"Fakir fukaranın çocukları dağa, siz koltuklara. Bunların çocukları lüks okullarda okuyor. Bizimkileri dağa gönderiyorlar. Yeter artık! Toprağın altı genç doldu. Nereye kadar? 30 yıldır bu oyun sürüyor. Yeter artık insanlar gözlerinizi açın! Bizim HDP'ye verilecek çocuğumuz yok artık! Başlarım sizin Kürdistan davanıza!"
Bu sözler, evlat acısıyla dolu bir annenin yüreğinden diline uzanan bir isyanın adıdır. Kuzeni Süleyman Çetinkaya HDP'lilerce dağa çıkarılan Aysel Bozkurt, Diyarbakır İl Binası önünde 2019 yılında başladığı evlat nöbetinde kendisine saldıran HDP'lilere haykırdı bu sözleri hiç korkmadan. Ölümü öldürenler gibi korkuyu korkutan bir kadının, bir ananın feryadı çünkü bu. Ve eminim, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hep bir ağızdan ciğerlerimiz patlayana kadar eşlik edeceğimiz bir isyanın ifadesi bu sözler.
Sadece HDP mi sözde Kürt davasını, sözde Kürdistan davasını savunanlar? Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi için "Türkiye Kürdistanı" ifadesini kullanan, "Diyarbakır, Türkiye Kürdistanı'nda önemli, tarihi bir şehrimizdir" diyen CHP'nin en üst karar alma organı Parti Meclisi üyesi Nevaf Bilek'i nereye koyacağız peki? İnsan haklarını savunan, ambleminde ve tüzüğünde bulunan altı oktaki "devletçilik" nerede, "milliyetçilik" nerede, "cumhuriyetçilik" nerede diye sormazlar mı CHP'ye? "Partinin görüşlerini genel başkan ve sözcüsü söyler" diyen Faik Öztrak'a kaçınız, kaçımız inandık?
Terör örgütü PKK'nın yörüngesinden çık(a)mayan, siyasi sözcülüğünü, milli iradenin temsil edildiği çatı altında yapan HDP ile masa üstünden veya altından ortaklık kurup dolaylı şekilde PKK'ya destek veren partiler olan bitenin farkında değil mi? Bakmayın siz İP Lideri Akşener'in, gecikmeli ve tribünlere oynadığı tepkiye. Kimin neyi, niçin yaptığını dünya âlem biliyor. Ne güçlü bir duyguymuş bu "Erdoğan düşmanlığı" ya Rabbim! Ne vatan umurlarında, ne devlet, ne de millet. Erdoğan gitsin de, şeytanla mı, terör örgütüyle mi kiminle işbirliği yapmak gerekiyorsa tez yapılsın düşüncesindeler.
Daha ne diyecek, ne yapacaklar PKK'nın yörüngesinde olduklarını size ispatlamak için? "Biz sırtımızı PKK'ya, PYD'ye, YPG'ye dayadık" diyen kişi, bu sözde partinin sözde eşbaşkanı değil mi? "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyen, yine aynı sözde partinin sözde temsilcisi değil mi?
HDP'nin yolunu, siyasetini kim belirliyor? İmralı-Edirne-Ankara- Diyarbakır-Kandil merkezlerinden yönetilen, yönlendirilen bu sözde partiye, "Bakanlık verebiliriz" diyen de CHP'nin etkin bir siyasetçisi değil mi? Kaldı ki HDP'nin Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Bizi bakanlık pazarlığına indirgeyemezsiniz" sözüyle çıtayı biraz daha yükseltti bile.
Bir kez daha söylüyorum: Bu ülkenin, bu devletin, bu milletin KÜRT SORUNU DİYE BİR SORUNU YOKTUR! KÜRDİSTAN DAVASI HİÇ YOKTUR! BAŞLARIM SİZİN KÜRDİSTAN DAVANIZA!
