Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

İmralı için hızlı feribot!

Evet, o bilgi doğru. Kısa bir süre önce bir MİT yetkilisi İmralı'da Öcalan'la görüştü. Ama temel beklenti farklı. İmralı, ciddi ve güvenilir bulduğu asıl yetkiliyle görüşme arayışında. Yani MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yeni bir sürecin parçası olarak görevlendirilmesinin peşinde.
Peki, bu mümkün mü?
AK Parti'nin Kızılcahamam kampının arka planına bakacak olursak hiç de kolay değil! Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gerek açlık grevlerine gerekse İmralı ile doğrudan temas trafiğine bakışı oldukça net. Başbakan çok kararlı ve katı tutum takınmış durumda. "Örgüt şantajı" olarak gördüğü tablo karşısında tavizsiz.
Buna rağmen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamaları da Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in inisiyatifi de ortada. İki bakanın duruşunu, açlık grevlerini sona erdirme konusunda, devletin bilinen tutumunu bir nebze olsun esnetme çabası olarak okumak mümkün. Arınç'ın "Öcalan, ailevi meseleleri gerekçe göstererek avukatları ile görüşme talep ederse, değerlendirilebilir" şeklindeki beyanını da Adalet Bakanı Ergin'in Sincan F tipi Cezaevi'ni ziyaretini, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve BDP Milletvekili Sırrı Sürreya Önder ile görüşmesini de ulaşılan "son esneklik sınırı" içinde değerlendirmek lazım. Hatta AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Halit Advan'ın Ankara nezdindeki girişimleri de bu kapsamda görülebilir. Ancak bunun ötesinde beklenti yaratılması bu aşamada yanıltıcı sonuçlar verir.

***

Önceki gün BDP Grup Toplantısı'nda izlediğimiz Selahattin Demirtaş'a gelince... Kendi açısından cezaevlerinde sahneye konulan "ölüm oyununu" anlatmaya çalıştı. "Bizim talimatımızla başlamadılar" dedi. Ama ikna edici değildi.
"Biz istesek de eylemi sonlandıramayız" dedi. Samimi izlenimi vermedi. Öcalan'la avukatlarının görüşmesinin yasalar çerçevesinde engellenemeyeceğini hatırlattı, idam cezası geri gelse bile Öcalan için geçerli olamayacağını savundu. Teknik olarak haklıydı. Bir ara bugün görüşme ortamı tesis edilirse, bu adımın, kan dökülmesini durduracak gelişmelerin başlangıcı olabileceğini söyledi. Sadece o noktada makul bir söylem tutturdu. Lakin o anda dahi bir gözü BDP Grubu'na davet edilen Fransız parlamenterlerde, bir gözü de DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk'ta idi. Daha çok farklı merkezlere mesaj verme telaşındaydı.

***

Açlık grevlerinin ölümle sonuçlanmasını isteyenlerin bunu, terör siyasetinin bir parçası gibi kurguladığına kuşku yok. Hükümet, şimdilik ana dilde savunma hakkına kapı aralamak üzere. Oysa terör örgütü ve siyasal uzantıları İmralı'nın muhatap alınmasında ısrarlı.
Halihazırda "koster bozuk", "hava şartları uygun değil" gerekçeleri ile örgüt avukatları İmralı'ya gidemiyor. Öcalan'ın talimatlarını güncellemesine, örgütün yönetimini ele almasına fırsat tanınmıyor. Bu zorlu ortamda dahi devlet aklı, "ilginç" denebilecek ek tedbirleri ihmal etmiyor. Örneğin, Öcalan'ın olası ani sağlık sorunlarına müdahale senaryosu güncelleniyor. Adadaki sağlık biriminin kapasitesini aşan sürpriz gelişme halinde helikopterle ulaşımın sağlanamaması ihtimaline karşı "hızlı feribot" alımı bile düşünülüyor.
Özetle...
Ankara, cezaevlerinde ölümleri önlemek, kritik eşiktekileri muayeneye razı etmek, kitlesel açlık grevlerini sona erdirmek için siyasi, hukuki ve tıbbi çabaları sürdürüyor. Kötümser hava, ihtiyatlı iyimserlik çizgisine doğru çekiliyor...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA