Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

KPSS meselesi abartıldı mı?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bu seneki KPSS'de 20 sorunun bir yayınevinin hazırlık kitabından çıktığı iddiası üzerine başlatılan soruşturmanın ön raporu açıklandı. 3 sorunun bire bir aynı, 10 sorunun da benzer olduğu belirlenmiş.
Ön raporun ardından görüşlerini aldığım eğitimciler ortada büyük bir sorun görmediklerini söylüyorlar. Bir sürü yayınevinin, kitapçıklarında soru ürettiğini, dolayısıyla birkaç sorunun aynı ya da benzer olmasının çok da garip olmadığını anlatıyorlar.
Hatta geçmiş yıllarda sınavda kitapçıklarından soru çıkan yayınevlerinin bunu "Önce biz sorduk" diye reklam malzemesi olarak kullandıklarını hatırlatıyorlar.
ÖSYM'de soru hazırlayan ekibin çok hassas kriterlere göre seçildiğini ve aynı olan üç soruyu kimin hazırladığına rahatlıkla ulaşılabileceğini de ekliyorlar.



Bu durumda doğal olarak iktidar cephesinin, muhalefetin sosyal medya eliyle abartarak gündeme getirdiği bu iddialar karşısında gösterdiği sert refleks aşırı mıydı sorusu akla geliyor.
Belki sınavın iptali için acele edildi. Ön raporda saptanan üç aynı soru iptal edilerek puanlar yeniden hesaplanabilirdi.
Ancak ilk dakikada "İddialar asılsızdır" diye kestirip atarak bu operasyona zemin yaratan ÖSYM Başkanı'nın soruşturma nedeniyle görevden alınması gibi sert adımlar şarttı.
Zira şimdilik anlaşıldığı kadarıyla, sınavda değil sonrasında bir tezgâh var. "20 değil 30-40 soru aynı" diyen muhalefet vekillerinin körüklediği şaibe algısının önüne başka türlü de geçilemezdi.
Evet, ne yazık ki kampanya kısmen etkili oldu.
Geleceğini kurmanın eşiğindeki insanların kafası karıştırıldı.
Ama ne olursa olsun hükümet de bu tür olaylara tahammülü olmadığını açık ve net şekilde göstermiş oldu.
Yenilerin yaşanmaması içinse olayda FETÖ bağlantılı unsurların etkili olduğuna dair dile getirilen tüm iddialar titizlikle araştırılmalı.
Unutmayalım... Kritik kurumlardaki hatalar ve zaaflar her zaman vasatlık ve zihinsel tembellikle izah edilemez. Defalarca şahit olduğumuz üzere bazen bir sabotaj stratejisinin sonucu da olabilirler.

***


AL SANA DEVRİM
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi dönüşü uçakta "Sayın Putin'le ruble üzerinde mutabık kaldık. Ruble noktasında bu alışverişlerimizi yapacağımız için o da tabii Türkiye-Rusya arasında mali noktada ayrı bir güç kaynağı olarak Rusya'ya ve Türkiye'ye inşallah kazandıracak" dedi.
Rusya'ya 5 milyar dolara yakın ihracat yapıyoruz. Ağırlığı enerji kalemleri olmak üzere 23 milyarlık da ithalatımız var.
Bu mutabakat, iki para biriminin hacminin genişlemesi, güçlenmesi için büyük bir imkân.



Ekonomik getirilerinin ötesinde bu devrim niteliğinde bir cüret.
Zira ABD savaş aygıtı gücünü, herhangi iki ülkenin aralarındaki alışverişte kendi para birimleri yerine dolar kullanmak zorunda olmasından alıyor. Karşılıksız bastığı kâğıtlarla, halkların ürettiklerini midesine indiriyor. Böyle bir sistemde ne kadar üretsen de, hangi zenginliğe sahip olsan da refah mümkün mü?
Şimdi başlarlar "Eksenimiz kayıyor" diye söylenmeye...
Solcular, devrimciler ya!

***


İYİ Kİ LÜTFÜ YOKMUŞ!
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, mitinginde genç bir kızı korumaları eşliğinde duvar kenarında sıkıştırdığı görüntüleri izlemişsinizdir.
Allah'tan cep telefonu kameraları kayıttaymış!
Psikologlarımız devreye girmeli...



Yok Akşener için değil... Sinirinden, tahammülsüzlüğünden ve pervasızlığından açıkça görüldüğü üzere onun için artık geç.
Ancak Meral Hanım'ın dişlerini sıkarak "kızım kızım" diye taciz ettiği vatandaşın bir süre psikolojik destek görmesi iyi olabilir. Zira kızın korkudan travma yaşadığı rahatça anlaşılıyor.
Tesellimiz, Lütfü Türkkan'ın olay mahallinde olmaması.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA