Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MUSTAFA CANER

İran’da istifa krizi

25 Şubat akşamı İran siyaset sahnesi Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in beklenmeyen istifa kararıyla sarsıldı. Instagram hesabından yaptığı bir paylaşımla istifasını duyuran Zarif'in bu hareketi İran yorumcuları kadar İranlı siyasetçileri de hazırlıksız yakaladı. Öyle ki Cumhurbaşkanı Ruhani'nin Zarif'in istifasını kabul etmediğini açıklaması için aradan iki gün geçmesi gerekti. Zarif'in istifasının arkasında yatan sebebin o gün gerçekleşen Beşar Esed'in Tahran ziyaretinden haberdar edilmemesi olduğu söylendi. Bu gerekçenin Zarif tarafından Entekhab haber sitesi muhabirine atılmış bir SMS ile doğrulandığı da iddia edildi. Ancak nükleer anlaşmanın mimarı kırk yıllık kurt diplomat Zarif'in istifa girişimi böylesine yüzeysel bir gerekçeden daha derin bir analizi hak ediyor.

İran'ın dünya ve bilhassa Batı ile bütünleşmesini savunan tecrübeli diplomat bir süredir ağır eleştirilerin hedefinde ve yüksek baskı altında çalışmaktaydı. ABD Başkanı Trump'ın 2018'in Mayıs ayında nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesi Zarif'in başını ağrıtan en önemli sorundu. ABD'nin kararı sonrası Avrupa'dan bu kaybı telafi edebilecek bir siyasi güvencenin verilememesi de anlaşmanın kaderini belirsizliğe itmişti. Buna bir de yeniden yürürlüğe sokulan ABD yaptırımları eklenince Zarif'in omuzlarındaki yük bir hayli ağırlaşmıştı.

Zarif dışarıda aldığı darbelere ek olarak içeride de sert bir muhalefet ile karşı karşıyaydı. Nükleer müzakerelerin başından bu yana kendisine güvenmeyen sertlik yanlısı muhafazakar siyasetçiler ABD'nin çekilme kararı sonrası Zarif üzerindeki baskıyı artırmışlardı. Bunun yanında İran'ın küresel mali sistemle entegrasyonunu öngören FATF yasasının Meclisten geçmesine rağmen yasaları denetlemekten sorumlu Muhafızlar Konseyi tarafından iki defa reddedilmesi içeride Zarif'in elini kolunu bağlayan bir diğer sorun alanıydı.

Zarif'in şikayetine konu olan Esed ziyaretinden haberdar edilmemesi buna karşılık Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin görüşmede bulunması ise İran'ın bölgesel siyasetinin Dışişleri Bakanlığı yerine DMO tarafından belirlendiği dolayısıyla seçilmişlerin üzerinde atanmışların vesayetinin olduğu şeklindeki sistem tartışmalarını gündeme getirdi. Oysa bu durum uzun süredir devam etmekte ve bugüne kadar Zarif tarafından şikayet konusu edilmemekteydi. Zarif'in hamlesini içerisinde bulunduğu zayıf pozisyondan kendisini kurtarabilmesine imkan sağlayacak stratejik bir hamle olarak değerlendirmek daha uygun olacaktır.

Zarif'in siyasi manevrası

Zarif aslında hiçbir sorununun bulunmadığı "nizam"ın ikili karakterini (atanmışlar-seçilmişler/teokrasi-cumhuriyet) tartışmaya açma kozunu oynayarak kendine güvenli bir alan yaratma yolunu tercih etmiştir. Ekonomik darboğaz içerisinde bulunan ve siyasal meşruiyet sorunları yaşayan İran'ın en son ihtiyacının bir sistem tartışması krizi olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu yüzden Zarif'in istifası Cumhurbaşkanı tarafından –Dini Lider Hamaney'in de muvafık olduğunun işaret edildiği– bir karar ile kabul edilmemiştir. Buna ek olarak Ruhani'nin kararı öncesi 150 milletvekili kendisine mektup yazarak istifayı onaylamamasını istemiş ayrıca Kasım Süleymani de bir açıklama yayınlayarak İran dış politikasının Dışişleri Bakanlığı tarafından şekillendirildiğini ve Zarif'in tek yetkili olduğunu belirtmiştir.

Böylece Zarif pek çok önemli aktör tarafından bakanlığı yeniden tasdik edilmiş bir siyasetçi olarak politik nüfuz ve manevra alanı kazanmıştır. İran siyasal yaşamının ve kurumlarının zenginliği ile gücünü ifade eden bu gelişmeler Zarif'in iç ve dış siyasi olumsuzluklar karşısında pozisyonunu güçlendirdiğinin ve İran'ın Batı ile uyumu hedefleyen dış politika anlayışının bir müddet daha devam edeceğinin göstergesidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA