Yazarlar
Yeşim Özcan

Yeşim Özcan

Mutfak Penceresinden TÜM YAZILARI
24 Ocak 2011

Pozitif yaşam değişikliklerinin tam zamanı

Bu besinler yaşlanmayı erteliyor, hastalıkları önlüyor...

Bir, iki, üç derken yeni başlayan yılın ilk günleri geçip gitti bile... Biten bir yılın ardından insan en çok verdiği kararları, yapamadıklarını, sevinçlerini, hüzünlerini tartıp biçiyor. Bir sonraki yılın kararları ise başlayan yeni yılla beraber bir liste misali uzayıp gidiyor.... Neler yok ki bu listelerde? Görülecek yerler, mutlaka okunacak kitaplar, eş-dostla geçirilecek daha fazla zaman, daha çok spor, Pazartesi başlanılacak diyet...

2011'in star yiyecekleri galerisi için tıklayın!

Eğer sizin listenizin de ilk sıralarında sağlıklı, dengeli bir hayata, iyi beslenmeye yönelik maddeler varsa Uzman Diyetisyen ve Eğitmen Banu Topalakçı ile yaptığım keyifli sohbete bir göz atın! Sağlıklı ve dengeli bir yaşam tarzını bir ömür boyu benimseyebilmek hepimizin en çok arzu ettiği şey aslında. Ve aslında hepimiz; sağlıklı yaşam seçeneklerinin neler olduğunu, sağlıklı beslenmeyi, sporun önemini, daha az alkol tüketmemiz, sigarayı bırakmamız ve zayıflamamız gerektiğini çok ama çok iyi biliyoruz. Ancak bütün bunları biliyor olmakla, harekete geçmek, bildiğimiz şeyleri uygulamak ve yaşam tarzı haline getirmek arasında çok fark var. Sahi kaçımız bildiklerimizi hayata geçiriyor, azimle uyguluyoruz?










Uzman Diyetisyen
ve Eğitmen Banu Topalakçı


"Hayatımızda pozitif yaşam değişiklikleri yapmak kolay değil; yapılan değişiklikleri kalıcı hale getirmek ise daha da zor... Kolay olsaydı; günümüzde moda diyetler, spor merkezlerine yapılan üyelikler, bireysel gelişim uzmanları, yaşam koçları ve medyanın konuya olan ilgisi her geçen gün artıyor olmazdı " diyen Uzman Diyetisyen ve Eğitmen Banu Topalakçı, yaşamımızda gerçekleştirmeyi planladığımız her türlü olumlu değişikliğin, kendimizi rahat ve güvende hissetmemiz durumunda daha kolay yapılacağına ve kalıcı olacağına inanıyor.
Aç kalarak, etrafımızı yasaklarla çevirerek, günün 3-4 saatini spor merkezlerinde geçirerek mutlu, başarılı fertler olamayacağımıza değinen Banu Hanım, bu konuda bir cümleye dikkatimizi çekiyor: "Toksik olan dozdur. Herhangi bir şeyi sağlığa yararlı ya da zararlı hale getiren dozudur."
İlk ayını bitirmek üzere olduğumuz 2011 yılında en çok ne yiyip, ne içelim, hangi besinleri soframızdan eksik etmeyelim sorularımın cevabı ise, 2011 yılının starlarını açıklar nitelikte. Özellikle son yıllarda dünyada ve ülkemizde kanser görülme sıklığının oldukça arttığını belirten Banu Hanım bakın bu yıl için bizlere neler öneriyor: "2011 yılında hayatımıza daha fazla katacağımız besinler olarak antioksidan ve antienflamatuvar özelliği olan besinleri sayabiliriz. Antioksidanlar, vücudu serbest radikallerin verdiği ve kanser, kalp sorunları gibi ciddi hastalıklara neden olabilen hücre hasarlarına karşı koruyor. Antienflamatuvarlarsa, vücuttaki kronik ve alt düzeydeki (moleküler düzeyde) enflamasyona karşı savaşmaya yardımcı oluyor. Araştırmalar, yaşlanma ve yaşlılıkla ilgili hastalıkların (kalp damar hastalıkları, diyabet, bazı kanser türleri, Parkinson, Alzheimer vb) bu enflamasyonla bağlantılı olduğunu gösteriyor."

2011 in starları olarak kabul edebileceğimiz bazı antioksidan ve antienflamatuvar besinleri şöyle sıralayabiliriz:


Yaban mersini
Hafızanızı keskinleştirir! Star yiyecekler listesinin başında yer alan bu meyve, en büyük antioksidan kaynaklarından biri olduğu gibi fazlaca antienflamatuvar da içeriyor ve aynı zamanda hafıza için temel besinlerden birisi olma özelliğini taşıyor. Kalp hastalıklarına karşı koruyucu özelliği ise, pek çok lipid düşürücü ilaçtan daha etkin bir şekilde kan lipid düzeylerini dengeleyebilmesi...





Elma
Elmanın sağlık açısından faydaları kesinlikle bir kitabı doldurabilir. Egzotik meyvelere ne gerek var? Bu alışıldık meyvede bol miktarda antienflamatuvar, kanserle savaşan faktörler ve quercetin adında bir antioksidan bulunuyor. Yapılan çalışmalar elma kabuğundaki fitokimyasalların akciğer ve kolon kanseri riskini yüzde 40 oranında azalttığını göstermektedir. Ayrıca elma tüketimi astımla ters orantılıdır, yani astım ataklarını ve astım görülme riskini azaltmaktadır.

Kivi
Kivi, aspirin gibi kan sulandırıcı etkiye sahip olup aspirinin hiç bir yan etkisini göstermemektedir. İyi bir C vitamini kaynağı olması da kış aylarında enfeksiyonlara karşı korunmada önemlidir. Çok iyi bir magnezyum ve lif kaynağı olmasından ötürü kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu ve tansiyonu dengeleyici özelliğe sahiptir. Kivi, portakalın iki katı C vitamini içeriyor.

Deniz somonu
Dünyadaki en iyi omega-3 kaynaklarından birisi. Omega-3ler kalp sağlığını güçlendiriyor, cildi genç ve parlak tutuyor ve besliyor, hafıza-düşünme ve kan şekeri kontrolü için de son derece faydalı. Bu yağ asitleri depresyonla savaşmada etken bir rol de oynayabiliyor. Deniz somonunda ayrıca astaxanthin adında güçlü bir antioksidan ve antienflamatuvar bulunuyor.





Fındık, ceviz, badem
Yapılan araştırmalar, ölçülü miktarda yenilen bu grup yemişlerden alınan yağ asitlerinin, kilo vermeye ve kalp sağlığını korumaya yardımcı olduğunu göstermektedir. İçerdiği çinko ve arginin (protein) yara iyileşmelerine, kolesterolü düşürmeye ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmakla kalmıyor, yağ yakmaya ve kas oluşumuna katkıda bulunarak daha ince bir fiziğe sahip olmamızı da sağlıyor. Ayrıca yemeklerden önce alınan bir avuç kadar ceviz ya da badem açlığı bastırmaya yardımcı olmaktadır. İçerdikleri omega-3 yağ asitleri ise aynı zamanda depresyon belirtilerini azaltarak, duygusal dengeyi sağlar. Çocuklar için son derece sağlıklı bir atıştırmalık olan cevizin, yapılan bir araştırmada düzenli tüketiminin akademik okul başarısını arttırdığı, dikkat ve konsantrasyon düzeyini yükselttiği ve bazı davranış bozukluklarını önlediği yönünde faydaları olduğunu gösteriyor.

Ispanak
Ispanak gibi yeşillikler, iyi bir kalsiyum kaynağıdır ve süt içemeyen kişiler açısından iyi bir alternatiftir ve kalp rahatsızlıklarını azaltan, kanserojenleri nötralize eden, gözleri koruyan, bağışıklık sistemini güçlendiren ve güneş ışığının neden olduğu enflamasyonu bloke ederek cildimizi koruyan antioksidanlar içerir. Bu sayede kırışıklıkların ve cilt kanseri riskinin azalmasına yardımcı oluyorlar. Kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisinin yanında tansiyon düşürücü etkisi , haşlanmış bir kasesinin günlük A vitamini ihtiyacını fazlasıyla karşılıyor olması, iyi bir demir kaynağı olması ise Temel Reis'in gittiği yoldan gitmek için yeterince iyi bir sebep gibi görünüyor!

Brokoli
Brokoli için tam bir kanser savar sebze demek hiç de yanlış değil. Pek çok klinik çalışma brokolinin kansere karşı koruyucu, kanser oluşumunu engelleyici ve tedavi edici özelliğini saptamış ve kabul etmiştir. Bu özelliğinin yanındaysa iyi bir potasyum, lif, C vitamini, magnezyum, kalsiyum ve göz dostu olan lutein kaynağı olması da bu besini süperstar yapan diğer özelliklerinden. Ayrıca tarım ilaçlarından en az etkilenen ilk on besin arasında yer alıyor olması da unutulmaması gereken önemli bir diğer ayrıntı.
Havuç

Havucun özellikle zayıflama diyetlerinde kısıtlanması ve yasaklanması yargısının ortadan kaldırılması için, çok zengin bir karatenoid kaynağı olduğu, lif, A vitamini ve antikarsinojenleri bol miktarda içerdiği ve bilinenin aksine kalorisinin çok yüksek olmadığı gerçeği havucun sağlıklı atıştırmalıklar arasında yer alması için yeterli bir neden olsa gerek.

Soğan-Sarımsak
Kansere karşı bilinen faydalarının yanında, antibiyotik ve antienflamatuvar özelliği ile soğuk algınlıkları, astım ve alerjik hastalıklara karşı tedavi edici özelliği ve güçlü kemik yapısı için etkili olduğu bilinen önemli iki besin... Özellikle mide kanserine karşı koruyucu ve tedavi edici özelliği ve brokoli ile birlikte tarım ilaçlarından etkilenmeyen on besinin içinde yer alıyor olmaları da dikkat çekmektedir.

Lahana Turşusu
Lahana turşusu, dünyadaki en sağlıklı besinlerden birinin (lahana) yine dünyadaki en sağlıklı işleme yöntemlerinden biriyle (fermentasyon) yapıldığı bir besindir. Lahana turşusundaki canlı kültürler iltihaplanmanın kontrolünde etkilidir. Lahanadaki fitokimyasallar ise göğüs kanserini engeller. Ve lahana turşusu iyi bir prebiyotik özelliğine sahip olup sindirim sistemini rahatlatıcı etkiye sahiptir. Aynı zamanda inanılmaz komik bir kalori karşılığında oldukça yüksek lif içeren bir besindir ki; bir kase süzülmemiş lahana turşusunda 45 kalori ve 6 gram lif vardır. Kemik yapısı için önemli bir vitamin olan K vitamininden zengin olması ise son derece önemlidir.

Yeşil Çay
Polifenol antioksidanları açısından zengin olan bu içecek, enflamasyonla ve serbest radikallerle savaşmaya yardımcı oluyor. Böylece yaşlanma etkilerinin yavaşlamasını sağlıyor, kalp hastalıklarına ve kansere karşı bünyeyi destekliyor.




Kırmızı Şarap
Kırmızı şarapta kalp dostu, kansere karşı ve anti-aging etkiye sahip bir antioksidan olan resveratrol (üzüm çekirdeği) bulunuyor. Araştırmalara göre resveratrolun, cildi UV ışınlarına karşı korumaya yardımcı olmak gibi bir etkisi de var. Ancak şarabı, alkolün enflamatuvar etkilerini hafifletmek için yemek eşliğinde tüketmeye ve bir bardaktan fazla içmemeye dikkat edin.

Siyah Çikolata
Günde bir fincan sade kahvenin yanında bir-iki madlen çikolataya kim "hayır" demek ister ki? Demesine gerek de yok zaten! Çikolata ve kahve bol miktarda antioksidan içeriyor ve kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı oluyor. Sağlıklı bir antioksidan dozu için yüzde 70 kakao veya fazlasını içeren çikolataları (günde bir-iki adet madlen kadar) öneririm. Yani işin kilit noktası, doğru dozda doğru çikolata tüketimidir!

Kahve
Tüketim dozu günde 2-3 fincanı geçmediği taktirde özellikle kolon ve prostat kanseri olmak üzere daha pek çok kanser türevine karşı koruyucu olduğu artık bilinmektedir. Bunun yanında Parkinson rahatsızlığı oluşma riskini azalttığı ve alkol tüketimine bağlı siroz oluşma riskini %20 oranında azalttığı da bilinmeyen ama klinik çalışmalar sonucu saptanmış önemli faydalarındandır. İçerdiği kafeinden ötürü uykusuzluk yaratcağı ve tansiyon yükseltici etkisinin olduğu unutulmadığı takdirde dost sohbetlerinin vazgeçilmezidir diyebilirz !

Tarçın
Tarçın, yüzyıllardır kullandığımız ve tatlılarımızın baştacı olan bir baharat olmakla birlikte, kan şekeri üzerinde dengeleyici özelliğinin olduğu ve insülini taklit ettiği yeni bilgilerimiz arasında. Dolayısıyla açlık krizlerimizi atlatmamızda ve kan şekeri düzeylerini dengelemede son derece başarılı olduğu artık bilinmektedir. Tatlı krizleriniz için işte size muhteşem bir kurtarıcı tarif: Elma ve tarçın ile bir bardak yoğurt ve 5-6 adet badem karışımı ya da bir bardak ılık ve tarçınlı süt ile bir adet muz.

Kefir
Kafkaslar'dan gelen ve çok eski bir Türk içeceği olarak bilinen kefir bence hala hak ettiği saygınlığa kavuşmuş değil. Bağırrsak floramızda normal olarak bulunan ve bizi pek çok kanser türevi başta olmak üzere birçok rahatsızlığa karşı koruyan, hücre yenilenmesinde aktif rol alan ve sindirim sistemi için koruyucu kalkan görevi üstlenip, besinlerin bileşimlerinin emilimini arttıran yararlı bakterileri içermekte ve vücudun koruyucu fanusu gibi işlev göstermektedir. Günde bir bardak kefir tüketiminin beslenme alışkanlıklarımız içinde yer alması bizi pek çok hastalığa karşı dirençli kılacaktır. 2011 yılında Banu Hanım'ın saydığı bu besinleri sofranızdan eksik etmemenizi öneriyor; sağlıklı, mutlu ve sevdiklerinizle geçireceğiniz bir yıl diliyorum.

Yazarın Önceki Yazıları

TÜM YAZILARI
SON DAKİKA