Başkan Trump 20 Ocak'ta göreve başladığından bu yana, önde gelen ülkelere uygulanması talimatı verdiği ek gümrük tarifeleri artık bir liste oluşturmakta. 4 Şubat'tan itibaren Çin'den ithal edilen ürünlere mevcut tarifelere ek olarak yüzde 10 ek gümrük vergisi. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nın (NAFTA) tarafı olan Kanada ve Meksika'dan ithal edilen tüm ürünlere yüzde 25 ek gümrük vergisi. Ancak, ABD başkanları için benzin fiyatı hassas bir konu olduğundan, Kanada'dan enerji kaynakları ithalatında ise oran yüzde 10 olarak belirlendi. Ardından, Trump, ülke ayırmaksızın, tüm ülkelerden yapılan çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulama kararı aldı.
Trump ve ekibinin temel sorunu, ABD'de birçok stratejik sektörün kapasitesinin ithalat nedeniyle baskı altında olması. Başta demir-çelik, alüminyum, ABD topraklarındaki kapasitenin artması isteniyor. Keza, AB'nin otomotiv ürünleri (ek yüzde 25 vergi geldi bile), peynir ve alkollü içecekler endüstrisi başta olmak üzere, belirli ürün grupları da radarda. Trump yönetimi elbette bununla da kalmadı. ABD'den ithal edilen ürünlere ek gümrük vergisi uygulayan tüm ülkelere ek vergiler geçtiğimiz Çarşamba açıklandı. Hindistan, Tayland, Vietnam, Japonya, AB ve Güney Kore başta olmak üzere, 26 ülke nasibini aldı. İşte tam da 'Ticaret Savaşları'nın alevlendiği böyle bir dönemde, geçtiğimiz pazar günü Seul'de gerçekleşen 13. Çin-Japonya-Güney Kore Ekonomi ve Ticaret Bakanları Üçlü Toplantısı, bir yönüyle 'Trumpizm' dönemine karşı bir 'Pasifik Buluşması' kıvamındaydı.
2008'den bu yana üç ülke arasında dokuz zirve gerçekleşti. Ama, Doğu Çin Denizi'ne yönelik ihtilaflar nedeniyle, ara verilen dönemler de oldu. Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao, söz konusu zirvede Pasifik'te yüksek kaliteli kalkınmaya ve üst düzey dışa açılma politikasını genişletmeye kararlı olduklarını; Güney Kore ve Japonya dahil olmak üzere tüm ülkelerle fırsatları paylaşacaklarını ifade etti. Wang, önde gelen ekonomilerin tümü için (buradan AB'ye de selam verilmiş), Çin, Japonya ve Güney Kore'nin serbest ticareti ve çok taraflı ticaret sistemini korumak, tek taraflılığa ve korumacılığa karşı çıkmak ve bölgesel ekonomik entegrasyonu ilerletmek üzere ortak çaba sarf etmesi gerektiğini de vurguladı.
Çin'li Bakan Wang, Güney Kore Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanı Ahn Duk-geun ve Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Muto Yoji üçlü serbest ticaret anlaşmasına ilişkin müzakerelerin hızlandırılması, tedarik zinciri işbirliğinin ve ihracat kontrolüne ilişkin diyaloğun güçlendirilmesi, dijital ve yeşil ekonomilerde işbirliğinin derinleştirilmesi, yerel işbirliğinin geliştirilmesi ve ticari işbirliği için elverişli ortamın ortaklaşa teşvik edilmesi konularında uzlaştılar. Bu durum, 'Trumpizm'e karşı nearshoring ve freindshoring boyutunda, üç ülke arasında 'Pasifik İşbirliği'nin hızlanacağını gösteriyor. Özellikle, Japonya ve Güney Kore'nin Çin'den yarı iletken hammaddeleri ithal etmek istemesi ve Çin'in de Japonya ve Güney Kore'den çip ürünleri satın alma ilgisi, geliştirilmesine karar verilmiş olan işbirliğinin somut adımları arasında yer almakta. Güney Kore ve Japonya, söz konusu işbirliğinin 'ABD karşıtı' olarak algılanması konusunda çekincelerini ifade etseler de, 'Trumpizm'in tetiklediği 'Ticaret Savaşları' hiç tartışmasız küresel ticaret dinamiklerinde önemli bir değişimi hızlandıracak ve ülkelerin stratejik ortaklıklarını yeniden gözden geçirmelerine yol açacak.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Kerem Alkin | Pasifik'te 'Trumpizm'e karşı işbirliği