Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Twitter’ın kısa tarihi

"Sosyal medyanın ilkel atası mIRC'nin sanal âlemde Homo Sapiens gibi dolaştığı eski internet çağlarında kullanıcılar da o devrin doğasına uygun biçimde öncelikli olarak ilkel güdülerini doyurmanın yollarını arardı.

İnternete, modemin çıkardığı kurbağa vıraklamasına benzer sesleri işitmeksizin bağlanmanın imkânsız olduğu o zamanlardan bugüne çok şey değişti. Tıpkı sosyal medya gibi, sosyal medya insanı da evrimleşti."

Yukarıdaki paragraf, 8 Nisan 2012'de bu köşede Twitter üzerine yazdığım yazıdan alıntı. Aradan geçen 10 yılı aşkın sürede Twitter, yalnızca konvansiyonel medyanın news (haber) fonksiyonunu üstelenen bir platforma değil, 'yeni orta sınıfın entelektüel mabedi' diyebileceğimiz bir markaya dönüştü. Bununla birlikte yalan haberin, trollüğün ve istihbari operasyonların merkezi haline de geldiği için eski itibar sermayesinden yiyor.

Sosyal medyanın üç popüler platformundan (Twitter, Facebook ve Youtube) habercilik açısından en önemlisi, başından beri Twitter'dı. Çünkü haber verme işlevi ve yoruma imkân tanımasıyla habercilikle en çok örtüşen oydu. Facebook daha çok geleneksel medyanın eğlence (entertainment), Youtube ise TV yayını (broadcasting) fonksiyonunu üstlenen sosyal medya siteleri olageldi. Gerçi Facebook eski gücünü kaybetti, eğlence fonksiyonunu artık daha çok '2010 doğumlu' Instagram üstleniyor.

Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de Twitter'ın kısa tarihinde bir yolculuk yaparak platformun evrimsel sürecini ve yeni patronu Elon Musk'ın stratejileri doğrultusunda bundan sonra ne gibi evrimler geçirebileceğini inceleyeceğiz.

Twitter, 16 Temmuz 2006 tarihinde kurulmuş bir mikroblog sitesi. Mikroblog diyoruz, çünkü başlangıçta her tweet 140 karakter ile sınırlıydı, bugün 280 karakter. Elbette bu da bir konuyu eli yüzü düzgün anlatmak için yeterli bir vuruş sayısı (gazetecilikte her harf ya da karakter 'vuruş' olarak adlandırılır) değil. Bu yüzden yeni patronajda twetlerin uzatılacağı söyleniyor.

Yeri gelmişken… Bu 140 karakter kısıtlaması da şuradan geliyor. Twitter'ın kurulduğu ilk yıllarda SMS operatörlerinin protokollerinde yer alan 140 karakter sınırı, Twitter'ın da aynı kotayı koymasına neden oldu. Çünkü SMS tabanlı bir platform olarak tasarlanmıştı Twitter. 140 vuruş, mikroblog fikri ile de örtüşüyordu, bu yüzden tercih edildi.

İlk tweet, 21 Mart 2006'da saat 09:50 itibarıyla atıldı. Platform fikrinin asıl mimarı Jack Dorsey tarafından atılan bu ilk tweet de şöyleydi: "twttr'ımı kuruyorum."

Bu arada kuruluş aşamalarında Twitter'ın adı twttr olarak geçiyordu. Sesli harfleri kaldırmak internet dili açısından daha kullanışlıydı. Ancak sonra, bundan vazgeçildi.

İlk tweetin atıldığı tarihten bu yana 16 yılı aşkın zaman geçti. Haziran 2022 itibarıyla Twitter'ın kullanıcısı sayısı 350 milyona erişti. Gördüğünüz gibi dünya popülasyonu baz alınırsa Twitter, çok yaygın bir sosyal medya platformu değil. Sırf Türkiye'de bile bunun onda biri (yaklaşık 35 milyon) Tiktok kullanıcısı var, hesap edin.

Twitter'ın kurulduğu 2006'dan bu yana yaşadığı en önemli stratejik değişiklik 27 Ekim 2022'de Elon Musk tarafından 44 milyar dolara satın alınmış olması. Aslında süreç 25 Nisan'da başlamıştı, ancak 8 Temmuz'da anlaşma feshedildi ve bunun üzerine Twitter hisseleri düştü. Taraflar mahkemelik oldular, sonra yeniden uzlaştılar ve nihayetinde 27 Ekim'de imzalar atıldı.

Elon Musk, satış sürecinin ardından şöyle yazdı: "Kuş serbest kaldı." Ne var ki emareler gerçeğin pek de öyle olmadığını gösteriyor. Bilakis, ilk işaretler Twitter'ın; Musk'ın patronajında kapitalistçe, para kazanmak için yönetileceğine delalet ediyor.

Medya işi de olsa para kazanmaktan daha doğalı yok diyebilirsiniz. Ancak medya işleri ne dünyada, ne de bizde öyle yürümez. Elbette her yayın organı, bilhassa da televizyonlar, o da haber kanalları değil, eğlence kanalları kâr eder; diğer mecraları lokomotif gibi sürükler. Zaten medya patronu da parayı diğer işlerinden kazanıyordur. Musk, bu teamülden bihaber görünüyor.

Hem kendi değil miydi, Twitter'ı aldığında "Daha fazla para kazanmak için değil, insanlığa yardım etmek için aldım" diye iri laflar eden. Ben yazıyı bağlarken yaptığı ajanslara düşen son açıklaması ise şuydu: "Twitter, önlem alınmazsa iflas edebilir."

Mevcut konjonktürde diplomatik önlem alınmazsa insanlık bir nükleer savaşa da sürüklenebilir, ona kalırsa… Bir küresel kapitalist olarak, dünyada rakamlara bakılırsa para kazanma işini en iyi bilen adam olarak 44 milyar dolar yatırdığı yerin iflas edebileceğini söylüyor Elon Musk. Buna yalnızca kargalar değil, Twitter'ın kuşu bile güler! Üstelik 'özgürleşti' diyordu, esaretin bedeli olarak mı verildi o 44 milyar dolar…

Bu pilav, daha çok su kaldırır. Elon Musk, sosyal medyanın ruhuna aykırı bir otoriter bir geleneksel medya düzeni kurmaya kalkarsa Bluesky gibi alternatif haber sosyal medyaları boşluğu doldurur.

MASON LOCASINDAKİ GİBİ AİDAT MI YATIRILACAK?

Elon Musk'ın Twitter'ı satın aldıktan sonra ilk işi CEO'yu (Parag Agrawal) işten çıkarmak oldu. Musk, ayrıca Twitter çalışanlarının yüzde 75'ini işten çıkaracak, haftada 40 saat çalışma zorunluluğu getirdi. Tüm personele e-posta gönderdi ve uzaktan çalışmayı sonlandırdığını açıkladı. Haftada 40 saat ofiste çalışma zorunluluğunu da dile getirdi.

Hadi bunlar patron ile çalışanlar arasında meseleler. Bizi ilgilendirmez. Ama milyonlarca Twitter kullanıcısından, mavi tıklılardan başlayarak Mason locası aidatı gibi para istemesi sosyal medyanın ruhuna uymuyor.

Türkiye'de Twitter ücretinin mavi tıklılar için 110 TL olacağı belirtiliyor. 8 dolardan biraz hallice... Yakında tüm kullanıcılara, takipçi sayısına göre abonelik ücreti de gelir. Ya da herkese mavi tık dağıtırlar. Para işin içine girdi bir kere. Pink Floyd'un meşhur şarkısındaki deyişle 'Money, get back! I'm all right Jack ('Para, çek git. İyiyim Jack.' Dorsey'in adaşı Jack, İngiliz argosunda para demek…)

Musk'ın, hele de Twitter'ı satın aldıktan sonra vaktiyle platformdan 'banlanan' ABD eski Başkanı Donald Trump ile arası çok iyi. Trump, Twitter'a geri dönebilecek. Dönmesi de lazım zaten. Öte yandan Musk, şimdilerde Biden ile kavgalı, hatta Cumhuriyetçilere oy istiyor ama 2016 seçimlerinde Trump'a değil, Demokratların adayı Hillary Clinton'a verdi oyunu. 2020'de de Biden'e oy verdi. Bakmayın şimdi siz araların limoni olduğuna.

DÜNYA VATANDAŞI ELON!

Elon Reeve Musk, 28 Haziran 1971 Güney Afrika Pretoria doğumlu. Anglikan Kilisesi'nde vaftiz oldu. Küresel sermayenin ruhuna uygun biçimde üç ülkenin vatandaşlığına haiz. (Güney Afrika, Kanada ve ABD).

Musk'ın büyükbabası Kanada kökenli, büyük annesi ise hem İngiliz, hem de Pensilvanya Hollandalılarına dayanan bir soy ağacına sahip. Anası (Maye Musk) Kanada'da doğup Güney Afrika'da büyümüş bir model ve diyetisyen. Günümüzün ruhunu göz önüne alırsak geleceği olan bir iş seçmiş. Babası Errol Graham Musk ise mühendis, pilot ve denizci…

Musk, 20 yaşına kadar Güney Afrika'da yaşadı. Sonra "Orası muhteşem şeylerin mümkün olduğu yer" dediği ABD'ye taşındı. Çocukluğu ve gençliğinde ailesi varlık içindeydi. ABD'ye taşınınca ailesinin servetini fersah fersah aşarak dünyanın en zengin insanı oldu.

Peki nasıl… Girişimcilikle… 1999'da Compaq tarafından 340 milyon dolara satın alınan bir web yazılım şirketi olan Zip2'yi, kardeşi Kimbal Musk ile birlikte kurdu. Daha sonra çevrimiçi bir banka olan X.com'u kurdu.

Mayıs 2002'de, günümüzde halen CEO'su olduğu havacılık teknolojisi üreticisi ve uzay taşımacılığı hizmetleri şirketi olan SpaceX'i kurdu.

ADAŞ ESKİ SEVGİLİYE YASAK!

Musk'ın Twitter'ı aldıktan sonra yaptığı ilk işlerden biri de 2016 yılında bir yıllığına birlikte olduğu 'skandallar kraliçesi' Amber Heard'ün hesabını kapatmak oldu. Bir başka deyişle insanlığa yardım etmek için satın aldığını söylediği Twitter'da ilk yaptığı işlerden biri, lisanlar arası cinaslı düşünürsek kendi adıyla aynı anlamı taşıyan bir ada sahip eski sevgilisini 'bloklamak' oldu. Musk, misk anlamına geliyor. Misk deyince de bu kelimenin ikizi Arapça kökenli amber kelimesi akla geliyor. Öte yandan Amber Heard'ün, aktör eski kocası Johhny Depp'le boşanma davasında gördüğümüz üzere adıyla müsemma biri olmadığı da ortada.

Artık toparlayalım: Elon Musk, kapitalist kariyerini kendi ismini markalaştırma üzerine kurmuş bir girişimci. Ancak Twitter, Sherlock Holmes'un Arthur Conan Doyle'dan daha fazla marka olması gibi Jack Dorsey'den büyük bir marka idi. Twitter, Elon Musk'tan da büyük bir marka… Musk, bir işadamı gibi davranırsa Twitter'ın marka değeri düşecek; küresel burjuvazinin amaçlarına uygun biçimde platformu medya yoluyla siyaset yapmanın bir aracına dönüştürürse de aynı akıbetle karşılaşabilir.

Bu bağlamda Kafka'nın o meşhur "Bir kafes kuş aramaya çıktı" sözünü baz alırsak Twitter kuşunun, kendisini uzun zamandır arayan kafesine kavuştuğunu söyleyebiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA