104 emekli amiralin "darbe iması" içeren -sözde- bildirisi, bu virüs türüne karşı Türkiye'deki "demokratik antikor" düzeyini bir kez daha görmemizi sağladı. İktidarı ve muhalefeti ile yekvücut karşı durulması gereken o sorunlu metin, demokratik siyasi zemindeki tüm taraflarda hak ettiği karşılığı bulamadı. Maalesef ana muhalefet yan çizdi! Yargıdan üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarından sade vatandaşa kadar millet ve milletin meşru kurumları, malum zihniyete "haddini bildirmekten" çekinmezken, CHP ve taraftarlarının "ama" ile başlayan beyanları, "küçümseme" içeren yorumları milli hafızaya bir kez daha kazındı.
***
Esasen, ülkemizde kapsamlı "siyasi psikanalize" ihtiyaç var. Zira demokrasi karşıtı her türlü ima, açıklama veya kalkışma sırasında sergilenen duruşlar, aynı zamanda siyasal bilinçaltının da dışa vurumu olarak tezahür ediyor.
Öyle ki...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı sandıkta yenemeyen ve yıllardır biriktirdiği hastalıklı duygularını bastıramayan çevreler -dün olduğu gibi bugün de- muhtelif bahanelerle organize işlere girişebiliyorlar. Demokrasi ve hukuk içinde ele alınabilecek konuları, ekseninden saptırarak darbe çağrışımı yapabiliyorlar. Ve bu faaliyetlerine bir şekilde ya dış ayak buluyor ya da CHP kimliği üzerinden izdüşüm oluşturabiliyorlar.
***
Meselenin, emekli komutanlar boyutu üzerinde de durulması ayrıca önem taşıyor.
"Kışla/karargah, lojman, orduevi" arasında geçen üniformalı ömür... Sivil hayata uyumda zorluk, gerçek hayattan kopukluk veya o realiteyi reddetme eğilimi. Yeni topluluğa girememe sendromu ya da o gruplara istediği gibi şekil verememe stresi.
***
Sonuçta...
Kendisini ait hissettiği yıllardır içinde yaşadığı toplulukla yüksek etkileşime girme eğilimi.
Haliyle...
"Demokratik bağışıklığın" genellikle zayıfladığı bu tür ortamlar, bilinçli ve zinde isimler tarafından kolaylıkla sevk ve idare edilebiliyor.
Bu da demek oluyor ki...
Emekli komutanların buluşmaları, bu anlardaki gündemi, yeri geldiğinde demokrasi için meseleye dönüşme riski üretebiliyor.
***
Hatta...
Ya emekliler birbirlerini ya da muvazzaflar eski komutanlarını tetikliyor. Kurgulanan sanal gerçekliğe öylesine inanıyorlar ki... Sonrası, muhtıra mantığına kadar varabiliyor!
Bu yüzden, "emekli asker" kadrosunun bundan böyle ayrı bir başlıkta ele alınması ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, TSK komuta kademesinde tesis ettiği uyumla yetinmeyerek gerek TSK dışına çıkan isimlerle gerekse TSK'daki alt kadrolarla da özel olarak ilgilenmesi gerekiyor.
***
Netice olarak...
AB ile kritik görüşmelerin yapılacağı bugün, yine ve yeniden "ifade özgürlüğü" bağlamında dar alana sıkıştırılmak istenen Türkiye'nin, hem her dakika uyanık olması hem de insan hakları eylem planındaki taahhütlerini gün be gün uygulaması büyük önem taşıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
