Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Bienal ve kitle popülizmi

Bienal'le birlikte eleştiriler de başladı. "Etkinliğin bir avuç seçkinin elinde olduğu, eserlerin halktan kopukluğu" minvalinde eleştiriler yapıldı.
Sanatın ne olduğu, halktan kopukluğu eleştirileri yeni değil, her zaman bu konu tartışıldı.
Önemli kültür ve sanat kuramcısı Werner Hofmann, yıllar önce bu eleştirilere bakın nasıl yanıt veriyor: "Sanat alanında nitelik ile yaygınlık arasında her zaman belli bir gerilim ve kimi zaman da, örneğin modern sanatta olduğu gibi, açık bir çelişki vardır. Nitel bakımdan iyi olan sanat, Rousseau'nun 'doğal insan'ına değil, fakat bir kültür toplumunun üyelerine seslenir..."
(Sanat Üzerine Denemeler, Ahmet Cemal)
'Aman canım, o da seçkin' demeyin. Çünkü Hofmann, 'sanatın 'ululaştırılmaması' gerektiğinin altını ısrarla çizenlerden. Ama sanatın 'ululaştırılmaması' gerektiğini söylerken; bir ürünün, sanat eseri niteliğini belirleyebilme bağlamında kitlenin ne denli kaypak bir zemin olduğunun da farkında.
Çünkü sanatçı verili olanı, yani kitleyi takip ederek 'özel' olamaz. Sanatçının en büyük özelliği çizilen alanın dışına çıkmaktır.
Eğer derdimiz sanatı ve sanat alanını demokratikleştirmekse, bunun yolu kitle popülizmi değil, Brecht'in dediği gibi 'bilenlerden oluşma azınlığı', 'bilenlerden oluşma çoğunluğa' dönüştürmek olmalı.
'Yeni Türkiye' isterken 'yeni sanata' karşı çıkmak biraz komik oluyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA