Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Trump’tan Demirtaş’a kriminalize olmak

Son dönemde, "Kriminalize ediliyoruz" argümanı CHP ve HDP'nin sığınma noktası oldu. Sanki hiç günahları yokmuş da birileri onları "uydurma" gerekçelerle "suçlu" göstermeye çalışıyor. Mesela HDP'yle PKK arasında hiç bağ yok da iktidar HDP'yi kriminalize etmek için zorlama bağ mı kuruyor? Ya da HDP, PKK'nın siyasi kolu değil de iktidar mı uyduruyor? Bu yaklaşıma, meseleye kasıtlı bakanlar dışında kimse inanmaz. HDP geleneği aslında biraz da bilinçli bir biçimde kriminalize edilmekten memnun ve bugüne kadar da hiç şikâyetçi olmadı. Çünkü oradan beslendi. Ama artık işin sonuna gelindi. Siyaset, tarihi bir kararın eşiğinde. Artık şiddetle arasına mesafe koymak temel bir ilke olmalı ve bütün partiler bunun üzerinde anlaşmalı.
Bu açıdan iki siyasi aktörün "teröre" yaklaşımları çok tartışılıyor; Selahattin Demirtaş ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu. Demirtaş'tan sadece iki alıntı: "HDP, bir Öcalan projesidir" ve "Bugün küçümsediğiniz barikat, hendek dediğimiz şey darbeye karşı direniştir."
Geçmişte HDP geleneğiyle PKK ilişkisinin sokağa nasıl yansıdığını defalarca gördük. Kandil ne zaman "devrimci halk savaşı" işareti verse, bir önceki yıllarda BDP, sonra da HDP o stratejinin gereğini anında yaptı. Yeri geldi, özerklik ilan etti, yeri geldi, şehir merkezlerinde hendeklerin kazılmasına lojistik destek verdi, yeri geldi Kobani gerekçesiyle Kandil'in iç savaş stratejisi Demirtaş'ın "alanları tutun" çağrısıyla 6-8 Ekim vandalizmi olarak kanla noktalandı. HDP veya Demirtaş'ın buna benzer onlarca terör örgütüne destek veren açıklamaları var. Bu durumda Demirtaş'ı kriminalize etmek için özel bir çabaya gerek var mı? Kendisi ediyor zaten. Tıpkı Trump gibi... Şimdi Trump, Kongre'yi basmaktan azledilir veya yargılanırsa kriminalize edilmiş mi olur? Ama bu gerçeği içeride CHP, dışarıda Batı ve AİHM görmedi, görmüyor. AİHM'in şu kararı bile çok şey anlatıyor:
Belçika'daki Ulusal Cephe adlı partinin başkanı, 2009 yılında seçim kampanyası sırasında partisi tarafından hazırlanan ve "Belçika'nın İslamileştirilmesine karşı koy" ve "Sahte entegrasyon politikasını durdurun" ifadelerini içeren broşürler dağıtmaktan yargılandı ve dokunulmazlığı kaldırıldı. 10 ay ertelenmiş hapis cezası ve toplumun entegrasyonuyla ilgili 250 saat hizmet verme cezası aldı.
Peki Demirtaş'ın söyledikleri ve yol açtığı olaylar bu Belçikalının söylediklerinden daha fazla; "Demokratik toplumlardaki sosyal barışa ve politik istikrara karşı bir tehdit" değil mi? Bu ölçülerle Demirtaş çok daha ağır bir karşılığı hak ediyor.

Mustafa Kemal'in askeri veya MLKP'li olmak

Benzer durum CHP'li Kaftancıoğlu için de geçerli. Kaftancıoğlu, sadece son siyasi çıkışıyla değil, geçmişinde de şiddet örgütleriyle arasına mesafe koymamasıyla dikkat çeken bir siyasetçi. Daha önce PKK kurucularından Sakine Cansız'a övgüler düzen, şimdi de MLKP kurucularından ve 90'lı yıllarda adı Cumartesi Anneleri ile birlikte duyulan Hasan Ocak'la ilgili tweet'i konuşuluyor: "Hasan Ocak yaşıyor. Komutana bin selam!"
Kaftancıoğlu buna benzer birçok açıklamasından dolayı yargılandı ve hapis cezası da aldı. Sanıyorum dosyası şimdi temyizde. Tweet'lerinin altına, Atatürkçülerin düştüğü şu not da manidar:
'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sözünü militarist bulan Kaftancıoğlu, bir terör örgütü kurucusunu 'komutan' olarak kabul ediyor. Bu nasıl bir akıl?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA