Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Magandaya cezayı halk mı kessin?

Ankara'nın Mamak İlçesi Demirlibahçe Mahallesi'nde yüksek sesle müzik dinlediği ve cadde ortasında sürekli drift yaptığı için sürücüye sinirlenen mahalle sakinleri, aracı durdurdu.
Sürücü aracından çıkarılıp darp edildi ve ardından mahalle sakinleri aracı devirdi.
Darısı diğer gürültü magandalarının başına! İtiraf ediyorum ben bu haberi okurken keyif aldım! Gürültü magandalarına birileri 'dur' demeliydi!
Polisler, bekçiler ve zabıtalar yasaları uygulamazsa Mamak'ta olduğu gibi 'halk mahkemesi' kurulur ve ceza kesilir. O maganda bir daha o mahallenin yanından bile geçmez!



Ülkemizde büyük gürültü sorunu var. Sokak düğünleri, driftçilere, egzoz bağırtan motorculara, gecenin ikisinde uyuyan insanlara otomobilinden yüksek sesle müzik dinleten sürücüler gibi; sabah erkenden işe ve okula gidecekleri, bebekli aileleri, yaşlıları umursamayan bir kitle var.
Özellikle İstanbul'da kafe ve bar vs. eğlence mekanları Beşiktaş, Kadıköy, Beyoğlu ve Şişli ilçelerinde sokak aralarına kadar girdi. Dört-beş katlı apartmanların altına bar ya da kafe ruhsatı nasıl veriliyor?
Elbette parayı veren düdüğü isteği gibi çalıyor!
Bir de yazın sokaklarda alkol alıp nara atanlar, halay çekenler, yüksek sesle şarkı söyleyenler var. Genelde polis, bekçi ve zabıtalar bu magandalara da müdahale etmiyor!



Zaten İstanbul'da şantiye alanı gibi her yerde inşaat ve tadilat var. Yoğun trafik gürültüsüne bir de gürültü magandaları eklenince İstanbul dünyadaki en gürültülü şehirler arasına giriyor.
200 bin kişinin işitme seviyelerini kontrol ederek yapılan bir araştırma, kentteki gürültü kirliliğinin işitme kaybını hızlandırdığını ortaya koydu. Buna göre, Yeni Delhi, Guangzhou, Kahire ve İstanbul'da yaşayanlar dünyanın diğer kentlerinde yaşayanlardan daha hızlı işitme kaybı yaşıyor.
Gürültü kirliği; yüksek tansiyon, prematüre doğumlar, uyku bozukluğu, stres gibi çok sayıda sağlık sorununa neden oluyor. Ayrıca davranış bozuklukları, agresif davranışlar gibi psikolojik etkileri de var.
Gürültü kirliliğine karşı kapsamlı çözüm politikaları devreye sokulmazsa, daha çok dayak yiyen driftçi, motorcu haberleri okuruz.



EYLÜL AYINA HAZIR MIYIZ?

Üniversitelerde çok tercih edilen bölümler büyükşehirlerde. Yani öğrenci yoğunluğu önümüzdeki eylül ayında yine büyük şehirlerde olacak.
Eylül ayında üniversiteler açılınca şu haberleri okumaya hazır olun: "Öğrenciler kiralık ev bulamıyor", "Yurt çıkmayanlar yüksek kiraları ödeyemiyor", "Özel yurtlar zamlandı."
Görünen köy kılavuz istemez! Büyük şehirlerde konumuna ve büyüklüğüne göre fiyatlar değişmekle beraber ev kiraları ortalama 3 bin TL'den başlıyor.
Özel yurtların aylığı ortalama 4 bin TL. Barınma, ulaşım, yemek, elektrik, doğal gaz vs. faturalar. Şehir dışında üniversitede okuyan bir öğrencinin, devlet yurdu çıkmazsa aylık masrafı iyimser tahminle ortalama 6-7 bin TL'yi buluyor.
Yurt kapasitesini artırmanın yanı sıra, barınma ihtiyacı için kamu kurumları ve belediyelerin imkânlarını kullanacak bir organizasyon oluşturulmalı.



AKILLI TELEFONLAR YERİNDE SAYIYOR

Ünlü teknoloji CEO'su Carl Pei, son röportajında akıllı telefon sektörünü eleştirdi.
Üç büyük şirketin piyasaya hakim olmasının akıllı telefon sektörünü standartlaştığını belirten Pei, şirketlerin benzer araştırmalar yaptığını ve de benzer akıllı telefonlar ürettiklerini söyledi.
Pei haklı. Telefonlarda 2017'deki kameraların gelişmesi ve ekranların büyümesinden başka fazla bir yenilik yok.
Yeni modeller, doymuş tüketiciyi heyecanlandırmıyor, şaşırtmıyor.
Ama Pei'nin şirketinin sunduğu saydam tasarım da büyük bir değişim değil. Yani eleştirmek kolay, Pei de bunu yapıyor.
Ya akıllı telefonları rafa kaldıracak yeni, çok farklı bir teknoloji gelecek ya da aynı telefonların makyaj yapılmış modellerini kullanmaya devam edeceğiz.



YİNE MASKE
TAKACAK MIYIZ?
Birçok haber sitesi ve sosyal medya hesabı, BionTech CEO'su Uğur Şahin'in "Yeni bir dalga kapıda. Sonbaharda yeniden maske takmaya başlayabiliriz" açıklamasını başlığa çekti. Haber spotları ve paylaşımlarda yukarıdaki ifadeye yer verildi.
Sonra da insanlar "Uğur Şahin'e bilim insanı dedik, tüccar çıktı" gibi yorumlar yaptılar.
Hâlbuki Şahin'in açıklaması cımbızlanmasa olduğu gibi verilse, söze şöyle başlıyordu: "Çok olaylı geçmeyecek bir sonbahar ve kışın bizi beklediğini söyleyebilirim..."
Yani Şahin, yeni dalganın eskisi gibi etkili olma ihtimalinin düşük olduğundan ama tedbiri elden bırakmamaktan bahsediyor.
Doğrusu da bu değil mi zaten?
Artık test zorunluluğu yok. Dünyada Çin hariç Kovid- 19'a yakalanan kaç kişi olduğunu bilen ülke yok! Elbette vaka sayısı artıyor ama artık önemsemiyoruz. Olaya grip hastalığı gibi yaklaşıyoruz!
Umarım sürü bağışlıklığı süreci böyle devam eder!



NEDEN KANDİL SİMİDİ, KIYMADAN PAHALI?
Sosyal medyada şöyle bir yorumla karşılaştım:
"Tamam, akaryakıt ve hammaddeye de zam geldi anlarım da bu et ve türevleri için de geçerli arkadaş. Neden marketlerde, içinde ortalama 8 tane kandil simidi olan 250 gr'lık paketler 25-30 TL arası? Yani kilo yaklaşık 120 TL. Hamur la hamur! Zaten 4'ünde susam var, diğer 4'ünde yok..."
1776'da yazdığı 'Wealth of Nations' kitabıyla kapitalist modern ekonominin babası kabul edilen Adam Smith, şu an Türkiye'de yaşasaydı o da "Tamam serbest piyasa ama bu kadar da olmaz" diye fırsatçılara isyan ederdi herhalde.
Ülkede fiyatlar kim neyi tutturursa öyle ilerliyor. Üzerine biraz susam koyup, paketleyip, 'Kandil' gibi manevi bir isim de ekleyince hamurun kıymadan daha pahalı olduğu, fırsatçılar cenneti bir ülkede yaşıyoruz. Bayram şekerinde de durum aynı!
Bayramlara özgü ürünlerde ekstra zamlarla karşılaşıyoruz.



Altyazı
"Bence ilişkiler köpek balığı gibidir. Ya ileri doğru gider ya da ölür." (Annie Hall)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA