|
|
|
|
|
|
Diyarbakırlı kadınlar mikromucizeyi yaşıyor
Hayata Başladılar Beş yüz milyon lira kredi alıp yeni bir hayata adım atan Diyarbakırlı kadınların dünyası değişti. Kimi kuaför, kimi bakkal açtı, kimi süt ineği aldı...
*** Büyük 'mikrokredi projesi' Diyarbakır'dan geçiyor
Mikrokredi projesinin pilot bölgesi olarak seçilen Diyarbakır ve Bismil'deki kadınlar, beş yüz milyon liralık küçük kredi miktarlarıyla, kendi hayatlarını kuruyor, ev ekonomilerine katkı sağlıyor.
Diyarbakırlı, Bismilli, Batmanlı kadın, artık kendi ekmeğini kazanabilecek, evinin ekonomisine katkı sağlayabilecek imkânlara sahip. Diyarbakır'da kadınlar arasında bir 'mikrokredi' sözüdür gidiyor. Konuştuğumuz kadınların çoğu okuma yazma bilmiyor ama "mikrokredi"nin ne anlama geldiğini, bir hayatı nasıl değiştirdiğini biliyor. Tam bir yıl önce Diyarbakır ve Bismil pilot bölgesinde uygulanmaya başlanan 'Grameen mikrokredi' projesi, meyvelerini vermeye başladı. Sosyal güvencesi olmayan, geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamın kıyısına gelen tam 630 kadın, bu krediyle iş sahibi oldu. Kimi sebze meyve yetiştiriyor, kimi krediyle aldığı ineğin sütünü satıyor. Bakkal dükkânı açan da var, kuaförlük yapan da.
KAN DAVASI OLAN VAR Diyarbakır'ın varoşlarında yaşayan, 'mikrokredi'ci kadınların birçoğu fotoğraf çektirmeye ve konuşmaya çekiniyor. Bazılarının Kadriye Ç. gibi devam eden bir kan davası, bazılarının ise namus meselesi yüzünden kendisini arayan ağabeyi var. Onlarla sadece konuşuyoruz, fotoğraf çektirmeye yanaşanlar ise bize mikrokredi ile hayallerinin nasıl gerçekleştiğini anlatıyor. Ayşe Kaya, Diyarbakır'ın en fakir semtlerinden olan Bağlar'da oturuyor. Fatih Mahallesi'ndeki evinde pişen tek bir tencere yemek, sekiz çocuğunun karnını doyuruyor. Ayşe Kaya'nın hiçbir sosyal güvencesi yok, eşi de işsiz. Tüm çıkış yollarının kapandığını düşündüğü bir anda "mikrokredi" projesi çıkmış karşısına. Komşusundan duyduğu uygulama için ev toplantılarından birine katılmış ve o günden sonra deyim yerindeyse hayatı değişmiş; "Okuma yazma bilmiyorum ben ama komşum 'gel katıl' dedi toplantıya. Aklıma yattı. Dedim ne yapabilirim ben beş yüz milyon lirayla, elimden bir iş gelmez çünkü, sebze meyve alıp satayım dedim. Ama mahallede çok var sebze satan, bana dediler ki bakkal aç."
EŞİNE SÖYLEYEMEMİŞ Ayda otuz milyon lira kira vererek tuttuğu dükkâna, mikrokrediden aldığı beş yüz milyon lirayla ufak tefek malzemeler alan Ayşe Kaya'nın işleri gün geçtikçe iyiye gitmeye başlamış. Dükkânda bir yandan sekiz çocuğuyla ilgilenen Kaya, bir yandan da para kazanmaya çalışıyor. "Şimdilik kazandığım yeter" diyor ama amacı bir daha krediye hak kazanarak işi büyütmek. "Biz fakir insanlarız, azla yetinmeyi biliriz" diyen Kaya, başkalarına az gibi görünen beş yüz milyon liranın kendisi için çok önemli bir kapı açtığını söylüyor. Boyacılık yapan eşi kimi zaman çalışıyor, kimi zaman işsiz. Ayşe Kaya ilk başlarda eşine kredi alacağını söylemeye korkmuş ama söyleyince hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşmış. "Eşime ilk söylediğimde karşı çıkacak sandım ama öyle olmadı" diyen Kaya, "Krediyi aldım işler de iyi gidiyor. Eşim de mutlu bu yüzden. Onun üzerinden yükü biraz aldığım için kendimi daha iyi hissediyorum" diye anlatıyor hislerini. Netice İgin'se gözleri dolarak anlatıyor minik kuaför dükkânının hikâyesini. Yaşamdan ümidini kestiği bir anda bir komşusunun tavsiyesiyle kredi alan Netice İgin, "Kredi hayatımızı kurtadı" diyor. "Eşim trafik kazası geçirdi, kolu tutmuyor. Aynı zamanda sara hastası, o yüzden çalışamıyor da. Evin geçimini ben sağlıyorum" diyen İgin'i en çok üzen olay ise dört çocuğundan en büyük olanını fakirlik yüzünden okuldan almak olmuş. Genç kadın yaşadığı zorlukları anlatırken gözyaşlarına boğuluyor; "Krediyi almadan önce çok zor durumdaydım, çırpınıyordum, bir şeyler yapayım diye sağa sola koşturuyordum. Bazı geceler aç yatıyorduk. Oğlum liseye gidiyordu okuldan almak zorunda kaldım parasızlık yüzünden. En çok ona üzüldüm. Mikrokrediyi şubatın 17'sinde aldım, iki gün sonra bu kuaförü açtım."
KARNIMIZ DOYUYOR" Kuaförlüğe olan el yatkınlığı ona bu dükkânı açması için ilham olmuş, küçücük bir yer kiralayan Netice İgin, kırık dökük bir lavabo ve zar zor çalışan bir fön makinesiyle para kazanıyor. İlk başlarda komşuları onu cesaretlendirmiş; "Böyle bir yer açmaya cesaret edemezdim. Bir arkadaşım mikrokredi kullanıyordu evinin geçimini sağlayabiliyordu, ben de alayım dedim. Beş kişilik grup kurmam gerekiyordu, diğer dört kişiyi de buldum, sonra krediyi aldım açtım bu kuaförü. Çok da memnunum. Yeni açtım ama on beş yirmi milyon kazanabiliyorum günde. Bu da bize yetiyor.
Sonat Canıdar
|
|
|
|
|
|
|
|
|