Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Tunus 15 Temmuz’u örnek aldı

Tunus devletinin kurucusu ve ilk devlet başkanı Habib Burgiba 1965 yılında şu açıklamayı yapmıştı: "Sakarya Zaferi 20 yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar kendi kendime diyordum; acaba ben de ulusumu böyle seferber edemez miyim; onun ruhuna bu kurtarıcı, dizgin tanımaz hamleyi, dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?"

Burgiba o hamleyi 1956'da Fransız sömürge yönetimine son veren antlaşmayı imzalayıp, Tunus'a bağımsızlığını kazandırarak yapmıştı. Atatürk'ün önderliğinde kazanılan Kurtuluş Savaşı sadece Tunus'a değil, Asya ve Afrika'da Batı emperyalizminin sömürge yönetimleri altında ezilen birçok ulusa ilham kaynağı olmuştu. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri birer birer sömürgelerini kaybettiler.
Gelelim bugüne... Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Başbakan Hişam El-Meşişi'yi görevden aldığını ve meclisin yetkilerini dondurduğunu duyurmuştu. Ama halk sokaklara indi. Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, Tunus'ta yaşanan darbe girişimi hakkında konuşurken "Darbe olduğunda sokağa çıkılması gerektiğini öğrendik. Türkiye'den aldığımız ders bu. Haberi duyar duymaz dışarı çıktık, önce parti genel merkezine sonra da Meclis binasına gittik ama kapılar yüzümüze kapandı" diye konuştu.
Böylece Türkiye bir kez daha Tunus'a örnek oldu. Bu kez Tunuslular, 15 Temmuz'da darbecilere karşı sokağa inen Türk halkını örnek aldı. İşte 15 Temmuz böylesine önemli bir halk direnişidir. Türk halkı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısına uyarak, ilk kez askeri bir darbeye karşı sokağa çıkarak karşı konulabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Emperyalist güçler darbe tezgahlarken artık halkın sokağa çıkma olasılığını da hesaba katmak zorunda!

***


VOLEYBOLDA BİLE KUTUPLAŞMAYI BAŞARDIK
Tokyo Olimpiyatları'nda Çin'i 3-0 yenen Filenin Sultanları'nın başarısında bile kutuplaşmayı başardık! Kimi kızlarımızın şortuna kafayı taktı, kimi milli voleybolcu Eda Erdem'in fotoğrafından yola çıkıp "İşte çağdaş Türk kadını, Atatürk'ün izinde" gibi yorumlar yaptı. Bu fotoğraf 2019 Avrupa Şampiyonası'nda çekilmişti.

Atatürk'e yapılan bu göndermeye kızanlar da oldu. Eda'nın fotoğrafına kızanlara kızanlar da oldu!
Yazar Ümit Kıvanç, Eda'nın sembol fotoğrafı için "Siz onu öbür parmak sayın" diyerek fitili ateşledi! Bir kendini bilmez de bu paylaşımlara kızıp 'Ümit, bir gün bir yerlerde parmakları kırık vaziyette bulunursa sebebi kendisidir" yazarak alenen Erdem'i tehdit etti.
Bitmek bilmeyen laik-anti laik tartışmasına Filenin Sultanları'nı alet etmeye çalışanlar oldu. Ve böylece kadın voleybol takımımızın üzerinde iğrenç ve tuhaf tartışmalar döndü durdu.
Her toplumda aptal, iğrenç, nefret dolu insanlar var! Sosyal medya, aslında bu tarz insanların çöplüğü! İçlerindeki pislikleri, nefreti Twitter'da kusuyorlar! Gerçek hayatta her mahallenin bir delisi olur. Onların yaptığı saçmalıkları önemsemez, "Mahallenin delisi işte" der geçeriz. Twitter'da Erdem'i tehdit eden ya da ona hakaretler savuranlar da sosyal medya delileri! Onların yaptıkları iğrençlikleri ya da tuhaflıkları görmezden gelmemiz gerekirken, Twitter'da 'TT' yapıyoruz iyi mi?
Peki, kendini modern ve laik olarak tanımlayan bazı insanların bir kendini bilmezin yaptığı terbiyesizlik üzerinden büyük genellemeler yapmasına, muhafazakâr kesimi topluca suçlamasına ne diyeceğiz? Bu da toplumu kutuplaştırmanın farklı bir boyutu.
Birileri bu tarz kutuplaşmayı seviyor ve "İşte dindarlar böyle insanlar" gibi muhalefet malzemesi çıkarmaya çalışıyor. Aynı kutuplaşmayı muhafazakâr kesimden yaratanlar da var!
Ülkece kafa yorduğumuz meselelere bakar mısınız? Enerjimizi mahallenin delilerine harcıyoruz!

***


AŞIYI YERE SIKTIRIP BELGE ALIYORLAR!
Bazı ülkeler artık sınırdan geçerken bağışıklık kazandığını ya da aşı olduğunuzu belgeleyen Covid 19 Sertifikası istiyor. Avrupa Birliği'nde bir QR kod sistemi kullanılmaya başlandı.

Tabii sahteciler de boş durmuyor. Örneğin İtalya'da polisin yaptığı operasyon sonucu 'sahte Covid-19 geçiş pasaportu' satan bir şebeke çökertildi.
Bizdeki sahtecilik ise biraz farklı. Aşı karşıtı olup, aşı olmayı kabul etmeyen ama yurt dışında seyahat ederken zorluk yaşamak istemeyen bazı açıkgözler, hastanelerden aşı randevusu alıp, hemşireden aşıyı yere sıkmalarını istiyormuş.
Aşıyı yere sıktırıp aşı oldu belgesi alıyorlarmış. Artık hemşire ile mi doktorla mı anlaşıyorlar bilmem ama bu iddia birkaç kez kulağıma geldi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da böyle duyumlar alıyor mu merak ettim doğrusu.

***


MÜLTECİ Mİ GÖÇMEN Mİ?
Savaştan kaçan, zor durumda olan mültecilere yardım etmek insanlık borcudur. Anadolu yüz yıllarca göçmenlere kucağını açtı.
Türkiye'ye gelenler mülteci mi göçmen mi? Bizde bir kavram kargaşası da yaşanıyor. "Göçmen" ülkesinden ekonomik veya diğer nedenlerle gönüllü olarak ayrılan kişi demek. Yani göçmenler ülkelerini kendi istekleri doğrultusunda terk eder.

Mülteci ise ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi demektir.
Yani göçmenlere su faturası ve vergide 10 kat zam yapacağını söyleyen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan boşa konuşuyor. Bunu yapamaz! Çünkü Suriye'den gelenlerin çoğu mülteci statüsünde. Mültecilere; uluslararası anlaşmalarla özel statü ve hukuki koruma sağlanıyor.
Ama mülteci dediğin bayram için savaş olan ülkesine gidip gelmez! Suriye'ye gidip evlenip dönenler bile var! Suriye'de yoğun geçen savaş bitti, bazı bölgelerde çatışmalar yaşanıyor sadece.
Canı istediği gibi Suriye'ye gidip gelenler "Düzensiz göçmen" tanımına da girmiyorlar. Basbayağı bir düzenleri var!

***


Altyazı
"Neden gözün kapalı yürüyorsun?
+ Bütün yolları ezberledim.
- Ama düşebilirsin!
+ Bütün düşüşleri de ezberledim." (Dancer in the Dark)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA