Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

CHP’ye rağmen kervan yürüyor

Demokrasiye inanıyor iseniz; iktidar olmak kadar önemli bir başka müessese; muhalefettir. Muhalefet partisi ya da partileri sadece iktidara alternatif olma iddiasında değildir çünkü; bir yandan iktidar partisini denetlemek asli görevi olduğu kadar, diğer yandan ülkenin temel sorunlarına yönelik alternatif çözüm önerilerini ve eleştirilerini koyar milletin önüne. Bir yol haritası çıkarır ve hem iktidarı bu yol haritasına uyması için zorlar hem de kamuoyunun bu yol haritasına inanması için gerekçelerini anlatır. Peki bizde durum nedir? Eski sistemin adıyla ana muhalefet partisi konumundaki CHP için daha çok bu dediklerim çünkü; ana muhalefet demek, iktidar olmaya en yakın aday ve parti demek.
CHP'nin, Türkiye'nin içerideki ve dışarıdaki temel sorunlarına yönelik alternatif projeleri, çözüm önerileri ve yol haritası var mı? Hükümetin yaptığı her şeyi -istisnasız- eleştirmenin dışında bir öneri ya da öneriler dizisini duyan yok! Bozuk saat bile günde iki kez doğru saati gösterdiği halde; CHP'ye göre iktidarın yaptığı tek bir doğru iş yok! Yok ama; 19 yıldır girdiği her seçimde oyları artarak sandıktan çıkan ve her tür ihanet ve saldırı cephesine karşı ülkeyi en korunaklı şekilde ve en itibarlı yöntemle yönetmeyi başaran ve bunun karşılığını da tek başına iktidar olarak alan bir lider ve parti var. Milletin yarısından fazlası böyle düşünüp, demokratik hakkını bu yönde kullanıyor ama CHP'ye bakarsanız; bütün millet yanılıyor ve bir tek -sözde- gerçeği onlar görüyor!
Çünkü; onların ülkeyi yönetmek gibi bir iddiası, bir hayali, bir hevesi veya bir hazırlığı yok da ondan! Onlar, ülkenin iktidarını değil, parti içinde iktidarı istiyorlar. Başka da bir dertleri yok!
Bu uzun girişi yaptım çünkü; Muharrem İnce'nin perşembe günü yaptığı açıklama ve sonrasında bizi şaşırtan bir şey olmadığı gibi, tıpkı bir dejavu yaşıyoruz yine. CHP yine bildik parti içi kavgaları, çekişmeleri yaşıyor ve her seferinde değişen isimlere bu sefer de Muharrem İnce eklenerek; bölünerek yola devam etmeye hazırlanıyor. Çünkü onlar için varsa yoksa Türkiye değil, parti içi iktidar savaşları var!
Türkiye, Doğu Akdeniz'de bir güç ve hak savaşı veriyormuş, CHP'ye ne! Hemen yanı başındaki Yunanistan, Doğu Akdeniz'de herhangi bir deniz yetki alanı olmadığı ve kıyı ve deniz komşusu olmadığı halde Mısır ile gerçekliği olmayan anlaşmalar imzalıyormuş, CHP'ye ne! Fransa, İtalya, İsrail, AB, hiçbir hakkı olmadığı halde Türkiye'ye cephe açmış, bir de aba altından sopa göstermek istercesine Akdeniz'deki askeri güçlerini geçici de olsa arttırdığını açıklıyormuş; CHP'ye ne! ABD, Türkiye'nin coğrafi bütünlüğüne doğrudan kasteden PYD ile Suriye'de petrol anlaşması imzalıyormuş, CHP'ye ne! KKTC'nin hakkını ne pahasına olursa olsun koruyan, egemenlik hakkımız olarak gördüğümüz Libya'daki varlığımıza "Türkiye'nin orada ne işi var" diyecek kadar ileri giden bir CHP'den söz ediyoruz!
Biraz daha ileri gidelim; partinin dış politikasını belirleyen genel başkan yardımcısı tarafından partililerine bir yazı göndererek; Ege'deki adalarla ilgili Türkiye'nin hakkı olduğu konusunda konuşulmaması yönünde talimatlar verilen, Yunan tezlerini savunan bir CHP'den söz ediyoruz!
Onlar için varsa yoksa Türkiye değil, parti içi iktidarın kimde olacağı önemli çünkü!
İşte bu yüzden bırakınız parti içinde yarışsınlar, bırakınız kendi içlerinde savaşsınlar. Her şeye rağmen kervan yürüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA