kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Güçlü demokrasi

Türkiye'yi uzun zamanlar boyunca kilitleyen eski siyaset kültürünün pek çok özelliğinden biri de, "istikrar" ve "değişim" arasında köhne bir ilişki kurmasıydı.
Sağ siyasette ve sol siyasette aynı şekilde geçerli olan bir şemaydı bu. Buna göre, "istikrar" ve "değişim" birbirinin zıttı olan kategorilerdi...
Oysa değişimin kaçınılmaz olduğu bir dünyada, bu yönde atılan her adım kuşkusuz tereddütleri, riskleri ve krizleri beraberinde getiriyor.
Fakat değişimin kaçınılmaz oluşu, riskler ve krizler karşısında daha cesur tavırlar alınmasını gerektiriyor.
Eski siyaset kültürü bu cesareti gösteremediği için, değişimin zorladığı her durumda katı bir istikrar mantığını üretmeye çalışmıştır.
Böylece değişimle beraber görünen ve olağan sayılması gereken riskler ve krizler ortaya çıktığı anda, değişim zemininden kopulmuş ve içi boşaltılmış bir istikrar anlayışı adına yeniden sıfır noktasına dönülmüştür; değişim henüz birinci vitesteyken geri vitese geçilmiştir.
Oysa bugün düne göre çok daha net bir biçimde biliyoruz ki, değişim sadece varolanı terk etmek ve bambaşka birşeye geçmek değil.
Değişim karşıtlarının etiketlemeye çalıştığı gibi, bir "köksüzlük", bir "kopuş" ya da "başkalaşma" değil değişim.

***


Tam tersine, toplumların korumak istediklerini zaman içinde daha sağlıklı olarak taşıyabilmek ve geleceğe yürüyüşlerinde engel teşkil eden sağlıksız unsurları ayıklayabilmek için değişimi yönetme zorunlulukları var.
Kimsenin değişimle tanışmadan "kendisi" olarak kalamayacağı bir zaman tünelinden geçiyoruz. Kendisini korumak adına yanlış yöntem seçerek değişime direnenlerin, kendilerine ait sağlıklı unsurların da değişim dalgası içinde savrulmasını engelleyemeyeceği dinamikler belirliyor dünyayı.
Değişim sadece kalkınma ve milli geliri artırma zemini de değildir. Değişime direnerek, dünyanın çevresine düşmek ve orada köhneleşmek ne kadar yanlış ise, değişim adına kültürel ve siyasal değerlerden boşanarak, sözde kalkınmış bir "süpermarket ülke"ye dönüşmek de o kadar yanlıştır.
Değişim, toplumun zaman içindeki akışkanlığını sağlamak üzere her an keşfetmesi ve yeniden üretmesi gereken bir zemindir.
"Kendisi" ait olanla, "dünyalı" olan arasında sinerji yaratabilmek adına değişimi yönetmek gerekiyor...
Demokrasiyi güçlendiren budur. Değişimin olağan risklerini görüp de karşısına hemen katı bir istikrar mantığını dikmekle, esasında, istikrar da korunamaz.

***


Çünkü değişimin esas amacı, toplumun ve kurumların uzun vadeli akışkanlığını sağlamak ve değişen şartlar karşısında dinamik bir şekilde istikrarı korumaktır.
Değişim değil, değişim karşıtlığı istikrarı zedeler.
Türkiye'nin siyasal tecrübesi buna örnektir. Düne kadar değişim karşıtlığı adına katılaştırılan istikrar mantığı, zayıf bir demokrasi üretiyordu. Böylece "yerel değer"lerle "evrensel değer"ler, toplumun "merkez"i ile "çevre"si ve "risk"lerle "fırsat"lar arasında sürekli derinleşen krizler ortaya çıkıyordu.
Oysa değişimi doğru bir şekilde kavradığından beri Türkiye, risk gibi görünen dinamiklerin uluslararası zeminlerde fırsatlara dönüşmesi mümkün oluyor.
Böylece "güçlü demokrasi"yi kuruyor Türkiye. "Güçlü demokrasi", Türkiye'nin "vazgeçilmezleri"ni korumak için "zamanın şartları"nı doğru yönetebilmesi anlamına geliyor.
Bu aynı zamanda gerçek istikrarın adıdır. Çünkü demokrasinin gücü, daha çok "adalet", daha çok "güvenlik" ve daha çok "refah" üretilmesi anlamına gelmektedir...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Siyasetin gücü...   / 05-05-2004
 25 üyeli siyasi güç?   / 03-05-2004
 Ya değerler ya barbarlık...   / 02-05-2004
 Beraber yaşama ve laik değerler...   / 30-04-2004
 KKTC'nin yaşam alanı...   / 28-04-2004
 Sayısal engel, siyasal açılım...   / 26-04-2004
 Kıbrıs siyaseti keşfediyor...   / 25-04-2004
 Büyük Ortadoğu'nun karekökü   / 21-04-2004
 Süpermarket ülkeler   / 19-04-2004
 Güçlü demokrasi   / 18-04-2004
ERGUN BABAHAN
Amerika kaybediyor
Bush yönetimi, Japonya'dan...
ERDAL ŞAFAK
Genç kurt, aslanı yendi
Varan 3! Spekülasyonla elde...
AHMET HAKAN COŞKUN
İmam-hatipli olmaya dair
Geçen gün yazdığım "Saç...
ÖMER ÇELİK
Dünyanın vicdanı...
Adalet ve doğruluk insanın unutma...
MEHMET BARLAS
Siyasi aşklar da, sonunda normal ilişkiye...
ÖMER LÜTFİ METE
Eski takiyye yeni takiyye
Adalet ve Kalkınma Partisi...
REFİK DURBAŞ
Ruhban Okulu açılmamalı...
Heybeliada Ruhban Okulu...
SAVAŞ AY
Asılmayıp da beslenenler üzerine...
Deniz Gezmiş idam...
HINCAL ULUÇ
Gazi Üniversitesi'nde bir gün..
Çarşamba günüm Gazi...
Ah bir şampiyon olsak
Ah bir şampiyon olsak
"Kupayı kazanmak güzel. Ama bu takım çok daha büyük başarılara layık"...
'Spora en ağır leke'
'Spora en ağır leke'
Spor Bakanı Şahin, "Disiplin ve Tahkim Kurulları'nın kararları...
16 yıl sonra ilk ziyaret
16 yıl sonra ilk ziyaret
1988'de Özal'ın yaptığı ziyaretten sonra Atina'ya giden ilk Türk...
Asker: Biz bu konuda tarafız
Asker: Biz bu konuda tarafız
İmam hatiplilere üniversiteye giriş kolaylığı getiren YÖK tasarısına...
Başka hemşirenin hastasını öldürmüş
Başka hemşirenin hastasını öldürmüş
İsmi 'Ölüm Meleği'ne çıkan Seda Yavuz'un ölüme sebebiyet verdiği...
Bize zenci gibi davranmayın
Bize zenci gibi davranmayın
Şahika Altuntaş, Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesi ikinci...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.