Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TİMUR SIRT

Mars’a yolculuğun ilk habercisi 3D yazıcıda üretilen roketler

Uzay’a 3D yazıcıda üretilen ilk roket gönderildi. Görev şimdilik başarısız olsa da Mars’a ve tüm uzay yolculuklarına yönelik minimum hata, düşük maliyet ve yüksek hızla üretilecek araçların ilk habercisi oldu. İşte uzay yolcuğunun ve yeni nesil girişimcilerin hikayesi...

İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında uzayı fethetme yarışı başladı. 1946'da önde gelen bir düşünce kuruluşu Rand Corparation, "ABD'nin bir uydu aracı geliştirmesi, insanlığın hayal gücünü ateşleyecektir" diye bir rapor yayınladı. Uzay yarışında ideolojik bir zaferden daha fazlası söz konusuydu. Yıldızlara ulaşmanın ilk adımı gökyüzüne uçmaktı.
ABD, 1949'da ilk Viking roketini tasarlaması ve inşa etmesi için Martin Company ile sözleşme yaptı. İlk sonuçlar umut verdi. 1954'te Viking 11, Dünya yüzeyinin 158 mil yukarısında rekor kırıp uzaydan ilk fotoğrafı çekti. 4 Ekim 1957'de Sovyetler Birliği, Sputnik I'i Dünya yörüngesine yerleştirdiğinde, uzay yarışı yeni bir aciliyet duygusu kazandı. Amerikalılar, üstlerinden geçecek yapay uyduyu izlemek için geceleri dışarıdaydı.

RUSLARIN ŞAŞIRTAN ROKETLERİ
Apollo Projesi 1960 yılında NASA tarafından duyuruldu ve hedefine ulaşmak için dokuz yıl ve binlerce kadın ve erkeğin birleşik çabaları gerekti. Uzay yarışını kazanmak ve aya insan göndermek tutkusu Hollywood yapımcılarından destek buldu. Apollo 11 uzay aracı, 20 Temmuz 1969'da Ay'a indi. Uzay yarışı kazanılmıştı, ancak birçok açıdan daha yeni başlamıştı. 15 Nisan 1993'te Khrunichev, Amerikan şirketi Lockheed ile Lockheed-Khrunichev-Energia ortak girişimini kurdu ve 1995'te Lockheed ile Martin Marietta'nın birleşmesi nedeniyle, International Launch Services'e (ILS) dönüştürüldü.
Pazarlanan ortak girişim, hem Proton hem de Amerikan Atlas roketlerinde lansmanlar yaptı. ABD, Proton'un uluslararası fırlatma pazarında görünmesine izin verdi, ancak fırlatma pazarını "Rus dampinginden" korumak için bir kota getirdi. Buna rağmen, Khrunichev tarafından inşa edilen Proton başarılı oldu ve 2000 yılı sonunda 1.5 milyar doları aşan fırlatma sözleşmeleri kazandı.

RUS-AMERİKAN ORTAKLIĞI
Lockheed'in ticari lansman sözleşmelerinden ve yatırımlarından elde edilen gelir, Khrunichev'in tesislerinde ciddi bir iyileştirme yapmasını sağladı. Bu, birkaç yüz milyon doların yatırıldığı Baykonur'daki şirketin fırlatma tesislerinin bir yükseltmesini içeriyordu. Ticari kazançlar, şirketin devlet desteği olmadan kendi başına yeni fırlatma araçları, güçlendiriciler ve uzay aracı geliştirmesine olanak sağladı. International Launch Services, kuruluşundan bu yana değeri 8 milyar doları aşan 100'den fazla fırlatma için sözleşme imzaladı.



Benim kişisel deneyimim bu iyileştirme sağlanan tesiste yani Kazakistan'ın Baykonur Uzay Üssü'nde 16 Mart 2004 tarihinde Eutelsat W3A uydusunun gönderilmesiyle başladı. 1990'lar ve 2000'li yıllar ticari uyduların dönemiydi. Avrupalı Eutelsat'ın uydusunu Rus Khrunichev ve Amerikalı Lockheed Martin ortak girişimi ILS tarafından yapılan bir organizasyonu gözünüzün önüne getirin. Avrupalı uzmanlar neden Rus roketlerini seçtiklerini anlatırken sadece maliyetlerden söz etmediler. Rus Proton roketleri aynı zamanda hassas yörüngeye yerleştirme işlemi yaptığı için tercih ettiklerini söyledi. Düşünün 15 yıllık ticari ömre sahip uydu doğru yörüngeye yerleştirilemezse, kendi yakıtını harcamak zorunda kalacaktı. Uydunun tüm maliyeti 250 milyon Euro olarak açıklanmıştı. Yani ticari ömrü kısalan bir uydunun gelirleri düşecekti. Üstelik fırlatma başarısız olursa sigorta maliyetleri 2 katına çıkıyordu.
Uzay yarışı, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ticari amaçla kullanımda patlamaya yol açtı. Proton son planlanmış ticari görevini 9 Ekim 2019'da uçurarak Eutelsat 5 West B ve Görev Uzatma Aracı-1'i sabit yörüngeye bıraktı.

VE ELON MUSK SAHNEYE ÇIKAR!
90'lı yıllara kadar uzayda ülkeler yarışıyordu. Sonra ticari uydu yarışı hız kazandı. Haberleşme ve yayıncılık uyduları rekabeti farklı noktaya taşıdı. Şimdi uzay yarışı farklı bir aşamaya geçti. Başını Elon Musk'ın Space X roketlerinin çektiği yeni dönemde girişimcilerin yer aldığı dönem başladı. Space X uzaya defalarca yolculuk yapmayı sağlacak hedefin sonucuydu.
2016 yılında Nasa'nın Silikon Vadisi'ndeki merkezini ziyaret ettiğimde Made in Space diye bir girişim ile tanışmıştım. 3D yazıcı ile uzaydaki astranotların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu. Made In Space, Ağustos 2010'da Aaron Kemmer, Jason Dunn, Mike Chen ve Michael Snyder tarafından, o yılın Singularity Üniversitesi Yüksek Lisans Çalışmaları Programı sırasında kuruldu. Birincil görev, insanlığın çok gezegenli bir tür haline gelmesiydi. 2011 baharında Made In Space, California, Mountain View'deki Moffett Field'daki NASA Ames Araştırma Merkezi'nde ilk 3D Baskı Laboratuvarını kurdu.

MARS RÜYASININ İLK ADIMI
Relativity yeniden kullanılabilir Terran R roketinin, planlanan 2024 lansmanından önce 3D baskı tekniğinin uygulanabilirliğini göstermek için Terran 1'i kullanıyor. Üretim süreci teorik olarak, yapımı daha ucuz olan ve haftalar içinde hazır olan daha basit, güvenilir roketler sağlıyor. Hedef sadece maliyet değil, daha az hata yapan ve daha hızlı üretilebilen uzay araçları yapmak. Bu da uyduları ve deneyleri yörüngeye taşıma maliyetlerini düşürebilir. Bu lansman ilerlemeyi temsil etse de, testi bitirmek için artan bir baskı var. Relativity'nin halihazırda OneWeb uydularının fırlatılmasını ve Impulse Space'in ticari Mars misyonunu içeren sözleşmeleri var. Ayrıca basit bir rekabet meselesi var: SpaceX, Blue Origin ve Rocket Lab gibi rakipler yerinde saymıyor ve herhangi bir aksilik Relativity'nin iş kazanma şansını sınırlıyor.

MALİYET DÜŞÜYOR HIZ ARTIYOR
Terran 1, daha basit, daha güvenilir roketler serisinin ilki. Terran 1 tamamen 3D baskılı değil. Kütlesinin yüzde 85'i 3D yazıcıdan çıktı. Otonom robotlarla birleştiğinde, yapım süreci teorik olarak daha az parçaya, daha güvenilir bir tasarıma, daha ucuz başlatmalara ve hızlı montaj sürelerine yol açması bekleniyor.
Relativity Space, 60 gün içinde ham maddelerden bir Terran 1 inşa edebileceğini ve özel bir görevin bile sadece 12 milyon dolara mal olduğunu iddia ediyor. Şimdi düşünün 250 milyon Euro'luk 2004 yılındaki W3A uydusundan sonra bu inanılmaz bir rüya. Ve önemli bir adım oldu. Alçak Dünya yörüngesine 1.250 kg ve yüksek irtifa görevine 700 kg kadar yük taşıyabiliyor. Blue Origin, SpaceX ve ULA'nın ardından Cape Canaveral'ın Fırlatma Kompleksi 16'ya erişim sağlayan dördüncü şirket oldu. Terran R roketinin yörüngeye 2024'ten daha erken ulaşmaması planlanıyor.
Yeni roket bu kez Terran 1'in yükünün yaklaşık 20 katını omuzlayacak. Sonunda Relativity, gezegenler arası görevler için Mars'ta metan kullanan roketlerini öngörüyor. NASA kısa süre önce bilim yüklerini Mars'a uçurmak için Blue Origin'in New Glenn roketini seçti. SpaceX'in Starship roketini Mars görevleri için kullanma konusunda uzun vadeli vizyonları var. Relativity'nin 3B baskısı, potansiyel müşteriler için maliyetleri düşük tutmasına yardımcı olabilir.



UZAYDA 3D YAZICILI ROKET DÖNEMİ BAŞLIYOR
Uzay yarışına girişimciler katıldı. Hedef aynı araçlarla defalarca uzaya ulaşmaktı. Şimdi maliyeti büyük ölçüde düşüren 3D yazıcılar kullanmak oldu. Relativity Space, 3D baskılı roketini fırlattı, ancak yörüngeye ulaşamadı. Üstelik bu fırlatma, daha düşük maliyetli uzay uçuşu için halen önemli bir adım. Relativity Space, birden fazla temizlenmiş denemeden sonra nihayet 3D baskılı roketini fırlattı, ancak sonuçlar kesinlikle karışık. Başlangıçtaki Terran 1 aracı, Çarşamba günü geç saatlerde Cape Canaveral'dan başarıyla kalktı, ancak yörüngeye ulaşamadı. Başarısızlığa neyin yol açtığı belli değil. Ancak Relativity önümüzdeki günlerde güncellemeler vaat ediyor. Şirket, misyonu hala bir başarı olarak nitelendiriyor. Terran 1, maksimum dinamik basınca dayandı. Roket bir ticari yükü taşımıyordu. Bunun yerine Relativity'nin 3D baskı sisteminden üretilen ilk metali taşıdı.

10.6
Star Trek gibi diziler, ABD'nin uzay rüyasını kamçıladı. 1966'da başlayan dizi, hazırlanan film ve çizgi romanlarla tüm zamanların rekorunu kırarak 10.6 milyar dolarlık gelire ulaştı. Son bulması gereken Apollo Projesi bu hayal ürünüyle genişledi



ROKET VE UYDU İÇİN İLK HAZIRLIKLAR YAPILIYOR
Dünyadaki gelişmeleri anlatırken Türkiye'deki hazırlıkları da gözden geçirmek gerek. Türkiye'de roket ve uydu teknolojisi için ilk adımları atıyor. TÜBİTAK'ın 1994 yılında başlayan ve ilk yerli uydu projeleri dışında, İTÜ'nün küp uyduları aracılığıyla uzayda ilk ayak izi bırakılıyor. Roket konusunda ROKETSAN da uzayda ilk sondaj denemelerini yapıyor. Uzay projeleri için en önemli yatırım insan kaynağı. Sadece Türkiye'nin sahip olduğu kaynağı kullanmak yeterli olmayacak. Depremler sonrası haberleşme altyapısının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Türk Telekom'un fiber kablo yatırımlarını genişletmesi büyük önem taşıyor. Üstelik Türk Telekom bu yatırımları sadece şehir merkezlerine değil, her yere taşımayı hedefliyor. Gelelim Türkiye'nin şimdiye kadar uzayda attığı adımlara.
Türkiye'nin uzaya bağımsız erişiminin sağlanması amacıyla 2018'de Savunma Sanayii Başkanlığı ile ROKETSAN arasında Mikro Uydu Fırlatma Sistemi Geliştirme Projesi (MUFS) imzalandı. Projenin 2025 yılında tamamlanması hedefleniyor. 100 kilogram ve altındaki mikro uydular, yüksekliği en az 400 kilometre olan alçak dünya yörüngesine yerleştirilebilecek. Dünyada sayılı ülkenin sahip olduğu uydu fırlatma, test etme, üretme altyapısı ve üs kurma yeteneğine kavuşulmasını sağlayacak proje kapsamında, yerli uydu uzaya fırlatıldığında hem savaş hem barış zamanında Türkiye'ye güvenli bilgi akışı sağlayacak.
ROKETSAN, üç yılda 24 farklı teknolojiyi kendi mühendislik gücüyle yerli paydaşlarla geliştirdi. Başarılı test sonuçlarının arkasında ROKETSAN'daki bine yakın uzman ve teknisyenin 1 milyon saati aşan alın teri var. Bu kapsamda, milli olarak geliştirilen sıvı yakıtlı roket motoru teknolojisinin ilk uzay denemelerine başlanacak. Hibrit yakıtlı roket motorları geliştirme faaliyetleri de sürüyor.

YERLİ UYDU HAZIRLIKLARI
TÜRKSAT 6A, ülkemizin uzay alanındaki yeteneklerimizi daha da ileri götürmeyi amaçlayan ilk haberleşme uydu projemiz. 1994'te göreve başlayan TÜRKSAT 1B ve takip eden TÜRKSAT 1C, 2A, 3A, 4A, 5A ve 5B uyduları ile ülkemizde bu alanda hizmet sağlanmış ve sağlanmaktadır. Bu uydular yurtdışı firmalardan temin edildi. BiLSAT, RASAT ve GÖKTÜRK- 2 tecrübesiyle metrealtı uydularda kullanılabilecek uydu alt sistemlerinin ülke içerisinde geliştirilmesi için gereken alt yapının oluşturulması amacıyla Yatırım Programı destekli "İMECE Uydu Alt Sistemleri Geliştirme Projesi" başlatıldı.
Uydunun, ÇOBAN ve GEZGİN adı verilen, iki görev yükü TÜBİTAK UZAY tarafından ve yerli sanayi katkılarıyla Türkiye'de tasarlanarak üretilmiş ve BiLSAT uydusuna yerleştirilmiştir. TSK ve kamu kurum/kuruluşlarının görüntü ihtiyacını karşılamak amacıyla bir adet 2,5 m çözünürlüklü görüntü sağlayabilen uydu ve görüntülerin alınacağı, işleneceği ve uydunun kontrolünün yapılacağı bir adet yer istasyonu geliştirilmesi projesi.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uydu görüntü ihtiyaçlarını karşılayan GÖKTÜRK-2; uzayda teknoloji ve alt yapının geliştirilmesi, uzman insan gücünün yetişmesi imkânını da sağladı. (Kaynak TÜBİTAK, İTÜ, SSB)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA