"Bir kıza doğru ayakkabıyı verin, dünyayı fetheder" diyen Marilyn Monroe'nun doğum gününü kutladık 1 Haziran'da. Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en güzel kadınlarından olan Monroe, günümüzde hâlâ dişiliğin sembolü olarak karşımızda duruyor. Ölümünün üzerinden yarım asır geçse de, temsil ettiği her şey insanların tüketmekten bıkmayacağı imajlar olarak pazarlanıyor. Hayatında didiklenmemiş bir taraf kaldı mı bilmiyorum ama sanırım şüpheli ölümünün üstündeki perdenin kalkması için FBI'ın dosyalarının açılması lazım. Bunun dışında hâlâ merak edilen, arzulanan bir nesne olması; hem heyecan, hem de acı verici. Ünlü olmak ve bu şekilde ailesinden görmediği sevgiyi görebilmek adına çok ödünler vermiş, yaralanmış, yıpratılmış bir kız çocuğunun, hâlâ birilerine para kazandırmak amacıyla kullanılıyor olması üzücü.

BİBLO GÖRÜNTÜSÜ
Öte yandan Marilyn Monroe, büyük oranda kendi zevkinin, biraz estetik cerrahi ve biraz da kozmetiğin ürünü olan güzelliği ile çekiciliğini koruyor; bu da büyük başarı.
Günümüzün daha sade ve doğala yönelik güzellik anlayışının dışında anneannemin deyişi ile 'ondüla'lı, bizim deyişimiz ile maşalı platin sarısı saçları, korseleri, göğüsleri birer füze gibi gösteren dolgulu sutyenleri, kalın siyah eye liner'ı ve kıpkırmızı ruju ile bir biblo görüntüsü uyandırıyor. Dönemin ünlü modacılarından Salvatore Ferragamo, Oleg Cassini ve meşhur uçuşan beyaz elbisesini tasarlayan William Travilla ile çalışan Monroe'nun kıyafet seçiminde ve tasarımında söz sahibi olmaktan hoşlandığı, makyajını kimselere emanet etmeden kendisinin yaptığı gibi bilinen bir gerçek. "Hollywood'da kim olduğunuza değil, nasıl göründüğünüze para verirler.
Bu nedenle öpüşmeniz yüzlerce dolar ama ruhunuz sadece 5 cent eder" diyen oyuncu; oyunun kurallarını nasıl oynaması gerektiğini oldukça iyi biliyordu. İyi bir rol kabiliyeti, doğru sezgiler, güzel bir ses, iyi bir zevke sahip olan böyle yetenekli bir kadının dünyadan bu kadar erken göçüp gitmesi gerçekten çok acı.