca fotoğraf makinası ve kamera ile gezen magazin muhabirleri arkadaşlara taş çıkarır; haksız mıyım?
LÜBNAN DÜĞÜNLERİ
Bodrum'daki otellerin en büyük kazanç kapısı; Ortadoğulu zengin ailelerin üç gün, üç gece süren düğünleri. Geçtiğimiz günlerde lüks tekneleri ile yaptıkları tatillerinden bahsetmiştim. Bir arkadaşım arayıp "Sen neden bu adamları gazlıyorsun? Pek memnunsun halinden" dedi. Evet, ben memnunum. Neden mi? Turizm cenneti olan Türkiye'ye bizler gereken değeri veriyor muyuz? Yunan adalarına, İbiza ve benzeri tatil noktalarına giderken oradakiler bize ne gözle bakıyor? Avrupalı asilzadeler mi? Hayır canım, biz de onların gözünde Ortadoğulu'yuz. Hem siz bayılmıyor muydunuz Beyrut'a, Dubai'ye tatile gitmeye? Vallahi bazı insanları anlayamıyorum! Neyse, öyle veya böyle; Ortadoğulu turistler Bodrum turizmini ele geçirdi ve ben halimden memnunum! Unutmadan; bak Rihanna'yı da kaptırdık Suudi bir işadamına. Yeni sevgilisi Hassan Jameel ile olan samimi fotoğrafları basına düşünce bir grup insanın sesi kesilir belki. Şimdi benzer atılımı bizim popçulardan da bekliyorum; bir Arap şeyhi, prensi hoş durmaz mı yanınızda? Hem ne eksiğiniz var Rihanna'dan!
'DESPACITO' FIRTINASI
Ortadoğu'dan Latin dünyasına uzanalım mı, ne dersiniz? İspanyolca'da nazikçe, sakince anlamına gelen 'Despacito'; Justin Bieber remiksi ile YouTube'da en çok dinlenen İspanyolca şarkılardan biri. Elbette kıpır kıpır Bodrum plaj ve kulüplerinin de vazgeçilmezi şu sıralar. 'Despacito' sayesinde bir kez daha müziğin evrensel bir dil olduğunu anlamış olduk. Dünyada yeniden Latin rüzgarı estiren şarkının orijinal versiyonu için Luis Fonsi'yi takibe alın. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim; plajlarda, kulüplerde bilen bilmeyen herkes Latin dansı yapıyor. Kılıklar ve kıyafetler de oraların rüzgarına kapılmış durumda.
***
Japonlar'ı 'yedirmeye' çalışan Türk kebapçılar
Detoks uzmanı Gül Kaynak'tan e-posta kutuma bir yazı düştü; dikkatimi çeken bir bölümünü sizinle paylaşıyorum.
Biz Türkler'e özgü bir durum olan 'yedirmek'ten bahsetmiş. Büyükanneleri tarafından büyütülenler bu durumu iyi bilir; şahsen ben de bilirim. Bayramlar ise bu durumun en çok yaşandığı günlerdir. Diyet ve sağlıklı yaşam rafa kalkar; böreğe-çöreğe kaptırırız kendimizi, sürekli ağzımıza bir şey tıkarlar vs. İşte yine öyle bir bayram yaşadık. Detoksa girme zamanı geldi sanırım.
Neyse gelelim Gül Kaynak'ın yazısındaki o bölüme... Bakın bu durumla ilgili komik bir örnek Japonya'da yaşanmış. İki Türk kebapçı, yoldan geçen Japonlar'ı zorla dükkana sokmaya çalışmış; 'Ölümü gör bir tadına bak' diyerek. Bu tavırları yüzünden bir ay içinde 27 kez şikayet almışlar. Konu yedirmek olunca ısrarın ayarı yok bizde. Nereden bilsin zavallı Japonlar! Çünkü bizde tek başına yemek yemenin tadı bile yok... Gül'ün bu yazısına çok güldüm; bizi net açıklamış. Şimdi detoks zamanı; solo takılarak, solo beslenerek, juice'lar ellerde, spor salonlarında ter atma zamanı...
