Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Neden Akdeniz’deyiz diyenlere...

Söz uçar yazı kalır sözünü hep çok sevdim. Tarihe ışık tutacak ya da tarihi hatırlatmalar yapılabilecek pek çok söz ekseriye unutulup gidiyor ama; not alınan, yazılan hiçbir şey tarihteki yerini kaybetmiyor. Gerektiğinde ya referans alınıyor ya da yıllar içinde nereden nereye gelindiğini de gözler önüne seriyor. AK Parti eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın 22 Eylül 2011 tarihli Yeni Asır'daki köşesinde yazdıklarını okuyunca; bugün Doğu Akdeniz'de yaşananların aslında 'malumun ilanı' olduğunu da görüyorsunuz. Aynen şöyle demiş Kocabıyık:
"2003 yılı Eylül ayıydı, KKTC'de bir araştırma yapmak üzere bulunuyorduk ve genel seçimler de vardı. Kıbrıs Türklerinden bir doktor, bir toplantıda elindeki dosyayı bana uzattı ve 'Lütfen Türkiye'deki yetkililere bu dosyayı verin, bu mesele çok ciddi' dedi. İngilizce bazı evraklar ve bazı gazete haberleri vardı. Dosyada kısaca söylenen şuydu: 'Kıbrıs adasının çevresi dünyanın 3. büyük doğalgaz ve petrol yataklarına sahip. Sismik araştırma raporları dosyada idi. AB, önümüzdeki yüz yılda ihtiyacının önemli bir bölümünü buradaki kaynaklardan karşılamayı planlıyordu ki; dosyada bununla ilgili AB kararı da vardı. Ve, Kıbrıs Rum yönetiminin Suriye ve Mısır ile yaptığı anlaşmalar da yer alıyordu dosyada. Buna karşılık Türk Dışişleri Bakanlığı'nın bu anlaşmaları kabul etmediğine dair ilgili ülkelere verdiği notalar da dosyada idi. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bunları doğruladı. Hatta, bir çok uluslararası şirketin kendilerine petrol aramak için ortaklık teklifi yaptıklarını ama Türkiye'nin bu konuda herhangibir girişimde bulunmamalarını istediğini söyledi. Bu dosyadan anlaşıldığı üzere, AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verhogen eliyle KKTC'deki seçimlere doğrudan müdahale ediliyordu ve Mehmet Ali Talat'ın partisinin seçimleri kazanması için her desteği veriyorlardı. Gerisini biliyorsunuz. Rumlar Annan Planı'na hayır dediği halde katakulli ile AB'ye üye yapıldı. Biz de merak ettik durduk; bu Avrupalılar, sorunlu-bölünmüş bir Doğu Akdeniz adasını AB'ye alma konusunda neden bu kadar gayretkeş davrandı diye.. Bugün itabarıyla bu merak giderilmiştir. Rumlar, Akdeniz'de bir platform kurdular ve petrol çıkarmaya hazırlanıyorlar. Peki Türkiye ne yapabilir? Ya askeri tedbirlerle Rumlara engel olur ya da KKTC ile bir kıta sahanlığı anlaşması imzalayarak petrol aramaya başlar. Sanırım Türkiye, ikinci seçenek üzerinde duruyor. Tarih hergün yeni sürprizlerle ilerliyor. Bugün Kıbrıs adası, daha önceki sorunlardan farklı olarak önümüze yepyeni bir dış politika zemini daha koyuyor. Bakalım, bu karşılıklı restleşmeler bizi hangi seçenekleri kullanmaya mecbur bırakacak?"
Uzun bir alıntı oldu ama, bugün yaşananların 8 yıl önceden belli olduğunu tarihe not düşen bir yazıyı olduğu gibi paylaşmak durumu daha net ortaya koyuyor. Bugün Doğu Akdeniz'de yaptığımız çalışmaları, sondaj gemilerimizi, İHA ve SİHA'larımızla neyin peyinde olduğumuzu anlamayan var mı daha? Yıllar önce bu oldu bittiye 'evet' demeyen, her tür karşı cepheye rağmen kendi gemilerimizi alan ve bugün Akdeniz'de sadece hakkı olan petrol ve doğalgazı değil, egemenliğinin ve tam bağımsızlığının da peşindedir Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bu uğurda yıllardır mücadele eden başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm siyasetçiler milli kahramandır. Ve bunun karşısında olan her kim var ise; bilin ki vatan hainidir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA