Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

HDP neyin şeffaf olmasını istiyor?

Ortada ciddi bir problem var ki, Millet İttifakı'nın adayının kim olacağı ile HDP meselesi siyasetin gündeminden hiç inmiyor. İnmeyecek de...
Bu muhalefet cephesi için hem iyi hem de kötü... Önce muhalefet açısından olayın iyi yanına bakalım. Bu tartışmayla muhalefet partilerinin, eski Türkiye zihniyetiyle siyaset yaptıkları ve ortaya yeni bir vizyon koyamadıkları gerçeği bilinçli bir biçimde saklanıyor. Böylece içi boş bir "Kim aday olacak?" tartışmasıyla toplum oyalanıyor.
Onlar için işin kötü tarafı ise bu oyalama taktiğini halkın fark etmesi.
Dikkatinizi çekmiştir, hangi araştırmaya bakarsanız bakın, hiçbir muhalefet partisi topluma iktidar umudu vermiyor ve birbirlerine anlamlı fark atamıyor. Tablo ortada, eski partiler yerinde sayarken, yeniler de yerlerde sürünüyor. Bu yüzden de birbirlerine mahkûmlar. Öyle mahkûmlar ki, bu partiler hem birbirlerine demediklerini bırakmıyor hem de bir arada olmak istiyor.
Mesela İP Genel Başkanı Meral Akşener, "HDP'yi nasıl konumlandırıyorsunuz?" sorusuna şu cevabı veriyor:
"HDP'yi PKK'nın yanını konumlandırıyorum..." Ona HDP'nin önemli isimlerinden Sırrı Süreyya Önder cevap veriyor:
"İktidar gidecek ama gelecek olan da kör bıçağıyla bekliyor." Biri ötekini "terörün" yanına oturtuyor, öteki de onları kendilerini kesecek "kör bıçak" olarak görüyor.
Buradan bir ittifak çıkmayacağı çok açık...
Ama daha önemlisi, sabah akşam feryat figan "şeffaf" birliktelik isteyen HDP'nin durumu.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar sık sık şu talebi seslendiriyor:
"CHP'nin çekingenliğinden çıkması gerek. Cesarete ihtiyaç var. Bir dahaki seçimlerde daha açık, daha şeffaf birlikteliklere ihtiyaç var."
Pervin Buldan ise aynı talebi, muhalefet partilerini kendilerini ciddiye almaları için tehdit ederek yapıyor:
"Milyonlarca insanın oy verdiği bir parti, başkalarına gitmek yerine diğer partilere kapısını açarak şeffaf ve demokratik bir ittifakın kapısını açacak."
Her iki açıklamayla da HDP'nin ittifakta "şeffaflık" istediği çok net. İyi de bu yaklaşım yerel seçimlerdeki ittifakın şeffaf değil, gizli kapaklı olduğu anlamına gelmiyor mu?
Peki şeffaflık için ittifak yapmak yeterli mi? HDP'nin taleplerinde de "şeffaf" olunacak mı?
Ekranlara çıkıp, milyonların gözünün içine baka baka, HDP'yle ittifak yapılmadığını söyleyen CHP'li ve İP'li siyasi aktörlerin şu şeffaflık talebine bir açıklık getirmeleri gerekiyor. Geçmişe yönelik yalan söyleyen kim? HDP mi, siz mi?
Tartışmaya son noktayı muhalefeti yerin dibine sokup çıkartan Demirtaş koyuyor:
"Kimse bizi iki kötü arasında tercihe zorlamaya kalkmasın. Biz buna payanda olmayız. Muhalefet, HDP ile diyalogdan kaçıyorsa ortada bir tuhaflık var demektir."
Evet, ortada bir değil birden fazla tuhaflık var ki, dün ilkesiz ve şeffaf olmayan birlikteliğe gözü kapalı giren HDP'liler, bugün "kör bıçak" veya "kötü" diye niteledikleri muhalefet partilerine yalvaran duruma düşmüş... Bu yüzden de ne CHP ne de İP onları iplemiyor. Muhatap alıp cevap veren bile yok. Tıpkı dün çözüm sürecini Kandil'in kanton hayallerine kurban eden HDP aklı, şimdi de siyasi öngörüsüzlüğüyle koca bir sosyolojinin sivil siyaset beklentisini CHP ve İP'in eski Türkiye özlemlerinin kuyruğuna takarak heba edecek görünüyor.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA