Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Çok çabuk baydınız be!

Trump nevi şahsına münhasır bir ABD başkanıydı.
Ülkesi için faydalı olacağını düşündüğü ve seçmenlerinin onayına sunduğu özgün politikalarını uygulamaya çalıştı.
Pentagon'dan, CIA'ya, Hollywood'dan ilaç, sosyal medya ve finans kartellerine kadar müesses nizamın ne kadar bileşeni varsa hepsini karşısına aldı.
Bu cüretkârlığının bedelini de seçimlerde ödedi.
Hatırlayın, Trump anketlerde ve hatta küreselci medyada bile seçimlerin favorisiydi. Derken birkaç ay sonra pandemi bahane gösterilerek durdurulan ekonomi ve sandıklara eklenen elektronik oylarla gönderildi.



Yerine de politik bir karakterden çok yardımcısı Kamala Harris'in sufle verdiği siyasi bir bürokrat olan Biden geldi.
Trump'ı darlayan bütün izolasyon tedbirleri havai fişek gösterileri eşliğinde bir anda kaldırılmıştı... Ama ne medya ve kültür endüstrisinin omuz vermesi ne de yerleşik sermayenin desteği sürekli tökezlerken görüntülenen Biden'ı doğrultmaya, uykusunu açmaya yetti.
Afganistan hezimeti, göçmen politikasının patlak vermesi derken Biden sürekli puan ve itibar kaybediyor. Daha ara seçimler gelmeden topal ördeğe dönmüş halde.
Son anketlere göre Biden'a destek, temmuz ayından bu yana 11 puan gerileyerek yüzde 55'ten yüzde 44'e kadar düşmüş durumda...
Yıllarca Erdoğan isminin gölgesinde karizma yapan ancak şimdilerde kendilerine ilişecek başka bir iktidar arayışına giren endişeli muhafazakârlarsa Biden'da ısrarcılar.
Desteğe muhtaç hale gelen Biden'ın, seçim döneminde ağzından çıkan Türkiye'deki muhalefeti destekleme vaadini unutamıyorlar.
ABD temasları sonrası "Daha önce hiçbir liderle bu durumu yaşamadım" diyerek Biden'ın PKK terörü gibi konulardaki basiretsizliğine vurgun yapan Cumhurbaşkanı'na akıl veriyorlar.
"Trump'la yakın olmasaydık böyle olmazdı" diye kahve falı bakıyorlar.
Musluklar kesilince milli görüş gömleğini çıkarıp ABD'deki küreselci köpekbalıklarının armasını kuşanan bu tiplere bakınca "Keşke Trump'la daha yakın olsaydık" diye hayıflanıyor insan.

***

METE GAZOZ OKÇULUĞUN PATENTİNİ ALDI

Türkiye'de ve tüm dünyada yok satan kitaplarıyla tanınan Brezilyalı yazar Paulo Coelho, "Okçu'nun Yolu" isimli kitabını bizim Mete Gazoz'a ithaf etmiş.
Ünlü yazar, Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya alan Gazoz'un bir okçuluk dehası olduğunu söylüyor.



Ne güzel haber. Kırk tane tanıtma fonu tonla para harcasa bu kadar organik ve etkili bir Türkiye reklamı yapamazdı.
Üstelik mesele yalnızca tanıtımla da ilgili değil. Dünyaca tanınan başarılı gençler ülkelerine para da kazandırıyor.
Biliyorsunuzdur, BM'de konuşma yapacak kadar meşhur olan BTS isimli bir müzik grubu var. Hani bizde gençliği cinsiyetsizliğe teşvik ediyor diye tartışılan gençler. Güney Kore'de dede yaşındaki erkeklerin bile makyaj yapmasının bir gelenek olduğunu bilmediğimiz için "Herhalde amaçları bu" diye tartışıyoruz ama atı alan Üsküdar'ı geçiyor...
Hyundai Research Institute araştırmasına göre, BTS Güney Kore ekonomisine yılda 4 milyar $'a yakın para kazandırıyormuş. Yılda 800 bin civarı turisti ülkeye çeken BTS, 2014- 2023 aralığında ülke gelirlerine toplam 40 milyar $'a yakın kazanç sağlamış!
Güney Kore hükümeti de bu altın yumurtlayan tavuğun PR'ını kendine iş edinmiş durumda tabii.
Biz de önümüzdeki günlerde Coelho'yu bir kitap fuarında Mete ile buluştursak güzel olmaz mı?
"Coelho, okuru simyacılığa özendiriyor" falan diye itiraz edenler olacaktır ama...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA