Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Yüce Türk Büyüğü’nün utanç verici hali

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Yazıya oturmadan evvel resmi Twitter hesabına tekrar baktım. Süper Lig'e çıkan Ankaragücü'müzden Kumluca Yağlı Pehlivan Güreşleri'ne kadar her konuda tweet atmış.
AK Parti'yi "eleştirmek" için de maşallah hiçbir fırsatı kaçırmamış.
Liyakati dilinden düşürmüyor ama "eleştirideki" seviyesi, CHP'nin iyi insanı Engin Özkoç'tan biraz hallice.
Kimden mi bahsediyorum?
Profilinde "62., 63., 64. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı" (evet, hâlâ silmemiş, duruyor) "ibaresi" olan Yüce Türk Büyüğü/bilge insan Ahmet Davutoğlu'ndan.
Neden mi yazıya oturmadan hesabına baktım?
Haksızlık yapmaktan korktum!
Ola ki göçmenler veya sığınmacılar konusundaki utanç verici sessizliğine bir tweet'le de olsa son vermiştir, günahına girmeyeyim dedim.
Yazık ki, tık yok!..

***

Yüce Türk Büyüğü'nün hemen her konuda fikirlerini biliyoruz. Ama gündemi işgal eden göçmenler veya sığınmacılar sorunu hakkında ne düşündüğünü bilemiyoruz.
Konuşsa da öğrensek.
Göçmenleri hedef gösteren Ümit Özdağ'a Deutsche Welle elemanı Nevşin Mengü kadar olsun karşı değil mi?
Neden susuyor?
Yoksa Ümit Özdağ'ın İçişleri Bakanı Soylu'ya karşı çirkin tavrı yüreğinin yağlarını mı eritiyor?
Kusura bakmasın ama "stratejik derinliğinin" komplikasyonlarına alabildiğine maruz kaldığımız şu günlerde sessiz kalmaya hiç hakkı yok.
Madem "Bir selam versem Anadolu ayağa kalkar!" diyecek kadar gücü olduğuna inanıyor, ırkçı kışkırtmaya karşı en azından mezkûr gücünün zekâtını vermesi gerekmez mi?
Sorumluluktan neden her daim köşe bucak kaçıyor?
Mesela, AK Parti'nin 2015'te aldığı yüzde 49.5 oya tek başına sahip çıkıyor, ama AK Parti'ye yöneltilen tüm eleştirilerden kendini sıyırıyor.
Hem AK Parti hükümetlerinde 3 dönem başbakanlık yaptığını dercediyor hem de her dönem AK Parti'yi yerden yere vuranlarla kol kola AK Parti'ye demediğini bırakmıyor!
AK Parti'nin yaptığı her doğruyu kendisine, her yanlışı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yükleyebilir. Sonuçta tıynet meselesidir.
Fakat, malum stratejik derinliğinin vebalinden asla sıyrılamaz.
Suriye konusunda o kadar cevvaldi ki eski Cumhurbaşkanı Gül, "Sen Suriye'nin Dışişleri Bakanı mısın?" diye uyarmak zorunda kalmıştı?
Suriye politikasını hâlâ savunuyorsa çıksın sahiplensin. Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu'yla ters düşmekten mi çekiniyor?
Ortada fiilen masa falan kalmadı, bu kadar korkmasın!
Şayet Suriye politikasında yanıldığını kabul ediyorsa çıksın itiraf etsin.
Sıklıkla "Yahu yine yanılmışız arkadaş" diyen Kemal Tahir ustamızın cesaretini bir kez olsun göstersin, "Yanılmışız" desin.
Öyle susmakla olmaz!
Hele ki Suriye politikasına karşı çıkanları, Suriye politikasının komplikasyonlarıyla baş başa bırakmak hiç olmaz.
Hayır yani, ayıp diye bir şey var.


Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA