Küresel ekonomi-politik sistemin yeniden yapılanmasına dönük tartışmaları, gerginlikleri, senaryoları üç yıldır hararetli bir şekilde konuşuyoruz. Son birkaç haftaya damgasını vuran en ilginç tartışma ise, önümüzdeki dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin hangi küresel işbirliği platformunda yer almayı tercih edeceklerine bağlı olarak, küresel platformlar ve temsil eden uluslararası teşkilatlar arası güç dengesinin yeniden nasıl şekilleneceği. Geçtiğimiz hafta, Asya ağırlıklı ekonomi ve finans haber kaynaklarına yansıyan önemli bir detay 159 ülkenin BRICS'ın yeni uluslararası ödeme sistemine adaptasyon adına gereken adımlara atmaya hazır olduklarına işaret ediyordu.
Görünen o ki, bilhassa son 10 yıldır artan bir tempoyla, ABD'nin kendi para birimi dolar bazlı uluslararası ödeme sistemlerini Birleşmiş Milletler (BM) bazlı olmayan yaptırımların bir parçası haline getirmesi, BM kararı olmamasına rağmen, söz konusu yaptırımlara uymayan ve uyması mümkün olmayan ülkelerin dolar bazlı uluslararası ödeme sistemi kullanmaları nedeniyle cezalandırılmalarla karşı karşıya kalması, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yürümekte olan bir uluslararası ekonomik sistemin prensipleri ve mekanizmasına dair sorgulamaları yoğunlaştırmış durumda. Bu nedenle, dolar bazlı olmayan alternatif ödeme sistemlerine yönelik arayış yoğunlaşmış durumda.
Çin ve Rusya arasındaki ticari faaliyetlerin yüzde 90'nın artık iki ülkenin para birimleri cinsinden gerçekleşiyor olması önemli bir gösterge. Sadece bir yılda yüzde 26,3 artışla, iki ülke arasında 240,1 milyar dolara ulaşmış olan ticaret hacminin yüzde 90'ının yuan ve ruble cinsinden gerçekleşmiş olması çarpıcı. Rusya diğer BRICS ülkeleri ile ticaretini de 300 milyar dolara yükseltmiş durumda. Nitekim, altın destekli yeni bir ortak para birimine dayalı olacağı ifade edilen, blokzincir sayesinde ülkelerin kendi yerel para birimlerine dayalı dijital para ve kripto para birimlerini de kullanabilecekleri yeni nesil bir uluslararası ödeme sisteminden söz ediliyor.
G20'nin önde gelen gelişmekte olan ülkeleri ve 'Küresel Güney' ülkeleri arasında ticari ödemeleri ülkelerin kendi yerel para birimleri ile gerçekleştirebileceklerinin de öngörüldüğü bu yeni uluslararası ödemeler sistemi ile ilgili en geniş bilginin ise BRICS+'ın önümüzdeki ekim ayında gerçekleştirecek zirvesinde dünya kamuoyu ile paylaşılacağı ifade edilmekte. Elbette, yeni nesil bir uluslararası ödemeler sistemi, BRICs+ ülkeleri ile 'Küresel Güney' ülkeleri arasında karşılıklı ticaretin geliştirilmesi için anlamlı bir adım olur. Ancak, tek başına yeterli değil, hiç kuşkusuz. 'Küresel Kuzey' ülkeleri arasında karşılıklı yoğun ticaret hacminin gerekçesini nasıl ki salt dolar bazlı ödemeler sistemi oluşturmuyor ise.
Bu nedenle, BRICS+ ülkelerinin küresel ihracat içindeki payları yüzde 25 olsa da, kendi aralarındaki ticaretin toplam küresel ticaret hacmi içindeki payı sadece yüzde 3,7. Bu nedenle, önümüzdeki 10 yıl BRICS+ ülkelerinin kendi aralarındaki ticari entegrasyonu derinleştirecek anlaşmalar ve uluslararası düzenlemeler gerçekleştirmeleri; kendi aralarında küresel tedarik zincirindeki rollerini derinleştirecek şekilde işbirliğini yoğunlaştırmaları elzem. Küresel ekonomi- politik sistem ve küresel tedarik zinciri önümüzdeki 10 yılda yeniden yapılanırken, doğrudan yatırımlar, karşılıklı ticaret, etkin lojistik ağı ve yeni nesil ödeme sistemlerinde mesafe almayı başaran ülke grupları bu işten kazançlı çıkacak.