Germiyan Köye'ne yolunuz düşerse, ki tavsiyem mutlaka yolunuzu düşürün, herhangi bir fırına uğrayın. İstikamet bilmenize gerek yok, kokular size yol-yön gösterir. Germiyan'ın ekmeğinden mutlaka denemelisiniz!
Alaçatı'daki Ankaralı komşularımla birlikte Zeytineli Köyü'ne gittik. Zeytinelili Gülten Teyze fıçılar içinde keçi peyniri yapıyor. Kendisi, cana yakın, misafirperver, güler yüzlü bir Egeli.
Biz sorduk o anlattı peynirin yapılışını. Oğlağın safra kesesinden parça alıp ıslatıyorlarmış. Sonra tuzlayıp asılıyormuş. Daha sonra da kavanoza yerleştiriyorlarmış. Bütün sırlarını vermese de mayanın yapılışını da anlattı Gülten Teyze.
Domates salçası da yapılıyor Gülten Teyze. Hep beraber tarladan domatesleri topladık, yıkadık, kestik. Büyük oğlu ateş yaktı. Önce cam şişeleri kaynatıp, güneşte kuruttu.
Sonra şişeleri birlikte doldurduk. Kışlık salçamızı böylece temin ettik.
Köyden ayrılırken 5 kg keçi sütü de almayı ihmal etmedim. Eve döndüğümde Gülten Teyze'nin verdiği tarifle yoğurt yaptım. Siz de evde yoğurt yapabilirsiniz, o kadar kolay ki… Herhangi bir mandıradan süt temin etmeniz yeterli. İstanbul Şile, Kayışdağı, Ömerli ve Beykoz'da mandıra bulabilirsiniz. Sütü hafif ateşte kaynatıp, soğumaya bırakın. Ilındığında 1 çay fincanı yoğurt katın. Tencereyi kalın bir battaniye ile iyice sarıp, 12 saat dinlendirin. Bütün işlem bu kadar, yoğurtunuz hazır. Buzdolabına yerleştirin ve afiyetle ev yapımı yoğurdunuzu dostlarınızla paylaşın.
GÜLTEN TEYZE, KEÇİ PEYNİRİNİ NASIL YAPTIĞINI ANLATTI
Zeytinli Köyü'nden sonra Ovacık Köyü'nün bereketli topraklarının domatesleri, kavunları, kabak ve patlıcanları, üzüm bağları görülmeye değer. Ovacık yolunda kendinizi Provence'de hissedeceksiniz. Üzüm bağlarının yanında bulunan Taş Şato'da şarap tadımı yapabilirsiniz.
Yol üstünde sepet sepet incir görürseniz şaşırmayın! Meşhur "Bardacık incirinin" bölgesindesiniz. Bardacık incirleriyle arabanızı doldurabilirsiniz. İster soyup soyup yiyin, ister reçelini yapın, ister likörünü… Dilerseniz ince ince doğrayıp, domates, lor peyniri, bol zeytinyağı, azıcık pul biber ekleyip salata yapın, size kalmış.
Yolunuza devam edin istikamet Seferihisar olsun. İlkbahar aylarında tohum takası yapılan "slow city (yavaş şehir)" ilan edilen bölge var ya, işte orası. Seferihisar'a uğradığınızda mutlaka "Almora" ve "Kopanisti" peynirlerinden temin edin. Muhteşem lezzetler... Antik bölge Teos'u ziyaret edin. Şarap tanrısı Dionisos'un heykeli dikiliydi bir zamanlar, şimdi yeller esiyor olduğu yerde.
Sadece zeytin ağaçlarını görmek için bile Teos'a gitmeye değer. Kocaman gövdeli ağaçlar kim bilir kaç asır oralarda, neler neler görmüşler, hangi olaylara sessiz şahitlik etmişlerdir. Antik şehirleri dolaşırken Ildırı'yı da ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Eski adıyla Erythrea, Ege'nin başka bir incisi. Binlerce yıllık tarihi dokusu olan bir bölge. Genelde Ege'de tarih denince Truva, Efes, Selçuk, Bergama akla gelir. Ama bütün Ege'de tarih yatıyor. Küçücük köylerde ise insanlar tarih, güzellik ve lezzetle iç içe yaşıyor. Komşuluğun bittiği, merhabalaşmaların kesildiği büyük şehir hayatından sonra Ege'de yaşamak insana terapi gibi geliyor. Stresten uzak bir huzur kaplıyor içimi Ege'ye her gidişimde.
Güler yüzlü insanlar, her adımda merhabalaşmalar, sevimli ve içten komşuluklar, yardımlaşmalar, hele bir ikramlaşma olayı var ki, nasıl anlatsam bilemiyorum… Mübeccel Hanım geçenlerde tarhana yaptı, hem de acılısından. Kavanoza doldurup küçük kızıyla bize gönderdi. Ankaralı komşum kayısı reçeli yaptı, tadı muhteşemdi. Hala kahvaltılarımızı lezzetlendiriyor. Bahçe komşum reçel işini pek beceremiyor, ancaaak müthiş Boşnak Böreği yapıyor. Esen Abla'nın mantısına ise diyecek yok, parmaklarınızı yersiniz. Garson Adnan'ın eşinin yaptığı dolmalar ise iyi ki evlerimiz yakın dedirtiyor. Ege'de komşuluk böyle… Keyif ve sevgi dolu…
Bazen "karşı" kıyılardan komşular da gelir. Düğün, nişan, yıldönümü gibi sebeplerle… Geçenlerde böyle bir olaya tanıklık ettim. Türk dostlarının evlilik yıldönümleri için karşı kıyıdan geniş bir Yunanlı aile grubu geldi. Yanlarında buzukiler, saksafonlar, akordeonlar getirdiler. Şaraplar, uzolar, mezeler ve çeşit çeşit balıklar masaları süsledi. Sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendik. Evlilik yıldönümünü kutlayan çiftin Ege'nin bir köyünde ufak bir bağları varmış ve kendileri için şarap üretiyorlarmış. Bu güzel ve anlamlı gecenin sonunda kendi şaraplarından hediye ettiler bizlere. Her bir şişenin üzerinde Türkçe ve Yunanca olarak yazılmış bir dörtlük vardı:
"Dostlar bir gün sözleşip de birleşin,
Oturun sofrasına şu dünya cennetin.
Saki doldururken kadehleri,
Cömertçe için bir kadehte bizler için."
Ege köylerinde hayat böyle geçiyor. Sofralarda, bağlarda, tarlalarda sevgi, huzur ve keyifle…
27 Ağustos 2011
22 Temmuz 2011
13 Aralık 2010