Olumlu beklentilere endeksli piyasa davranışı, ekonomiyi her alanda teslim aldı. Bürokratlar bile eskisi gibi 'istim üstünde' değil. 'IMF ile yolun sonuna gelindi', 'bir iki ay içinde enflasyonun tek haneye indiği görülecek', 'küçük bir ek önlem paketi ile işi hallederiz' rahatlığı genel havayı yansıtıyor. 'Kıbrıs sorunu çözülecek, AB takvim verecek' umudu da eklenince, yapılması gereken önemli işler gölgede kalıyor. Geçen hafta hayli ilginç olaylara sahne oldu. 'İyi-kötü-çirkin' hepsi vardı. Öncelikle BDDK'dan başlayalım. Başkan Tevfik Bilgin, ekibiyle birlikte İstanbul'da bankacıların karşısına çıktı. Bilgin, bankacılara, "Sektörün sağlıklı işlemesi için çalışıyoruz. Sizler, cephedeki insanlarsınız. Sürekli danışma içinde olacağız" dedi. Bu, medeni ilişkilere rağmen, BDDK'da 1980 öncesi sağ-sol ayrımını, sürgünleri çağrıştıran uygulamalar duyuluyor. Benzeri bir tablo Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda da sergileniyor. BDDK Başkanı'nın, ekibini kurması kadar doğal bir şey olamaz. Ancak, isim bazında ayrım yapmaksızın, söylentiler üzerinden hüküm inşa ederek daha önce kurum adına yetki kullanan isimlerin, ana binadan uzaklaştırılması, giriş kartlarının iptal edilmesi hiç de şık olmadı. Tevfik Bilgin'in, "Eleştirilebilir... Saygı duyarım" dediği bu karar, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e kadar ulaştırıldı. Dış Ticaret'te, müsteşar yardımcılığından alınan Abdullah Köten, yargı kararı ile görevine iade edildi. Geçmişte ne olursa olsun, müsteşarlık yapan bir kişiye makam odası verilmemesi, yeni kuşaklara kötü örnek oluyor. Devlette hiçbir iyilik cezasız kalmıyor! Gelelim bir diğer konuya... Özelleştirme. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, hızlı ve kararlı özelleştirme yapılması için büyük bir şans. Ancak özelleştirmede soru işaretleri oluşuyor. Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, "Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu her gün İdare'nin içinde. Her an hesap veriyoruz" dese de bazı konular açıklanmaya muhtaç. Örneğin, Tüpraş İhalesi. Tüpraş'ın, neden yüzde 66 hissesinin blok satışa sunulduğu tartışmaya açık. Neden mi? Tüpraş'ta yönetim hakkı veren yüzde 51 hisse satılabilir, başarılı bir özelleştirmeden sonra devletin elinde kalan yüzde 15 civarında hisse pekala halka arzedilebilirdi. Acaba, bu yüzde 15 hisse bedavaya mı gitti? Bir başka örnek Tekel... Tekel'in alkollü içkiler bölümüne ilişkin ÖYK kararı onaylandı. Satış sözleşmesi aşamasında önceden planlanmayan sorunlar olduğu konuşulmaya başlandı. Dile getirilen tutar 180 trilyon lira. Şirketin borçsuz devredileceği söylendi. Şimdi, 'ÖTV'ydi, mahsuplaşmaydı' derken 180 trilyonluk faturanın, sermaye artışıyla ödenmesine çalışılıyor.
Ders çıkarılıyor 'Reform yorgunu' görünen Türkiye, bir takım hataları sorgulama iddiasıyla ortaya çıkarken, açıklanamaz zaman kayıpları da yaşıyor. Örneğin, 31 Ekim 2003'te IMF'ye gönderilen Ek Niyet Mektubu'nun 15. maddesinde, İmar Bankası'ndan ders çıkarılacağı, finansal piyasaların denetlenmesindeki eksikliklerin belirleneceği belirtiliyor. Bu amaçla, özel bir ekibin görevlendirilmesi ve mayıs sonuna kadar raporunu hazırlaması gerekiyor. Devlet Bakanı Ali Babacan, "Bir isim havuzumuz var. Yakında açıklayacağız. TMSF'deki sıkıntıyı yaşamak istemiyoruz" diyor. Bekleme süreci devam ediyor.
Sağlık raporu Son olarak Dünya Bankası uzmanlarının hazırladığı halen taslak aşamasında olan "Türkiye Bilgi Ekonomisi Değerlendirmesi"ni yansıtalım. Dünya Bankası, bilgi ekonomisinde lider olan ülkelerin deneyimlerinden hareketle, Türkiye gerçeğini objektif biçimde ortaya koydu. 21. yüzyılın dayanılmaz rekabet ortamında Türk sanayi profili ibret verici. Arkadaşımız Banu Aktaş'ın Dünya Bankası Raporu'ndan yaptığı derlemelere göre manzara şöyle:
* Türkiye'de üç tip girişim egemen. KİT'ler, aile şirketleri, küçük işletmeler-kayıtdışı işyerleri.
* Geniş aile şirketleri, yasal kısıtları nasıl aşacaklarını hatta iş avantajlarını arttırmak için sistemle nasıl oynayacaklarını iyi biliyorlar.
* Küçük işletmeler kıt kanaat idare ediyorlar. Bürokrasi, şeffaf olmayan uygulamalar ve yüksek vergi altında eziliyorlar.
* Halk arasında işsizlik ve enflasyondan sonra en büyük sorun olarak rüşvet gösteriliyor.