Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖZGE'NİN NOT DEFTERİ ÖZGE ULUSOY

Pop-art'ın moda dünyasında yeniden doğuşu: JEREMY SCOTT

Jeremy Scott, uzun süredir yazmak istediğim bir modacı.
Geçen hafta New York Fashion Week'te koleksiyonu büyük ses getirince artık zamanı geldi dedim.
Aslında onu tanımayan yok! Moschino gibi renkli, sıra dışı tasarımları ile bilinen bir markanın, 2013'ten beri baş tasarımcısı olarak görev yapan Scott; daha önce Kylie Minogue, Madonna gibi dünya şöhretleri için sahne kostümleri de tasarlayan bir modaevinin ününü bir adım daha öne çıkararak başarı gösterdi. Adidas ile 2008 yılından beri yaptığı iş birliği ise Scott'ın ismini tüm dünyaya duyurdu.

LEOPAR TAYTLAR
2000'lerin başından itibaren avant-garde modacılar ile iş birliği yapmayı adet edinen Adidas, Jeremy Scott ile aradığını bulmuşa benziyor.
Hepimizin bir ara 'Acaba giysem bir sakatlık çıkar mı?' şeklinde düşündüğü kanatlı, kuyruklu boğazlı spor ayakkabıları tasarlayan Jeremy Scott, 1980'lerin Yeşilçam yıldızlarına adeta saygı duruşunda bulunur gibi vahşi hayvan desenlerini spor dünyasına tekrar getirdi. Artık aerobik yok, fakat pilates yaparken leopar tayt giyebiliyorsak bunu Jeremy Scott'a borçluyuz.
Benim, bu Amerika'nın bağrından gelmiş (Kansas) tasarımcıya sempatim büyük, fakat tasarımlarına her zaman biraz mesafeli yaklaşıyorum.
Çılgın bir pop yıldızı olarak tanınmıyorsanız; bunun dışında yapabileceğiniz bir şey de yok.
Scott'ın punk ile masal evrenini karıştıran, çizgi roman ile Disney dünyasını şöyle ortaya karışık önümüze sunan tasarımları, çoğu zaman Winx kızlarının dahi giyemeyeceği kadar iddialı olabiliyor. Sürekli olarak 'daha çok' için koşuşturduğumuz dünyada sığınacağımız hayallerimiz ve onlarla yaratacağımız alternatif dünya da Scott'ın tasarımları kadar renkli, şaşırtıcı ve biraz da boğucu.

İÇTEN VE ESPRİLİ
Jeremy Scott, benim açımdan pop-art'ın moda dünyasında yeniden doğuşunu simgeliyor. Gelişigüzel, basit, yavan ve tüm var olan kurallarla alay edermiş gibi görünen tasarımları bence içtenlik ve espri barındırıyor. New York'ta geçen hafta sergilediği, çiçek bombardımanı gibi görünen kısa üstler ve tayt pantolonlar mı dersiniz, 'Pijamamın üstüne ilk bulduğum tişörtü geçirip ekmek almaya çıktım' görünümlü kombinler mi dersiniz; her şey tam bir çılgınlık halindeydi.
Defiledeki tek tutarlılık; tutarsızlıktı. Rengarenk postalların üstüne tasarladığı kreasyonları tam bir desen ve renk karmaşası gibi görünse de, belki de yaşadığımız tüm sıkıntıların, nefes almamacasına koşuşturmamızın, her geçen gün bir yenisi eklenen sağlıklı yaşam reçetelerinin, internete girdiğimizde maruz kaldığımız tüm karman çorman bilgi ve haberlerin karşısında ne kadar şaşırdığımızın bir ispatı. Scott hakkında yazarken aklımdan hiç çıkmayan ve modayı tarif etmek için sarf edilen çok sevdiğim bir laf var: 'Ciddiye alınamayacak kadar uçucu, göz ardı edilemeyecek kadar ciddi.' Doğru değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA