Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Tarkan tribünlere oynama!

Kafe, restoran, kahvehane gibi mekânlar açılırken, tiyatroların, eğlence mekânlarının açılmamasına ve konserlere izin verilmemesine bir tepki de ünlü şarkıcı Tarkan'dan geldi.
Tarkan pandemi sürecinde müzik ve eğlence sektörüne haksızlık yapıldığını, yetkililerin sanata ve sanatçıya karşı duyarsız ve saygısız yaklaşım içerisinde bulunduklarını söyledi.
Hatırlarsanız aynı Tarkan, işsiz kalan müzisyenler için başlatılan 'Hepimiz İçin Ses Ver Türkiye' akımına destek olmamıştı.

Parasızlıktan enstrümanlarını satan meslektaşları için 20 saniyelik bir şarkı paylaşımı yapmayı bile çok görmüştü! O yüzden Tarkan'ın bu son çıkışını samimi bulmuyorum.
Belli ki Tarkan müzisyenler için duyarlı gözükmek için hükümeti eleştirecek bir anı kollamış.
Son paylaşımıyla güya hem müzisyenlere destek çıkıyor hem de hükümete sallıyor. Bir taşla iki kuş vurmanın derdinde!
Tarkan'ın tuzu kuru, birikimi iyi, keyfi yerinde. İşsiz kalan müzisyenleri için bir tweet attı mı, yetiyor!
Devlet müzik emekçilerine haziran ayında tek seferde 3 bin lira destek yapacağını duyurdu.
Elbette bir buçuk yıldır işsiz kalan müzik emekçileri için bu miktar yeterli değil. Asıl yapılması gereken; eğlence mekanlarının, tiyatro ve sinema salonlarının açılması, konser yasağının kalkması. Ne yazık ki, salgın buna izin vermiyor.

BUNUN ADI POPÜLİZM
"Madem kalabalık cenaze törenlerine, siyasi etkinliklere izin veriliyor o zaman konserler başlasın, salonlar ve eğlence mekanları açılsın" demek popülizmden başka bir şey değildir. Evet, yapılan yanlışları kimse savunamaz ama bir yanlışı örnek gösterip başka yanlışa zemin hazırlamak da salgını artırır.
"Hükümet müzisyenleri işsiz bırakıyor" diyenler dünyadaki uygulamaları görmüyorlar mı?
İngiltere, Fransa, Yeni Zelanda, İsrail, İspanya gibi nüfusunun büyük çoğunluğunu aşılayan, salgının düşüşe geçtiği ülkelerde bile konser yasağı devam ediyor.
Eğlence mekanları ise kademeli açılıyor, açık havada olanlara öncelik tanınıyor.
Avrupa'da 5 bin denek insanın katıldığı konserler düzenlenip, virüsün yayılıp yayılmadığı test ediliyor hâlâ. Biz daha vaka sayısını 5 bine bile indiremeden 'kısmi normalleşmeye' adım attık.
Konserlere, canlı müzikli mekanlara izin verilse bu sefer de salgın artacak, belki Hindistan gibi olacağız!
O zaman da "Hastaneler doldu, niye açıldık" diye paylaşım yapar Tarkan gibiler! Özetle zor bir süreçten geçiyoruz.
Tarkan gibi sanatçılar bu gerçekleri bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ama Twitter'da muhalif gözüküp tribünlere oynamak işlerine geliyor!

***


AHMET YETMEZ, MADEN ŞİRKETİ DE GİTMELİ!
Kanadalı Alamos Gold şirketinin Kaz Dağları'nda altın çıkarma ruhsatı uzatılmamış ve altın arama izni iptal edilmişti. Ve mart ayında Alamos Gold'un taşeronu Doğu Biga Madencilik'in genel müdürü Ahmet Şentürk, "Üç-beş ay daha bekleriz sorun değil, Kaz Dağları'ndan hiçbir yere gitmiyoruz" diye kibirli bir açıklama yapmıştı.

Ben de "Halkla devleti daha fazla karşı karşıya getirmeyin! Hâlâ ne duruyorsunuz? Şentürk'e de tavsiyem; Kanadalıları değil, ülkenin çıkarlarını ve halkını düşün!" diye yazmıştım. Ama Şentürk kibrinden taviz vermedi ve şimdi görevine son verildi. Bu da yetmez Ahmet gider, Mehmet gelir! Alamos Gold "İznimi aldım kimse karışamaz" diye hoyratça, vahşice çalıştı. Bu ülkeyi ve halkını hafife aldı! Uzatmanın alemi yok, Kaz Dağları'nı terk etmeliler!

***


AMAÇ BAĞIŞ MI REKLAM MI?
Prochoice şirketi, EURO 2020'de Milli Takımımızın atacağı her golde sokaktaki evcil dostlarımız için 1 ton mama bağışı yapacağını duyurdu.
İnşallah millilerin vurduğu gol olur, '#HerGole1TonMama' kampanyası hedefine ulaşır.

Peki, ya hiç gol atamazsak ya da bir-iki gol atarsak! Şarta bağlı sosyal sorumluluk projelerinin işte böyle dezavantajı var! Kampanyayı yapan şirketin amacı bağış mı reklam mı? Hiç gol atılmazsa bedava reklam yapmış olmayacaklar mı? Bence şirket hayvan dostlarımız için turnuva başlamadan üç-dört ton bağışta bulunmalı.

***


YANGIN VAR DEDİLER, GELDİK!
Üç kadın, İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi'nden bir itfaiye aracı kaçırdılar ve bu eylemlerini sosyal medyadan paylaştılar, iyi mi? Kadınlardan biri 'Mesleği bıraktı. İtfaiyeci oldu' diyerek kahkahalar atıyordu. 'Yangın var dediler.

Geldik' etiketiyle paylaşılan görüntülerden sonra soruşturma başlatıldı.
Ne yazık ki, bugün de birileri adına utandık! Bu nasıl bir TikTok bağımlılığıdır? Tiktok'ta ünlü olacağım diye süt kazanında banyo yapan, arkadaşını direğe bağlayıp döven vs. ne ararsanız var!

Bu skandaldan sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı itfaiye ekipleri bir yangına geç kalırlarsa akla ilk bu skandal görüntüler gelir! Silah kaybedenin askerliği zor biterdi! Üç kadına itfaiye aracı kaptırmanın bedeli ne olur acaba? Ve asıl soru; o kadınlar, neden oradaydı?

***


BU ADAMLAR NE YAPIYOR?
Bu adamlar, İstanbul Beyoğlu'nda bir halı yıkama fabrikasında çıkan yangını söndürmeye gelen ama dar sokak ve park etmiş araçlar yüzünden ilerleyemeyen itfaiye aracına yol açmak için bir otomobili kaldırıyorlar.
Buna benzer birçok vaka yaşanıyor. Çarpık kentleşme, dar sokaklar ve otoparkların yetersizliği yüzünden itfaiye bazen yangına bile yetişemiyor!

Ne yazık ki, bazı açgözlü müteahhitler kentsel dönüşümü üç katlı binayı yıkıp yerine yedi-sekiz katlı bina yapmak olarak algıladı. Sokaklar yine dar kaldı ve birçok mahallede mevcut altyapının kaldıramayacağı nüfus artışı yaşandı.
Yeni yapılacak binalara otopark zorunluluğu getiren yasa çıkması güzel bir gelişme. Kentsel dönüşüm ise artık daha fazla kat çıkmak için değil insanca yaşamak için sürdürülmeli!

***


Altyazı
'Harika bir film izledikten sonra, kendi sıradan hayatına döndüğün o üzücü an. İşte hayat böyle bir şey dostum.' (Mystic River)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA