Nasıroğlu, yaptığı açıklamada, bir çocuğun özel gereksinimli olarak dünya gelmesinde büyük oranda genetik faktörlerin etkisi bulunduğunu söyledi.
Buna rağmen toplumun yanlış yaklaşımı nedeniyle bu çocuklar ve ailelerinde kaygı düzeyinin artabildiğini aktaran Nasıroğlu, bu ailelere yönelik "Çocuğuna nasıl sahip çıkamıyorsun, nasıl bir annesin" gibi sözlerin yanlış olduğunu dile getirdi.
Anne ve babaların kendisini suçlu hissedebildiğini, bu durumun da doğrudan çocuğa yansıtıldığını anlatan Nasıroğlu, "Özel gereksiminli çocuklar kendilerine yönelik olumsuz bakış açılarını hissedebiliyor. Yanlış yaklaşım çocuklarda ruhsal sorunlara yol açıyor. 'Bunlar anlamıyor zaten' gibi bir düşünceye girdiğimiz zaman çocuk gerçekten ötekileştirmiş oluyor. Bu çocuklara hassas yaklaşılmalı." ifadelerini kullandı.
"ENGELLİ VE ÖZÜRLÜ İFADELERİNİN ÇOK KULLANILMASINI İSTEMİYORUZ"
Nasıroğlu, özel gereksinimli çocuk ve ailelerinin suçluluk duygusuna itilmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bir çocuk farklı şekilde doğduğunda biz buna 'özel gereksinimli çocuk' ifadesini kullanıyoruz. Olumsuzluklar nedeniyle çocuk, okul ortamından uzaklaşmak isteyebiliyor. Yanlış ifadeler ve yaklaşımlar özel gereksinimli çocuklar ve ailelerini sosyal, eğitim ve sağlık hayatında ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakıyor. Çocuklar ve aileleri ciddi bir ötekileştirme ve damgalanmayla karşı karşıya kalabiliyor. Artık engelli ve özürlü ifadelerinin çok kullanılmasını istemiyoruz. Örneğin görmeyle ilgili sorunu varsa görme gereksinimli çocuk, işitmeyle ilgiliyse işitme gereksinimli denilebilir. Aileler ve çocuklar gerektiğinde uzmanlardan destek almalıdır."