Ajda Pekkan, Twitter hesabına "İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Taksim'e bugün 100 ağaç, 5 bin gül dikti. Doğaya verdiği destek için Kadir Topbaş'a teşekkürler" diye yazdı, sosyal medya havaya uçtu!
Tam da böylesine kritik bir zamanda yazılan mesaj, eylemciler ve eyleme destek verenler tarafından büyük tepki gördü.
Peki Pekkan bunun üzerine ne yaptı?
Zaten açıp kapatmakta zorlandığı o güzel, o kocaman gözlerini daha da açıp menajeri Etel Sason'un arkasına saklandı.

EN Bİ LİNEN BAHANE
Menajeri, hemen en büyük Twitter bahanelerinden birini basına servis yaptı: "Pekkan'ın Twitter hesabı hack'lenmiştir; adresi yeniden alamadık. Bundan sonra yeni bir adres açacağız.
Söz konusu adreste yazılanlar Ajda Pekkan'a ait değildir."
Bir de "Ben yazmadım ya! Bilgisayar açıktı, yeğenim gelmiş yazmış" bahanesi vardır ki, o da çok rağbet görür.
Ya da "Klavyenin üzerinde kedi yürümüş" de denenebilir... "Bir arkadaşım telefonumu habersiz alıp bana kötü bir şaka yapmış" da var...
Bunların hepsi; sosyal medyanın çok klasik, çok bilindik ve artık hiçbir inandırıcılığı kalmamış savunma cümleleri...

DİK DURSAYDI
Oysa tüm bu gülünç çabaya ne gerek vardı?
Sen koskoca Ajda Pekkan olmuşsun; gelmişsin 70 yaşına...
Fikirlerin, dünya görüşün, siyasi duruşun için birilerine hesap mı vereceksin?
Çıkardın aslanlar gibi "Size ne oluyor ki? Ben böyle düşünüyorum.
İstersem giderim Egemen Bağış'ın ayağının turabı olurum. İstersem gider Kadir Topbaş'ı diktiği güller için güllere boğarım. Size mi soracağım?" derdi.
Böylece herkesin de ağzını kapatırdı...
Ya da çıkar Ülkü Aker'in "Hür doğdum, hür yaşarım...
Kime ne, kime ne?
Köle miyim sana ben? Sana ne, sana ne?" sözlerinin yer aldığı o şahane parçayı inadına söylerdi.

SIYRILIP GİDEBİLİRDİ
Arkasından bir de Fikret Şeneş'in unutulmaz sözlerini söylerdi: "Hoş gör sen, affet gitsin aldırma, büyüklük sende kalsın sonunda...
Sen sarıl o sana sarılmazsa, sen unut unutmazsa."
Tarafları birbirlerini anlamaya, barışa çağırır ve kendisine yönelen tüm olumsuz eleştirilerden de başı dimdik çıkar, sıyrılır giderdi.
Ama bu 'Ay valla billa ben yazmadım, kaka çocuklar hesabımı çalmış, onlar yazmış' bahanesi hiç olmadı.