Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

‘Napoli’nın sırrı’na aşık olmak

Siz bir seyirci olarak sinemadan ne beklersiniz bilmiyorum.
Bense duygularımı coşturacak görüntüler, nefis kostümler, tam yerine oturan müzikler, düşüncelerimi sorgulamama sebep olacak diyaloglar, sağlam oyunculuklar ve dimdik duran bir hikaye beklerim.
Çok da şey değildir bunları beklemek yani; film gibi film böyle bi' şeydir. O hiç elinden düşürmediğin telefonun aklına gelmez mesela, şu oturduğun koltuktan ışınlanıp orada olmak istersin, o karakterlerin yanında.
Dünyaca ünlü yönetmen Ferzan Özpetek'in son filmi, İtalya'nın Oscar aday adayı, şimdiye kadar birkaç önemli ödülü toplayıp gündeme oturmuş 'Napoli'nin Sırrı', bizde taze vizyona girdi. Filmi, perşembe akşamı Kanyon'da düzenlenen galasında izledim. Filmden çıkınca ağzında tek bir cümle vardı: Ben bu filme aşık oldum arkadaş!
'Adriana' (Giovanna Mezzogiorno), bir gece Napoli'deki bir partide 'Andrea' adında genç bir adama aşık olur.
Muhteşem bir gece geçirirler ve ertesi gün buluşacaklardır.
'Adriana' buluşma yerine gider ama 'Andrea' gelmez.
Ah tam da modern şehirli kadınların, 'Bak gördün mü tipik erkek kısmı işte' diyeceği noktada, 'Andrea'nın gelmeme sebebinin bambaşka olduğunu öğreniriz. İzlemeyenler için filmin büyüsünü bozmak istemem; gerisi biraz gerilim, biraz aşk ve çokça duygu. Dün yazarımız Yüksel Aytuğ, filmin sevişme sahnesini çok kötü bulduğunu yazmış. Bana sorarsanız; sinemada izlediğim en estetik, en ince düşünülmüş sevişme sahnesiydi.
Bütün karakterler yerini bulmuş, sorulacak en doğru sorular sorulmuştu filmde.
Ah bir de Napoli tabii; o sokaklar, o evler, o müzikler... Tam sevdiğim gibi...
Ferzan Özpetek, yine Ferzan Özpetek... Ben sinemayı böyle filmler için sevdim işte.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA