Geçen haftanın en dikkat çeken olaylarından biri de dünyanın en prestijli tenis turnuvası olan Wimbledon'dı. Sosyal medyada 'Hangi kanaldan izleyeceğiz?' soruları uçuşurken aslında merak edilen dünya sıralamasında kimlerin bir numaraya çıkacağıydı. Erkeklerde her ne kadar Sırp Novak Djokovic ile İsviçreli Roger Federer arasındaki kıyasıya maçın sonucu merakla beklense de kadınlarda birinci belliydi. Amerikalı Serena Williams beklendiği üzere 21. Grand Slam zaferini yaşadı.
Elbette Wimbledon'ı sadece bir spor müsabakası olarak değerlendirmemiz mümkün değil. Son yılların yenilmez şampiyonu Serena Williams ve ablası Venus Williams, tamamen beyazların hakim olduğu bu sporda şampiyonluklarını ilan ederken, 1980'lerin sonunda Andre Agassi'nin kırmaya başladığı tenise ait giyim kodlarını da yerle bir ettiler. Agassi, Afrika-
Amerikalı değildi ama punk görüntüsü, aykırı saç kesimi, cesur renk kullanımı ile bu bembeyaz dünyaya adeta renk katmıştı. Williams kardeşler de tenlerinin parlak ve göz alıcı rengini desteklercesine alabildiğine renkli ve baştan çıkarıcı tasarımları tercih ettiler. 1970'lerde ünlü Amerikalı şampiyon Christine Evert'ın beyaz dantel bir tenis kıyafeti ile maça çıkması aslında bir başlangıçtı.

SERENA KAFAYI STİLİNE ÇOK TAKMIYOR
2003 yılında moda alanında da zevk sahibi ve öncü olduklarını ispatlayan abla Venus'ün sırt dekolteli beyaz kıyafetini süsleyen Diane Von Furstenberg imzalı taşlı tacı büyük ilgi çekmişti. 2010 yılında yine Venus, Fransa Açık'ta siyah dantel korseli kıyafeti ile maça çıkınca kıyamet kopmuştu. 2011 Avusturalya Açık'ta giydiği parlak sarı göbek bölümü kafesli kıyafeti ise bence tenis kortlarında var olan kıyafet kıstaslarına eşik atlattı. 2007 yılından beri kendi tenis kıyafetlerini tasarlayan Venus Williams'ın bir Fred Perry ya da Rene Lacoste olup olamayacağını bilemeyiz. Kardeşi Serena'nın ise stil konusuna ablasından daha az kafayı taktığını düşünüyorum. Klasik beyaz rengi kullanmasının yanı sıra turkuvaz ve pembe gibi pastel renkleri tercih eden Serena Williams'ın turnuvayı kazanmasının ertesinde 'güzel olup olmadığı' üzerine yapılan tartışmalara ise gülüp geçiyorum. Üzgünüm ama Serena kendisini bir türlü yenemeyen Maria Sharapova, Anna Kournikova ve Caroline Wozniacki gibi bakmaya kıyamayacağınız rakiplerinden daha güzel. Onun güzelliği; sebat, ter, emek, inanç ve çalışma ile gelen bir hediye. O; tenis dünyasının en güzel kadını, bunu kabul edelim...