Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

İş var beğenen yok!

Doğu Karadeniz'de; Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde çay hasadını yine Afrikalı göçmenler yapıyor. Eskiden de Gürcistan ve Azerbaycan uyruklu işçiler topluyordu çayı ama virüs tedbirleri kapsamında, sınır kapılarının kapatılması nedeniyle iki yıldır gelemiyorlar.
Onların yerine Türkiye'de oturma izni bulunan Gambiya, Senegal, Sudan ve Zambiya uyruklu Afrikalı işçiler, 200-250 lira arasında değişen yevmiye ile çay topluyor.

Bölgeyi en iyi bilen gazetecilerden Murat Taşkın, "500 kilo çayı olan bile kendisi toplamak yerine başkasına toplatıyor. Rize'de yüzde 20 işsizlik olmasına rağmen çay toplamak için yeterli işçi bulunamıyor. Bu dönemde üniversiteler kapalı. Ama gençler hem çay toplamayı bilmiyor hem de işin zorluğunu düşünerek çalışmak istemiyor" diyor.
Sonra da Türkiye'de artan genç işsiz sayısından yakınılıyor. Bu konuyu daha önce de yazdım, yazmaya devam edeceğim. Ülkemizde iş beğenmemek gibi ciddi bir sorun var.
Başka örnekler de var. Siirt İŞ- KUR Müdürü Ömer Aslan "Şehirde fıstık, üzüm, kavun gibi birçok ekonomik gelir kaynağı var. Siirt'te iş var ama işçi bulamıyoruz. İnsanlar rahat işe alışmış. Yıpranma payı olan işlerde çalışacak personel bulmakta zorlanıyoruz" diyordu.
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şahin Balcıoğlu, "Şehrimizde tekstil ve metal mutfak eşyaları üretiminde çalıştıracak insan bulamıyoruz. İstihdam problemi yaşayanların değil, iş beğenmeyen insanların olduğu, bizim işçi bulamadığımız bir kent Kahramanmaraş. Dolayısıyla biz daha az işçiyle çalışmanın yollarını arıyoruz" demişti.
Van'da Afganlar çobanlık yapıyor. Büyük şehirlerde fırıncı, ayakkabıcı, marangoz, kaportacı, demirci gibi ustalık gerektiren mesleklerdeki ara eleman eksikliğini de Suriyeli, Afgan, Özbek göçmenlerle gideriyoruz.
Bugün bizim gençlerin beğenmediği mesleklerde çalışan göçmenler gelecekte usta ve işveren olacaklar!

***


YAPBOZ TAHTASI MI BU?
TFF'nin iki yıl içinde Süper Lig'i yeniden 18 takımla oynatmayı planladığı ortaya çıktı.
Bir yılda ne değişti? Yapboz tahtası mı bu?
Bizden daha düşük nüfusa sahip ama daha çok kupanın oynandığı, maç sayısının fazla olduğu ülkeler 20 takımla mücadele ediyor da biz neden etmiyoruz?

Türkiye coğrafi açıdan büyük bir ülke. Futbol heyecanının Anadolu'ya daha çok yayılmasının hem ekonomik hem de sosyal-toplumsal açıdan büyük faydaları var. İstanbul takımları arasında oynanan bir lig sadece büyük takımların işine yarar, rekabet azalır.
Maçlar seyircisiz, salgın koşullarında oynanmasına rağmen son yılların en heyecanlı ligini izledik. Üç takım son saniyeye kadar şampiyonluk mücadelesi verdi. Avrupa bileti almak isteyen takımlar arasında da kıran kırana geçen bir mücadele yaşandı.
Dört takımın küme düşmesi, ligi daha zorlu ve rekabetçi yaptı. Şampiyonluk mücadelesi veren takımlar hiçbir maça kesin favori çıkamadı.
Süper Lig'i 20 takımla oynamak milli takıma zarar vermez, aksine oyuncu havuzunu genişletir, rekabet kaliteyi artırır.

***


ALİ KOÇ'UN ZOR KARARI
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un cevaplaması gereken ilk soru; Emre Belözoğlu ile devam edilmeli mi? Yabancı bir hoca ile sil baştan yeni bir macera hüsranla sonuçlanabilir mi?
■ Başarısız olan kadroyu Emre kurdu. Lemos, Samatta, Perotti, Mert Hakan, Tisserand, Gökhan Gönül gibi verim alınamayan transferlerin altında sportif direktör olarak onun imzası var.

■ Daha hoca olarak 'pro lisansı' yok. İlk teknik direktörlük tecrübesini Fenerbahçe'de yaşıyor.
Sergen Yalçın gibi önce Anadolu'da tecrübe kazanıp takımın başına geçmedi.
■ Emre, Erol Bulut sonrası kolay fikstürü değerlendiremedi. İki kez şampiyonluk şansını geri teptiği Alanya ve Sivas maçlarında başarısız hamleler yaptı. Sivas maçında Ozan ve Pelkas'ı aynı anda çıkarması kafalarda soru işareti oluşturdu.
■ Emre için "Ligi tanıyor" diyoruz. Süper Lig fizik gücünün ve faul sayısının yüksek olduğu bir lig. Gustavo gibi değerli bir oyuncuyu yana çok pas yapıyor diye kızağa çeken Emre, Sosa, Pelkas, Mesut, İrfan gibi kırılgan bir orta saha ile şampiyonluğu kaybederken, Beşiktaş, Josef ve Atiba'lı orta saha direnciyle şampiyon oldu!
■ Fenerbahçe'nin tecrübeli, kariyerli ama emekli kafasına girmemiş büyük bir futbol aklına ihtiyacı var.

***


MARS'I BOŞVER DÜNYAYI KURTAR
SpaceX CEO'su Elon Musk, insanlığın hemen Mars'a gitmezse yok olma riski ile karşı karşıya olduğunu söyledi.
Mars'ta su, hava vs. hiçbir temel yaşam standardı yok. Mars'a yerleşmek için harcanan enerji ve kaynak, dünyayı yaşanmaz hale getirecek küresel ısınma, kıtlık, çevre kirliliği gibi sorunların çözümüne harcansa daha iyi olmaz mı?

Küresel güçlerin karbon emisyonunu radikal bir şekilde düşürmek için ortak hareket etmesi bile dünyanın ömrünü uzatır. Asıl dünyanın kaynaklarını acımasızca tüketen, doğayı yok eden vahşi kapitalist düzen değişmeli.

***


SEVGİLİ KAVGASINA KARIŞMAK!
Yozgat'ta bir akaryakıt istasyonunun marketinde Aysel D. (45), erkek arkadaşı Şevket Türksoy (24) tarafından tekme tokat dövülmüştü. Aysel D., çalışanların ve müşterilerin müdahale etmemesine üzüldüğünü söylemişti. Olaya müdahale etmeyen kişiler sosyal medyada "Siz nasıl erkeksiniz" gibi paylaşımlarla linç edilmişti.

Daha sonra Aysel D.'nin polisin ısrarına rağmen darp raporu almadığı, Türksoy'dan şikâyetçi olmadığı ortaya çıktı. Ayse
D., "Tutuklanmasına hiç razı değilim. Serbest bırakılması için elimden geleni yapacağım" diye konuştu, iyi mi?
Ya dayakçı adama müdahale edip bıçaklanarak ölen olsaydı? Var böyle örnekler. O zaman da Aysel D. müdahale eden kişi için erkek arkadaşıma saldırdı, o da kendini korudu der miydi? Böyle örnekler de var!

***


Altyazı
'Hayat bir seçimdir. Ya kurban olmayı seçersin ya da istediğin olmayı seçersin.' (Peaceful Warrior)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA