Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Pişmanım

Eskiden okuduğum kimi kitapları, özellikle de romanları bazen yeniden elime alırım.
Yazarı aramızda olmayan kitaplarda genellikle "sorun" çıkmaz.
Çocukken kabakulak olduğumda doktora gitmek karşılığında anneme aldırdığım Daniel Defoe'nin Robinson Cruso'sunu geçenlerde yine keyifle okudum mesela.
Bu sene 300 yaşına giren Robinson'la birlikte çalışırken, 6-7 yaşından beri kendim için kurmaya çalıştığım adada işleri ne kadar yoluna sokabildiğimi, nasıl yaşadığımı düşündüm.
Fabllar, İlyada ve Odysseia, Hemingway'ın "Çanlar Kimin İçin Çalıyor"u ya da eskiden oyunlaştırdığım Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü de her defasında eğlenceli olmayı başaran arkadaşlarımdandır.
Ama tercihimi halen yaşayan, üreten yazarların kitaplarından yana yaptıysam sonucun genellikle hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim.
Sebebini bilmiyorum ama ikinci okumam da "Bu kitap mı etkilemiş beni, bu yazara mı hayran olmuşum" diye hüsrana uğramaktan sıkıldım.
Sırf bu yüzden, Orhan Pamuk'un Kara Kitabı'na, Cevdet Bey ve Oğulları'na, Benim Adım Kırmızı'ya yeniden elimi sürmeye bile korkuyorum.

***
Yazarlar içinde bir de üçüncü tür var.
Onlar da zamanla anlaşılıyorlar.
Ama bu yazarları düşündüğünüzde, bırakın eserlerini ikinci kez okumayı, ilk deneyim için bile kendinize sitem ediyorsunuz.
Beni okuduğuna pişman eden yazarlardan biri, bugünlerde yine gündemde olan, yirmili yaşlarımda öykülerini, denemelerini beğeniyle okuduğum Elif Şafak'tır.
Epeyce bir süredir, Şafak'ın uluslararası çevrelere hoş görünmek için ülkesini yerden yere vurması gibi bir entelektüele yakışmayacak basitliklerine şahit oluyorduk.
Hanımefendinin son olarak Avrupa'da bir yerlerde "Biseksüel olduğu için kendisine Türkiye'de zulüm ettiğimizi" anlattığını hatırlıyorum.
Hadi o günlerde yaptığım gibi bu şovları "Biseksüel biseksüel sorma gitsin" diye şakalarla geçiştirmiştik...
Yazarın, soyadını "Shafak" a çevirmesi ya da aynı kitabı "kızlara" pembe erkeklere "gri" kapakla satması falan da bir yere kadar hoş görülebilecek pazarlama teknikleri olsundu.
Ama bu kez en ısrarcı okurlarını bile benim gibi pişman edecek iddiaların hedefinde Şafak.
***
Kültür sanat camiasında suskunluk sarmalında yok edilmeye çalışılan ancak alternatif mecralarda yer alan haberlere göre Şafak, ciddi bir intihalin altına imza atmış. Bu seferki şemsiyeli kapak hikayesine falan benzemiyor.
Sanatatak isimli internet sitesinde yer alan ve sosyal medyada okurlar, bloggerlar tarafından tartışılan iddialara göre, Şafak'ın son kitabı "10 Dakika 38 Saniye", Kahraman Çatırlı'nın 2007'de yazdığı "Hayat Kadınları Aldatmaz" kitabının neredeyse kopyası!
Söz konusu gelişme üzerine, Manchester Literature Festival tarafından Şafak'ın Booker ödülleri listeden çıkardığı da iddialar arasındaydı.
Hatta festivalin resmi hesabından atılan bu yöndeki tweetler de ortaya çıktı. Ancak dün İngiltere'nin prestijli ödüllerinden Booker, Şafak'ın 2019 Ödülleri kısa listedeki yerini koruduğunu açıkladı.
Bakalım bu skandal da Şafak'ın ününe ün kattığıyla mı kalacak?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA