Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Avrupa’nın enerji krizi daha da derinleşiyor

Rusya-Ukrayna Savaşı uluslararası enerji piyasalarında tarihi bir kargaşa ve dalgalanmaya sebep olmuş durumda. 1970'li yılların petrol krizlerinin ardında da, malum, yine küresel siyaset ve bölge siyaseti tartışmaları vardı. Petrol üreten ve ihraç eden 11 Orta Doğu ve Körfez Bölgesi Ülkeleri, OPEC aracılığı ile, batılı ülkelerin Orta Doğu politikalarından haz etmediklerinden, petrol fiyatlarını yükselterek mesaj vermek istediler. Bu gelişme, küresel enerji ve bilhassa petrol piyasaları ile ilgili bir sürü değişimi de beraberinde getirdi. Küresel petrol fiyatları üzerindeki OPEC kontrolü zayıfladı. Bugün ise, 'Savaş' 1970'lerden daha karmaşık, daha derin, çok yönlü bir enerji krizine dönüşmüş durumda.
Öyle ki, bir tarafta sadece petrol değil, öncelikle doğalgaz, üçüncü sırada da kömür fiyatlarında tarihi fiyat artışları ile karşı karşıyayız. Birinci önemli sorun bu. Dolayısı ile, doğalgaz fiyatları, akaryakıt fiyatları, hatta kömür fiyatları o kadar artmış durumda ki, fosil yakıtlarla üretim yapan enerji santrallerinin ürettiği elektriğin maliyetlerinde ciddi bir katlanma söz konusu. Bu nedenle, hane halkı ve sanayi sadece yüksek doğalgaz fiyatlarının değil, aynı zamanda yüksek elektrik fiyatlarının da şokunu yaşıyor. Ayrıca, üretim prosesinde yüksek derecede sıcak fırın çalıştırması gereken demirçelik endüstrisi veya benzer prosesler kullanması gereken diğer metal üreticileri çok zordalar.
İnşaat malzemesi üreticileri ve bilhassa doğalgazdan elde edilen türev çıktılara ihtiyaç duyan gübre endüstrisinde pek çok Avrupalı fabrika havlu atmış durumda. Bu nedenle, şu ana kadar enerji maliyetlerini dengelemek adına 492 milyar euro destek vermiş olan Avrupa ülkelerinin mücadelesi gündemdeyken, Almanya'nın hane halkını ve sanayiyi desteklemek üzere ilan ettiği yeni 200 milyar euroluk destek paketi, diğer Avrupa başkentlerini de endişelendirmiş durumda. Yetmezmiş gibi, geçtiğimiz ilkbahar sonundan bu yana, son 500 yılın en kurak dönemini yaşayan Avrupa'da, nehirlerin debisinin aşırı düşmüş olması, bir yandan hidroelektrik santrallerin üretimini, bir yandan önemli nehirler üzerinden termik santrallere kömür taşınmasını ciddi manada olumsuz etkiledi. İşin kötüsü, Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi'nin (ECMWF) önümüzdeki kasım ve aralık ayları için erken göstergeleri de hayli moral bozucu.
ECMWF'in analizleri, Batı Avrupa'yı daha soğuk ve daha az rüzgar getirecek muhtemel bir yüksek basınç döneminin beklediğini gösteriyor. Yani, çok az yağış ve kuraklığın devam etmesine yönelik riskler yenilenebilir enerji üretimini azaltabilir. 'Savaş'ın sebep olduğu ana ve artçı etkilere bağlı olarak, AB, daha fazla yenilenebilir enerjiye yönelerek ve diğer ülkelerle gaz anlaşmaları yaparak, 2027 yılına kadar yeni bir enerji tedariki mekanizması için kolları sıvamış durumda. ECMWF Genel Direktörü Florence Rabier, Atlantik'teki son kasırgalar kısa vadede daha ılıman, daha yağışlı ve daha rüzgarlı havalara neden olsa da, yılın ilerleyen zamanlarında daha soğuk hava, Pasifik Okyanusu yüzeyinin soğumasından türetilen ve farklı bölgelerdeki rüzgar ve yağış düzenlerindeki değişiklikleri tetikleyen bir hava durumu modeli olan La Nina olarak bilinen atmosferik koşullara bağlı olarak, Avrupa'nın enerji krizinin daha da derinleşeceğini gösteriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA