|
 |
 |
 |
Davos atağına Sezer eleştirisi
Cumhurbaşkanı Sezer, Harp Akademileri'nde verdiği konferansta, hükümetin Annan'a tanıdığı "boşlukları doldurup referanduma götürme yetkisi"nin MGK'da benimsenmediğini söyledi.
***
MGK kararına Davos'ta uyulmadı
Sezer, boşlukları Annan’ın doldurmasını MGK’da kabul etmedikleri halde, hükümetin Davos’ta onay verdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kıbrıs konusunda ilk kez dün konuştu, MGK kararlarının dışına çıkıldığını açıkladı, BM Genel Sekreteri'nin boşlukları doldurmasını Türkiye'nin kabul ettiğini Davos tutanaklarından öğrendiklerini açıkladı. Sezer ayrıca "tartışmalar sırasında toplumdaki farklılık çizgilerinin derinleşmesinden ve karşılıklı olarak zaman zaman incitici boyutlara gelmesinden üzüntü duyduğunu'' belirtti. Cumhurbaşkanı Sezer, Harp Akademileri'nde verdiği konferansta, Kıbrıs konusunda değerlendirmelerde bulundu, çekincelerini açıkladı. "Ulusal dava Kıbrıs'ta, bu kez gerçek bir dönüm noktasına gelindiğini belirten Sezer, konunun, kamuoyunun yakın ilgisi altında ve bu konuda şimdiye dek tanık olunmadık şekilde kapsamlı ve canlı bir tartışma ortamı içinde gerçekleştiğini ifade etti. "Tartışmalar yararlı olmuştur'' diyen Sezer, şöyle devam etti: "Unutulmamalıdır ki, tarihin yargısı kesin, belirleyici ve belki de acımasız olacaktır. Tartışmalar sırasında toplumumuzdaki farklılık çizgilerinin derinleşmesinden ve karşılıklı olarak zaman zaman incitici boyutlara gelmiş olmasından üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum."
'ÖNEMLİ KARAR'
Sezer, Kıbrıs konusunda, tıpkı 1878, 1960 ve 1974 yıllarında olduğu gibi, önemli bir karar öncesinde bulunulduğuna işaret ederek, "Verilecek kararlar ve atılacak adımlar, yalnız bizi değil, gelecek kuşakları da geri dönülmez bir biçimde etkileyecektir'' diye konuştu. Bugün ulaşılan noktada, Plan'da Türk tarafını tatmin etmeyen kimi ögelerin hala varolduğunun, Plan'ın savunucuları tarafından bile kabul edildiğini anlatan Sezer, MGK'nın 23 Ocak 2004 günü yaptığı toplantı sonrasında yayımlanan bildiride; Kıbrıs'taki görüşme sürecinin yeniden canlandırılması yönünde girişimlere başlanmasının yararı ve gereği konusunda görüş birliğine varıldığının açıklandığını hatırlattı. Sezer, şöyle devam etti:
DAVOS TUTANAĞI
"Toplantıda, iki tarafın anlaşamaması sonucu doğacak boşlukların BM Genel Sekreteri'nce doldurulup metnin bu durumuyla iki toplumun onayına sunulması benimsenmemişken; 24 Ocak 2004'de Davos'ta Genel Sekreter'le yapılan görüşmede bu hususun Türkiye tarafından kabul edildiği, BM Genel Sekreteri'nin görüşmelere davet mektubundan ve bunu doğrulayan Davos tutanağından öğrenilmiştir. Böylece, Kıbrıs konusunda taraflar geri dönüşü olmayan bir süreç içerisine girmişlerdir." Sezer, Rumlar'ın Türk tarafına seyahat, yerleşme ve taşınmaz mal edinme haklarına getirilen sınırlamalara (derogasyonlar) ilişkin de endişelerini belirtti. Referandumdan 'evet' çıksa dahi, Rumların kişisel başvuruları sonucu AB hukukuna uymadığı için AB Adalet Divanı ya da AİHM'den iptal edilebilme olasılığı bulunduğunu vurgulayan Sezer, sınırlamaların Kıbrıs'ın AB üyesi olmasından sonra yürürlükte kalabilmesi için bunların AB'nin temel kurallarından sayılması gerektiğini vurguladı. Sezer, Plan'ın iki kesimce de kabulü durumunda, sınırlamalara AB parlamentosu onayıyla temel hukuk niteliği kazandırıldıktan sonra Anlaşma'nın uygulamaya geçirilmesinin uygun olacağına işaret etti. Sezer, "Böylece AB üyesi ülkeler, Kıbrıs sorununun çözümünü içtenlikle isteyip istemedikleri konusunda gerekli sınavdan da geçmiş olacaklardır'' dedi. Sezer Büyükortadoğu Projesi'ne değinirken de "Yanlış yöntemlerin uygulanması yüzünden Büyük Ortadoğu tasarısının bölgede önemli bir rahatsızlık yaratması durumunda, ülkemizi de etkileyebilecek yeni risklerle karşı karşıya kalabileceğimiz uyarısında bulunmak istiyorum'' dedi. Sezer, Avrupa Birliği'nin, Büyük Ortadoğu tasarısının öngördüğü dönüşümü desteklediğinin anlaşıldığını belirterek, şunları söyledi: "Ancak, geçtiğimiz aylarda yapılan tartışmalar, Avrupa Birliği'nin yöntemsel olarak Amerika Birleşik Devletleri'nden farklı düşündüğünü ortaya çıkarmaktadır. Yapılan tartışmalardan bu aşamada şu sonuçları çıkarmak olanaklıdır: Avrupa Birliği, Ortadoğu'ya ilişkin olarak Amerika Birleşik Devletleri'nden farklı, ancak 'Büyük Ortadoğu' girişimini tamamlayıcı nitelikte bir strateji geliştirmeye doğru ilerlemektedir."
"ILIMLI İSLAM" MODELİ
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "Türkiye'nin Büyük Ortadoğu tasarısının hedef aldığı ülkeler arasında olamayacağını'' belirterek şunları söyledi: "Laik Türkiye'ye sözde 'İslam Cumhuriyeti' tanımlaması getirmek ya da 'Ilımlı İslam' gibi anlamsız nitelemelerle kimi modelleri bilinç altından benimsetmeye çalışmak, yersizdir ve kabul edilemez. 'Ilımlı İslam' modeli, İslam dinini kabul eden diğer ülkeler için bir ilerleme sayılsa da, Türkiye Cumhuriyeti yönünden büyük bir geriye gidiş, daha açık söylemiyle 'irticai' bir modeldir'' Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), cumhuriyet tarihinde her zaman çağdaşlığın ve ilericiliğin simgesi olduğuna dikkat çeken Sezer, TSK'nın bu gücü yakalayıp sürdürmesinde en büyük rolün, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ilişkin olduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, geçen yıldan bu yana Irak'ta önemli gelişmeler yaşandığına işaret ederek" Irak'ın bugün ne kendisi, ne komşuları, ne de uluslararası toplum yönünden daha iyi konumda bulunduğunu ileri sürmek güçtür"dedi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
