Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Erdoğan... İş dünyası... Ve arzu edilen tavır!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın iş dünyasına yaklaşımında dikkat çekici bir özelliği var. Memlekette taş üstüne taş koyan, iş-aş kapısı açan kim olursa olsun, Erdoğan'ın kapsama alanına giriyor. Cumhurbaşkanımız, farklı alanlardaki politik duruşuna yönelik eleştirilerden ari olarak, istihdam yaratan, teknoloji geliştiren herkesle ünsiyet tesis ediyor ve sahip çıkıyor. Yatırımcının önünü açıyor, tesisini büyütmesi için teşvik ediyor. Bununla da kalmıyor, sorunlarının çözümünde iletişim kanallarını canlı tutuyor. İş insanlarından işine odaklanmasını, yeni iş sahaları açmasını ve son 20 yılda ülkede yapılanların hakkını teslim etmesini bekliyor, o kadar.
Yakın zamana kadar şöyle bir tablo söz konusu idi:
Küresel sistemin aktörleriyle entegre çalışan, kritik kararları localarda şekillenen, iktidarın çizgisi ile yıldızı hiç barışmayan büyük sermaye grupları, kapalı mahfillerde eleştirilerini sıralıyor ve belirli özel günler dışında Erdoğan'la aynı kareye girmemeyi tercih ediyordu. Karşıtlıktan beslenen bu isimler ve kurumsal yapılar, kendi mahallelerinde linçe uğramamak için hükümete destek gibi algılanacağını düşündükleri her türlü faaliyetten de sakınıyordu. Bilhassa, Erdoğan'ın çok sevdiği tesis açılışlarını, iktidara puan yazdıracak düşüncesi ile kamuoyuna mal etmek istemeyenlerin sayısı azımsanacak düzeyde değildi!
Son dönemde bu eğilimin kırılmaya başladığı görülüyor...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Dostlarımızla iktidar olacağız" söyleminin görünürdeki siyasi figürleri kadar bu hesabın içinde gizli tutulan sivil unsurlar sanki analizlerini güncelliyor. Yani, ülkenin geleceğine dair denklemde Erdoğan faktörünü -isteseler de- göz ardı edemiyorlar!

***


Yukarıdaki gözlemi not düşerek ilerleyelim...
Halihazırda günlük hayatta en önemli konu, "gıda fiyatlarının seyri" ve "maliyet enflasyonu!" Birincisi doğrudan vatandaşın mutfağını, ikincisi imalat sanayini ilgilendiriyor. Ama ikisi birlikte yine halkın kesesine yansıyor.
Bu sıralar, Merkez Bankası'nın politika faizine ilişkin yorumlar hepimizin malûmu olduğu için ben, madalyonun "kredi faizleri" yönüne değinmek istiyorum.
Merkez Bankası, parasal sıkılaştırmanın kredi kullanma eğilimini ılımlı düzeye indirmesini hedefliyor. İlave tüketici talebi ya da cari açık üstünde baskı oluşmasını istemiyor. Enflasyonun kalıcı biçimde aşağı yönlü hareketiyle uyumlu olarak bu para politikası tercihi makul karşılanabilir.
Örneğin ticari kredi, tüketici kredisi ve kredi kartı kullanma davranışlarına bakıldığında... Enflasyonist yılların alışkanlıklarının depreştiği, sınırlı ölçüde ise zaruri nedenlerin ağır bastığı anlaşılıyor.
Detaya girecek olursak...
Öne çekilen talep, konut ve otomotiv alımlarında çarpıcı olarak gözleniyor. "Nasıl olsa fiyatlar artacak" senaryosu ile suni fiyat dalgası büyütülüyor.
İmalatçı firmalar ise emtia fiyatlarındaki artışı finanse etmek için işletme sermayesi açığını maliyetli krediyle kapatıyor. Haliyle, onlar da aradaki makası fiyatlarına yansıtmanın yollarını buluyor.
Gel gör ki...
Türk iş dünyasının önde gelen birlikleri, esnaf örgütleri ve işveren sendikası temsilcileri samimiyetle ortak tavır geliştirmedikçe her şeyi Merkez Bankası'ndan beklemenin de bir sınırı olduğu açıkça görülüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA