Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Din ve aşı işleri birbirinden ayrılsın mı?

Atatürk döneminde kurulan Diyanet İşleri'nin yüzlerce yıllık dini tavsiyeleri tekrarlamasını laikliğe aykırı bulanlar günlerdir isyanda.
Istakozla hangi şarabın gideceğini tartışan gurmeler, Diyanet'in, mezhebine göre "Midye, karides yemek caiz midir?" diye soran vatandaşa verdiği cevaplarla ağızlarının tadını bozuyorlar.
Ateistler bile Diyanet'ten kendi yaşam tarzlarına uygun fetvalar talep eder hale geldi.
Sana ne?.. Sen bildiğin gibi yaşa. Kim ne karışabilir?
Neyse..

Dün, kurumun başına yeniden atanan Prof. Dr. Ali Erbaş, kendisini fazla "dinci" bulup "ılımlı İslam" talep eden Ahmet Hakan'ı aramış... "Ben de zaman zaman günaydın diyorum" türünden şeyler söylemiş de ortalık biraz yatıştı.
Hatta Diyanet'e yüklenen sekülerlerimiz barış çubuğu niyetine, Kahramanmaraş İl Müftüsü Mustafa Tekin'in aşıyla ilgili fetvasını Twitter'da elden ele tüttürüyorlardı.
Peki müftümüz ne demiş? İlk kez bir imamın açıklamalarını olumlayarak verdiğine şahit olduğumuz Cumhuriyet'in haberinden okuyalım:
"Şu anda aşıyı vurulmak bence her Müslüman'ın üzerine farz-ı ayndır, Allah'ın emridir!"
Sayın müftü doz ve aşı markası da söylerse Türk Tabipleri Birliği kendisine plaket de verir.
Öyle bir his var içimde.

***


FOTOYA 10 SANİYE BAKINCA TESTERE GÖRÜLÜYOR
Alttaki fotoğraf, soldan sağa, Katar Emiri El Sani, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Birleşik Arap Emirlikleri Güvenlik Danışmanı Tahnun'un buluşmalarından.

Pek çok kişi şortlara takılmış
Bense ortadaki nargileci trol kılıklı sevimsizin gülüşüne takıldım. Daha dün bir gazeteciyi, dünyanın gözleri önünde kıtır kıtır doğratan biri için fazla neşeli değil mi?

***


CELAL HOCA DA DİYORDUR Kİ; BEN NE YAPTIM ŞİMDİ?
Her dönem ilgi çekici çıkışlarıyla gündemde kalmayı başaran Prof. Dr. Celal Şengör bu kez de bir Skype yayınında anlattığı hikâye nedeniyle konuşuluyor.
Duymuşsunuzdur, Şengör derste bir öğrencisinin eteğini kaldırıp kalçasına tokat attığını güle güle anlatıyor.
Sizi bilmem ama ben şaşırmadım.
Zira Şengör aykırı tavrını ve tarzını gizleyen biri değil. Yıllardır ekürileriyle birlikte ekranlarda, "Oha" dedirtecek daha ne hikâyeler anlatıyor...
Müstehcenmiş, cinsiyetçiymiş, ırkçıymış, hiç umurunda olmadan aklına geleni, doğru bildiğini söylüyor. Daima, çok bilgili insanlara özgü aşırı bir rahatlık içinde...
Mevzuyu yazı konusu etmemin nedeni de kendisini kınamak falan değil. Benim dikkatimi çeken, bu kez hocaya muhaliflerin de yüklenmesi.

Gözlerime inanamıyorum...
Karısını döven gazeteciye Atatürk süveteri giyiyor diye ses etmeyen kadın dernekleri, feministler ardı ardına Şengör'e vuruyor...
Tacizci, tecavüzcü muhalefet partiliyse mağdur kadının adını bile anmayan medya, Şengör'ün yıllar önce kalçasını tokatladığı kadının kim olduğunu şakkadanak bulup ortaya çıkartıyor...
Karşı görüş belirtene kadınerkek demeden ana avrat söven, eşiktekinden beşiktekine kadar herkesi tacizle tehdit eden bütün troller işbaşında...
Tam hangi dağda kurt öldü derken, birkaç gün önce sosyal medyaya düşen bir videoya rastladım.
Hoca yine çok sert. Aynen şöyle diyor:
"Ben Kemal Kılıçdaroğlu'yla bir öğle yemeği yedim. Yanından ayrılırken çok üzüntülüydüm. Çok samimi söylüyorum. Dedim 'Atatürk'ün partisinin başı buysa vah yazık.' Gittik gürültüye. Ama halk onu seçiyor, bir dakika. Sakın vah vah bu adamlar aptallar da... Öyle değil, biz seçiyoruz ya... Biz de aptalız."
Başka sorusu olan...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA