Ne demişti sözde kadın hakları savunucusu Fox Tv spikeri İsmail Küçükkaya; "Şiddete uğrayan kadını değil; şiddet uygulayan erkeği teşhir etmeliyiz." Biz de GÜNAYDIN olarak dediğini yapıp kendisini teşhir ettik işte. Dünkü manşetimizden çok daha önce Küçükkaya'nın eski eşi Eda Demirci'ye uyguladığı şiddeti zaten sayfalarımıza taşımıştık. Ve bugün haklılığımız bir daha ortaya çıktı.
Yaşadığı duygusal, fiziksel, psikolojik şiddet yüzünden kanser hastalığına yakalanan Eda Demirci'nin röportajı gerçekten insanın içini acıtıyor.
Demirci bu röportajıyla bugüne kadar her türlü şiddet gören kadının yanında olan, bu sözde duruşunu haber bültenlerine de taşıyan Küçükkaya'nın balonunu da patlattı.
POP STAR MISIN?
Biraz empati yapın, kendinizi Eda Demirci'nin yerine koyun... Dün Küçükkaya'dan şiddet görüyorsunuz, ertesi gün televizyonu açıyorsunuz; kendisi FOX TV ekranında sahte bir gülümseme ile 'Annelerimiz, kadınlarımız' naraları ile karşınıza çıkıyor. Zor bir durum olsa gerek!
Küçükkaya özelinde toplumun bazı kesimlerinin boynunu deve kuşu gibi toprağa gömmesini de anlamış değilim. Herhalde sözüm ona muhalif gibi takılmak beraberinde birçok özerkliği getiriyor.
Baksanıza Türkiye Kadın Federasyonları Başkanı Canan Güllü dahi yaşadıkları sonrasında Demirci'nin yanında yer almaktan çekiniyor.
Sürekli kadın hakları savunuculuğuna soyunan CHP grubu ve genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Küçükkaya'nın bu yaptıkları karşısında nedense suspus!
Böyle bir şiddetin ufacığını iktidara yakın bir isim yapsaydı; muhalif yayın organları manşetler atar, CHP kürsülerde bağırır, kadın hakları savunucuları sokaklara düşer, İsmail Küçükkaya ve kankası Fatih Portakal haber bültenlerinde ahkam keserdi, net!
Acaba Küçükkaya gibi bu kurum ve kuruluşlar da 'Orası bizim sahnemiz, konseptimiz bu' diyerek tiyatrolarına devam mı edecekler? Küçükkaya eşine, "Ekranda anneler, kadınlar diyorsun, ama bana vuruyorsun" dediğinde ona "Orası benim sahnem, konseptim bu" demiş. Sanırsınız haber spikeri değil de bir popstar...
Göçek'te bu yaz tekne trafiği hakim
Normalleşme ile birlikte Türk Rivierası'nın yoğun kitle turizminden uzak kalıp butik ruhunu kaybetmeyen, sakin sayfiye kasabası Göcek'te de tatil sezonunun başladığını söyleyebilirim.
Geçtiğimiz hafta boyunca ben de oradaydım ve birkaç not aldım...
Göcek'i çevreleyen 12 ada ve koylarda yoğun bir tekne trafiği hakim bu yaz. Ancak günlükçü teknelerin olmaması koylara ayrı bir huzur getirmiş. Öyle ya bir anda Ankara'nın Bağları eşliğinde bir korsan gemisi koylarda gezinerek tüm huzur ve dinginliğinizi kaybetmenize neden oluyordu. Yerli turist ve birçok ünlü isim de tatilini geçirmek için Göcek'i tercih etmiş. Yabancı turist rezervasyonlarıyla birlikte bölgede yeme-içme, konaklama ve alışverişte yoğunluk yaşanacağını söyleyebilirim.
Yeni normal sonrası ile oteller de oldukça hareketli...
Otellerin misafirlerine daha güvende olmalarını hissetmeleri için uyguladıkları yöntemleri D-Resort Göcek Yiyecek-İçecek Müdürü Özgür Akın ile konuştum...
Akın, yeni normal ile geliştirdikleri hizmetleri sıralarken en çok dikkatimi misafirlerin konakladıkları odadaki klimaların filtrelerin 12 saatte bir değiştirilip hava sirkülasyonunda hijyen sağlayan teknik konu çekti.
