Başbakan Erdoğan, Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası'nın açılışında, AB'nin medeniyetler uzlaşmasının adresi olmasını önerdi "Tünelin ucunda ışığı gördük, ancak henüz ulaşamadık" diyen Erdoğan, "Ancak ulaşacağımızdan kesinlikle emin olabilirsiniz" dedi.
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Şansölye Gerhard Schröder Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası'nın açılışı için Köln'de bir araya geldi. İşadamlarına hitap eden iki başbakan Türkiye'nin AB üyeliği ve Kıbrıs konusunda önemli mesajlar verdi. Schröder, Türkiye'nin AB üyeliğini destekleme konusunda verdikleri söze sadık kalacaklarını, Kıbrıs'ta Rumlar "hayır" dediği için KKTC'li Türklerin cezalandırılmaması gerektiğini söyledi. İki başbakan arasındaki başbaşa görüşmede, KKTC'ye yapılacak yardımlar ve KKTC vatandaşlarının serbest dolaşımı için iki ülke uzmanları heyetinin biraraya gelmesi kararlaştırıldı.
* İZDİHAM YAŞANDI Erdoğan ve Schröder, Sanayi ve Ticaret Odası'nın açılışına gelişlerinde 600 işadamı tarafından ayakta alkışlandı. İki lideri görüntülemek isteyen onlarca basın mensubu arasında izdiham yaşandı. Erdoğan konuşmasında şu mesajları verdi:
* AB'YE BEYİN GÜCÜ KATKISI "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne kazandıracakları, sadece serbest dolaşım konusuyla sınırlı kalmamalıdır. 70 milyon nüfusu, AB için bir endişe kaynağı olmamamalıdır. Türkiye, Avrupa'da gelecekte oluşabilecek işgücü açığının kapatılmasında yalnızca beden gücüyle değil, beyin gücüyle de katkı sağlayacaktır.
* TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK Ekonomide, tünelin ucunda artık ışığı gördük ama çıkışa henüz ulaşamadık. Ulaşacağımızdan emin olabilirsiniz. Özelleştirme, üretim ve istihdamın artırılması yönünde tedbirler alacağız. Yapısal reformları kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Hedefimiz 2005 sonu itibariyle IMF ile teknik müzakerelere gerek kalmadan sorunlarımızı çözebilmektir. Türkiye'nin gelişmesini ve büyümesini büyük ölçüde AB'den yardım almadan gerçekleştirdiğini söylemek istiyorum.
* DEMOKRATİK ÜLKEDE YAŞAMAK Türk halkının yüzde 70'i Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. Bugüne kadar yapılan anketlerde ekonomik gerekçeler öne çıkıyordu. Şimdi aynı soruya verilen cevap insan haklarına saygılı, daha demokratik bir ülkede yaşama aşkıdır.
* MEDENİYETLER BULUŞMASI Yeni bir soğuk savaşa itilmek istenen İslam ve Hıristiyan dünyası arasında diyalog ve işbirliğine gidilmeli. Huntington Avrupa'da bir "Medeniyetler Çatışması" olacağını iddia ederken, ben diyorum ki gelin AB, "Medeniyetler Uzlaşması"nın adresi olsun. Dünyaya da bunu ispatlayalım.
* SİYASİ MALZEME YAPILMASIN AB'nin aralık ayında menfi bir karar almasını ve bunun ilişkilerimizi rayından çıkarması gibi bir şeyi düşünmek dahi istemiyoruz. Türkiye'nin AB üyeliğine Almanya'nın sağladığı desteğe müteşekkiriz. Bu konunun ülkelerin iç politikalarında siyasi malzeme olarak kullanılmaması yönündeki hassasiyetiniz, bizim de hassasiyetimizdir. Bismark, siyaset için 'mümkün olanı gerçekleştirme sanatı' demiştir. Ben siyasetin mümkün olanı zorlamayı da gerektirdiğine inanıyorum. Biz AB'yi sonuna kadar zorlamak ancak mümkün olmayan hayallere de kapıllamak üzere yola çıktık." Başbakan Erdoğan daha sonra, hedeflerinin, 2005 yılı sonu itibariyle IMF ile yürütülen programa gerek kalmayacak bir noktaya gelmek olduğunu söyledi.