Müzik kişiye özel bi'şey midir? Kesinlikle. Yüzde 100. Pek tabii ki.
Senin sevdiğin şarkılar başkasına kavruk gelebilir mesela. Aynı sözlerle, aynı melodilerle coşamayabiliriz mesela.
Ya da senin hayatının fon müziği başkalarında çalmayabilir.
Müziğinin tutmadığı insanlarla ilişkin de tutmaz. Bu kadar da iddialı konuşuyorum bu konuda.

EŞİYLE GELİYOR
Diyelim içimde çalan şarkılara burun kıvıran, kulak tıkayan biriyle el ele yürüyemem ben. Müzik neşeli, hüzünlü, isyankar, eşlikçi, arkadaş olduğu kadar ciddidir de. Ona göre! Neyse...
Geçen hafta Londra'daydık. 26 Mayıs'ta BKM ve Map İletişim organizasyonu ve Avea sponsorluğu ile İstanbul İTÜ Stadyumu'nda konser verecek Justin Timberlake'in '20/20' şovunu izlemeye gittik.
Hazır ayaktayken, birikmiş yıllık iznimden bir hafta kullandım. Dönüşüm şerefine konserden bahsetmek isterim.
Ben bir Justin Timberlake hayranıyım. Hani ver şarkısının ilk iki saniyesini, ben devamını getireyim; Justin'le ilgili her türlü yarışa girer, galip çıkarım.
O2 Arena'daki konser boyunca da bu hayranlığımdan dolayı kendimi pek tebrik ettim. Çünkü kendisinden, hayran olunacak bir performans izledik.
Tom Ford kostümleriyle biz kadınların aşırı aşırısı seksi bulduğu JT; sahnesi, dansları ve en önemlisi müziğiyle 10 üzerinden 100 puandı.
Abartısı sıfır, iltifatı eksik; izlediğim en iyi konserlerden biriydi. Aldığım bilgilere göre 45 kişilik ekibiyle 26 Mayıs'ta İstanbul'da konser verecek JT, turnesi boyunca sadece bizim şehrimizde üç gün geçirecekmiş. İstanbul'u gezmek istiyormuş ve güzeller güzeli eşi Jessica Biel de gelecekmiş.
Justin'in şarkılarını bilin bilmeyin, bir müzikseverseniz bu konseri es geçmeyin.