kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 

Papatya gibisin beyaz ve ince!..

En eski kıskançlığım, '48 baslık', küçücük, kırmızı parlak sedef kaplı bir akordeon üzerine. Ta o zamanlar benden 3 yaş büyük olan dayıma sormuştu evdekiler: "Sana Bağlarbaşı Kapri Salonu'nda sünnet düğünü mü yapalım, yoksa ona vereceğimiz parayla istediğin bir şey mi alalım?.." İlkokulda, önce mandolin kursunun, sonra da okul orkestrasının en yaman pena sallayanı seçilen Cengiz Dayım, kara kömür parçacıklarına benzeyen gözlerini kocaman açıp, zafer narasına benzer bir sesle bağırmıştı: "Düğün müğün istemem. Evde kestirin beni. Düğün parasıyla da bana bir akordeon alın!.." Şaşırmış mı nedir? 6 yaşımdaydım ve dünyanın en 'aptal' dayısına sahip olmaktan utanmıştım o gün. Korkmuştum da bir yandan. Acaba onun aptallığı bana da geçer mi diye çok korkmuştum.. Bana da gün gelince bu sorulacaktı elbet. Ben işte o zaman göğsümü şişire şişire ve aptal dayımın gözü önünde: "Sünnet Düğünü" isteyecektim tabii ki. Bir sürü hokkabaz, sihirbaz gelip beni eğlendirecekti. Ben salonun baş köşesine kurulmuş, bembeyaz yatağımda, fiyakalı ve şımarık şımarık yatarken, konu komşu yastığımın altına hem de 'kağıt paralar' bırakacak, her yanım hediyeler, oyuncaklarla dolacak, gecenin kahramanı olacaktım, oohhh!.. Taksi bile tutuldu!.. Dayıma akordeon alındı, düğün yapılmadı. Bana, düğün yapıldı ve bir dolu hediye geldi gerçekten de. Ama benim tüm oyuncaklar birer ikişer ya kırıldı, bozuldu ya atıldı ya da ben bıktım onlardan. Dayım ise akordeonuyla mahallenin prensi oldu neredeyse. Sadece oturduğumuz Tabaklar Meydanı'ndan değil, Uncular Sokağı'ndan, Doğancılar, Zeynep Kamil, Kısıklı, İmrahor tarafından bile bir dolu tanıdık, sırf dayımın akordeonunu dinlemek için ya geliyor ya da gelip alıp götürüyorlardı onu. Bir keresinde taksi bile tutup götürüp, gece vakitleri geri getirmişlerdi dayımı ta Toygar Tepeliler... Anahtar paspasın altında!.. O küçük, kırmızı akordeon çalınmadığı zamanlar kutusunun içine kapatılıyordu. Kuta da, misafir odasındaki dolabın üstüne konuyor ve başta ben olmak üzere hiç kimsenin elini bile değdiremeyeceği bir kutsal emanet gibi saklanıyordu hane halkı tarafından. Yıllarca bir tek tuşuna bile dokunamadan. Bir kez bile kucaklayamadan, hep uzaktan bakakaldım o akordeona, içim giderek... Ve düşündüm ki: dünyanın en akıllı, ama en gaddar dayısı, benim dayım... Hırsız gibi odaya Uzun yıllar geçti aradan. Dayım ortaokulu birincilikle bitirdi diye bu kez bir İspanyol Gitar alındı ona... O, ilk göz ağrısını, bu kez ta yatak denkliğinin altındaki ceviz sandığın içine hapsetmiş, gitarıyla halli hamur olmaya başlamıştı. Ben ne etsem de akordeonu kapabilsem elinden diye 10 çeşit maskaralık ve şeytanlık uydurdum ama hiçbiri kâr etmedi. Sonunda dedemlerin iki hane yandaki evinde kimsenin olmadığı bir anı fırsat bilip, paspasın altındaki anahtarı aldım. Kapıyı açıp, hırsız gibi odaya süzüldüm. Sandığın üzerindeki dengi özenle kenara taşıyıp, kapağı açtım. Küçük ellerim titreye titreye o muhteşem kutuyu oradan çıkarıp, her yeri eski haline getirdim. Ve arka bahçelerden atlaya, sıçraya kendi bahçemize getirip, bin türlü ıvır zıvırın atılıp, konduğu ardiyeye, eski muşamba bloklarının arasına sakladım... Kuuvak vak vak!.. O günden başlayarak ne zaman ki evi boş buldum, dooğru ardiyeye koşup, akordeonu çıkarıp, omzuma takıp, rezil kepaze bir şekilde sesleri böğürtüp, inleterek güya çaldım onu... Haftalar geçmiş, hâlâ marifetim anlaşılmamıştı ne güzel. Ve bir gün kendim bile şaşarak fark ettim ki küçük kurbağa şarkısının başlangıç bölümünü hatalı filan da olsa çıkarabiliyorum. İçimi inanılmaz bir coşku kapladı. O an, orada, dünyanın en iyi müzisyeni olmaya karar verdim. Ertesi gün biraz daha, sonra biraz daha derken, parçanın tamamını ve eksiksiz çalmayı becermiştim. Sonra arkası da geldi. Okul şarkılarını, hatta bazı aranjman parçalarını da çalabiliyordum artık. En büyük korkum, beni tam da dünya çapında bir akordeoncu olmama az kalmışken yakalamaları, yüzüme şaplağı geçirip, akordeonu bir daha hiç ulaşamayacağım yerlere tekrar saklamalarıydı... Bas bas parmağını!.. Bir yandan becerimi göstermek için can atıp bir yandan da kaybedeceğim korkusunun kıskacında ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Bir gece kapı çalındı. Annem kapıyı açtı ve Cengiz Dayımı içeri buyur etti. Ve yüzünde o güne kadar hiç görmediğim bir ifadeyle bana uzun uzun bakıp sonra da şöyle dedi: "Basları kullanmadan akordeoncu olunmaz. Sen sadece sağ elinle tuşlara döver gibi basıyorsun. Annene yalvar da, sana ders aldırsınlar hocadan. Akordeonuma da iyi bak. Körüğüne pudra dök ara sıra..." Papatya gibisin!.. Dünyanın en tatlı, en iyi dayısına sahip olduğumu o an anladım... Müzisyenliğime gelince. Yakalanmasaydım şayet, belki basları da tutabilecektim ama, büyü bozuldu, hevesim tutuldu ne yapayım? Ama kim ne derse desin, sağ elimle öyle bir "Papatya" tangosu çalıyorum ki, gören tuşları okşuyorum sanır. Yani ahh, ahh, ah bee!.. "Papatya gibisin beyaz ve inceeeeee!..."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Piyasalarda durum ne merkezde?.   / 20-03-2004
 Büyülü sevdalar nerelere gizlenir?..   / 19-03-2004
 Ağıt yaktıran Çanakkale!..   / 18-03-2004
 Hayvanlara 'insanca' işkence!   / 17-03-2004
 Başımıza inek geçti öğretmenim!   / 16-03-2004
 Büyükburç'un yanında Tarkan!   / 15-03-2004
 Bir pazar hikâyesi...   / 14-03-2004
 İşte bir yudum umut!..   / 13-03-2004
 Papatya gibisin beyaz ve ince!..   / 12-03-2004
 Öbür dünyaya gidip gelmek mümkün mü?..   / 11-03-2004
ERDAL ŞAFAK
Ara rapor
Yerel seçimin nabzı turlarında biz "Derin...
AHMET HAKAN COŞKUN
Anketin bozduğu morali Antalya düzeltti
Yaslı gitti, şen...
MEHMET BARLAS
Bizim modelimiz "Ilımlı İslam" değil "Liberal...
ÖMER ÇELİK
Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi?...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Bir 'Buda heykeli' gibi
Güneş Karabuda'nın elli yıl...
REFİK DURBAŞ
Uzaktakilere durum bildirgesi
Ağır siyaset kokan...
SAVAŞ AY
Genç iletişimciler pek yaman
Kocaeli Üniversitesi...
HINCAL ULUÇ
Üçüncü milenyumda köle tacirleri..
Ertuğrul Özkök,...
Kulübeye veda
Kulübeye veda
G.Saray için antrenör ceketini dün 20.45'te astığını söyleyen...
Yola devam
Yola devam
Cansun, iki sene öncesinin rövanşını alamadı. Rakibinin 1152 oyuna...
İstanbul'a tüp geçit
İstanbul'a tüp geçit
İstanbul Kazlıçeşme'de 15 bin kişiye konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan,...
'Süreci Denktaş'la bitirmek istiyoruz'
'Süreci Denktaş'la bitirmek istiyoruz'
Ankara'da geç saatlere dek süren Kıbrıs zirvesinde ise 'olmazsa...
Ayaş Tüneli vicdan azabı gibi
Ayaş Tüneli vicdan azabı gibi
28 yılda 700 trilyon lira yutan Ayaş Tüneli, devlet- siyaset- işadamı...
Şanslı mülteciler
Şanslı mülteciler
İran, Irak, Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden kaçarak Van’a...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil |Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.