Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Mülteci kozmonot

NATO Zirvesi'nin gündeminde, derin trajedilerin yaşandığı mülteci meselesi vardı.
Ancak Türkiye'nin uyarılarına rağmen hala kimse tehlikenin farkında değil. Hala küresel devletler, vekalet savaşlarıyla ülkeleri dizayn etme derdinde. Onlar yüzünden dünyada her yıl yaklaşık 250 milyon çocuk, silahlı çatışmalardan etkileniyor, 70 milyon insan mülteci olmuş durumunda.
Türkiye bu gerçeği küresel güçlerin yüzlerine haykırırken yalnız değil, çünkü arkasında dünyanın vicdanlı insanları ve sivil toplum örgütleri var.
O örgütlerden biri geçen hafta sonu Cumhurbaşkanlığı himayesinde İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde önemli bir etkinliği imza attı. Maya Vakfı tarafından 10. Boğaziçi Zirvesi kapsamında düzenlenen "Dünyada Zorunlu Göç ve Yeni Dinamikleri" başlıklı etkinliğin konukları dünya çapında etkili isimlerdi. Etkinliğin açılış konuşmasını Ürdün Senato Başkanı Faisal Al-Fayez yaptı ve tıpkı Türkiye gibi küresel güçleri ve kurumları göreve çağırdı:
"Uluslararası camianın, mülteciler konusunda sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor. Birleşmiş Milletler'in insanları yerlerinden eden krizlere ve çatışmalara bir çözüm bulmak için daha fazla çalışması gerekiyor."
Ev sahibi Maya Vakfı Başkanı Esra Özsüer ise savaş ve göçmenliğin yarattığı travmalara dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Bu insanların yaşadıkları zorluklarla görünce dehşete düştüm. Bu sebeple, herkesi, evlerini terk etmek zorunda kalanlarla empati kurmaya ve onların bu zorlu duruma alışmalarına destek olmaya davet ediyorum. Ama aynı zamanda sizi, bu insanların evlerini terk etmeye zorlayan nedenleri azaltmak için birlikte çalışmaya davet ediyorum."
Bu çağrıya Türkiye'de Suriyeli göçmenleri ötekileştirerek siyaset yapan aktörler biraz kulak verse çok şey değişir. Şimdi gelelim panelin asıl merak edilen isimlerine... İşte iç savaşı ve insanlık dışı uygulamaları bizzat yaşayan üç isim.
Marie-Christien Nibagwire... 1994'te Ruanda'da yaşanan ve 1 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan soykırımdan kaçıp İngiltere'den vatandaşlık aldıktan sonra kendisini, benzer şeyler yaşamış insanlara yardım etmeye adayan bir barış elçisi... Türkiye'nin zor durumda olan insanlara yardım etmesinin ne anlama geldiğini belki de en çarpıcı biçimde o anlattı:
"Bütün bu olaylardan en çok çocuklar etkileniyor ve dünyayı değiştirmek istiyorsak o çocuklara çok ihtiyacımız var. Herkes kendinden daha kötü durumda olana yardım ettiği sürece eşitsizlik azalacak."
Üç kez Barış Nobel ödülüne aday gösterilen barış elçisi Dr. Scilla Elworthy, "Dünyada zengin ve fakir arasındaki fark şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla ve bu da birçok soruna sebep oluyor" dedikten sonra ekliyordu:
"Size inanamayacağınız bir şey söylemek istiyorum. Her sene, 2 trilyon dolara yakın silahlanmaya harcanıyor. Peki, 31 milyar dolar ile dünyadaki açlığa son verilebileceğini biliyor muydunuz? Savaşların, kıtlığın ve iklim değişikliklerine bağlı problemlere devletler çözüm üretirse göç olmaz. Bu konuda Türkiye, dünyaya öncülük ediyor. Unutmayalım ki kimse mecbur kalmadıkça ülkesini terk etmek istemez."
Ve son sözü Esad rejiminden kaçıp Türkiye'ye sığınan Suriyeli ilk kozmonot Muhammed Ahmed Faris'e verelim:
"Mülteci damgası hangi statüde olursa olsun insana çok zor gelen bir etiket. Bir kozmonot olarak uzaydan dünyaya baktığında hiçbir sınır görmedim. Bizler de dünyaya böyle bakmalıyız. Ayrımcılık yapmadan her ülkenin zorunlu olarak göç edenleri bağrına basması gerekiyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA