Türk futbolu, 3 Temmuz sabahında tanıştığı şike sürecinde 11 ayı geride bıraktı. Bugün futbol kamuoyunda büyük çoğunluk sürecin iyi yönetilmediğinde ve ciddi zaman kayıpları yaşandığında hemfikir. Daha 15 Ağustos'ta dönemin TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, basın toplantısında Etik Kurulu raporundan "Şike kanaatine ulaşılmıştır" ifadesini okumuş, "Şike de var, şikeye teşebbüs de... Teşvik de var, teşviğe teşebbüs de... Kendine güvenmeyen takımlar Avrupa'ya gitmesin" demişti.
Bu açıklama ile Türk futbolunda yer yerinden oynarken sportif yargı süreci ancak 4 Haziran'da tamamlanabildi. Aydınlar süreci yönetirken UEFA ile sürekli dirsek temasında bulundu ama 58. maddenin değiştirilmesi konusunda kulüpleri ikna edemeyince 26 Ocak'taki genel kurulun ardından istifa etti; bayrağı Yıldırım Demirören aldı. Sportif yargı süreci, Avrupa'daki örneklerinin aksine son derece yavaş ilerledi (belki de ilerletildi). Ve bu süreçte yazılanlar, konuşulanlar, dosyalar hepsi UEFA'nın eline geçti.
Bugün ortada Tahkim kararlarıyla noktalanmış bir süreç var. Bu kararların ardından Fenerbahçe Kulübü zehir zemberek bir açıklama yaptı. Bu metindeki "Şimdi sıra (...) UEFA Disiplin Kurulu'ndadır. (...) Fenerbahçe adı altında Türk futbolu feda edilecektir" ifadesinden Türk futboluna genel bir ceza geleceği öngörüsünün Fenerbahçe'de de hakim olduğunu anlıyoruz. Dilerim onlar da yanılır. Türk futbolu en az zararla kurtulur.
Eğer bir ceza gelirse, bunun başlıca sebebi sürecin iyi yönetilmemesi, zamanın doğru kullanılmamasıdır.
B PLANI YAPILMALI
Aylardır zaman kaybeden Türk futbolunda, böyle bir ceza İstinye'de de deprem etkisi yaratır ve ay sonundaki genel kurulda veya hemen ardından yeni bir seçim kapıda görünür. İşte bu noktada Türk futbolunun artık zaman kaybına tahammülü yoktur. B planı bugünden hazır olmalıdır. Ben futbol kamuoyunda olası bir seçim sonrası kulaktan kulağa söylenen bir adayın ismini yüksek sesle dile getirmek istiyorum: Menderes Türel. Tüm medyayı yakından tanıyan, Türk sporunu çok iyi bilen, her türlü bilgi ve birikime sahip, uzlaşmacı, saygın bir kişilik. Antalya Belediye Başkanlığı döneminden Antalyaspor'la olan yakınlığı sayesinde futbol dünyamızı da çok iyi tanıyor. Kulüp başkanlarıyla, yöneticileriyle yakın ilişkileri var. Hatta TSYD'nin TBMM'deki tek üyesidir.
