Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Hepsinden biraz ortaya...

Artık şu Noel ağacı kurulsun mu, kurulmasın mı tartışması lütfen yapılmasın. Bu geleneğin Hıristiyanlık'la bir ilgisinin bulunmadığını, bunun çok daha öncelerden gelen bir Pagan geleneği olduğunu defalarca yazdık. Zararsız, renkli bir gelenek... Farklı anlamlar yüklemeyelim ve büyütmeyelim artık şu işi, lütfen...
Aynı şekilde yılbaşı kutlamalarıyla 24 Aralık'taki Noel'i de karıştırmayalım. 31 Aralık gecesi; yeni bir yılı, yeni umutlarla karşıladığımız gece oluyor. Dinlerle bir alakası yok, dolayısıyla sıkıntı da yok, gerilmeyelim.

ROBOT DEĞİL, SANATÇI!
Benim için Türkiye'deki tartışmasız en iyi kadın vokal olan Ebru Gündeş, yılbaşı gecesi Kıbrıs'taki programını iptal etmiş; etsin de zaten. Ben şu 'Şov devam etmeli' saçmalığına hiçbir zaman inanmadım. Sanatçı sanki insan değil, robot! Ne acı yaşarsa yaşasın hiçbir şey olmamış gibi sahneye çıkacak, şarkısını söyleyecek, insanları eğlendirecek...
Hadi canım siz de! Hatta Gündeş 'O Ses Türkiye'den de çekilse, kimsenin bir söz söylemeye hakkı olmamalı. Benim eşim işiyle ilgili büyük bir sıkıntı yaşayacak ve de üstüne üstlük kanser gibi bir hastalıkla uğraşacak, ben de 'Aman seyircime saygısızlık olur' deyip sahne sahne gezeceğim.' 'O seyirci bana saygı göstersin de, sıkıntımı atlatmama az müsaade etsin' derim ben.
Eskiden boşanma haberleri nasıl da olay olurdu. Ayrılma kararı alan isimler, manşetlerde koca koca yer bulurdu. Şimdi evliliklerini sürdürenler parmakla gösterilip 'Bize bu işin sırrını anlatır mısınız?' konulu haberler yapılıyor. Bu yüzden Cem Yılmaz-Ahu Yağtu boşanma kararı almış haberine kimse şaşırmadı. Ben hariç! Cem Yılmaz'ın bir aile olma durumunu çok sevdiğini ve hatta bu aileyi daha da büyütmek isteyeceğini düşündüm hep. Baba olmayı da kendisine pek yakıştırdım. Umarım kulağımıza gelenler doğru değildir.

KABAHAT ŞAKŞAKÇIDA!
Dünya standartlarında vasatın bile altında sayılabilecek yeteneklere sahip kişilerin devleştirildiği, pohpohlandığı, yüceltildiği bir ülke burası. Sonra o insanlar bu 'gazları' alıp gerçekten kendilerini üstün becerilere sahip zannediyorlar. Bakınız mesela kendi sesiyle oynayamayan, yani bir isim yapmasını, oyuncu olmasını, bu işten para kazanmasını büyük ölçüde bir başkasına, yani kendisini seslendiren kişiye borçlu olan Nebahat Çehre, rol aldığı 'A.Ş.K' dizisi, düşük reyting yüzünden yayından kaldırılınca ne demiş: "Ellerinde benim gibi, bir projeyi başlı başına götürecek bir oyuncu vardı, kullanamadılar." Breh breh breh!
Aslında kabahat bu insanlarda değil, o dev aynalarını karşılarına koyan etraflarındaki ve basındaki şakşakçı takımında.
Nebahat Hanım rahat olsun, o dizi reytinglerde uçsaydı da onun sayesinde olmayacaktı, battığında da sebep yine kendisi olmadı. Dizinin konusu saçma sapandı ama en önemlisi, başroldeki esas oğlanı oynayan arkadaş hiç ama hiç olmamıştı. Bazı projeler baştan ölü doğuyor ama o koskoca yapımcılar nasıl bu tongaya düşüyor, anlamak mümkün değil.
Ama tabii, bu arada izleyicileri de anlamak mümkün değil. 2013 yılının 'En İyi Dizi' projelerinden biri 'Kayıp'tı ama ne yazık ki, kıymeti bilinmedi. Hikayesiyle, oyuncuların performanslarıyla gerçekten çok etkileyici ve sürükleyici bir yapımdı ama izleyici diziyi tutmadı. Bir de günü değiştirilip karşısına güçlü rakipler çıkınca, hiç şansı kalmadı. Yazık, gerçekten emek harcanmış, özene bezene işlenmiş yapımlar harcanınca üzülüyor insan...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA